12 Ağustos 2012 Pazar

Bulmaca Sözlüğü -J-

JA: Almanca evet.
JA: Jamaika’nın plakası.

JA: Japonya’nın plakası.
JAJE:  Deve dikeni./ Saçmalama.
JAKARANDA: Anayurdu Orta ve Güney Amerika ile  Batı Hint adaları olan elli kadar ağaç ve çalı türünün ortak adı.
JAKET: Beyaz porselen kaplama.
JAKET:  Beyaz porselen kaplama.
JAKETATAY: Resmi ziyafet ve davetlerde erkeklerin giydikleri,arkası yırtmaçlı,etekleri uzun ve ön köşeleri yuvarlak kesilmiş ceket.
JAKO: Batı Afrika ormanlarında,Gine ile Liberya arasında yaşayan,türleri içinde en iyi konuşan gri papağan.
JAKO: Kendi türünün en iyi konuşanı sayılan ve Afrika’nın tropikal bölgelerinde yaşayan bir papağan. 
JAKOBEN: Devletin merkeziyetçiliğini savunan kimse.
JAKUZİ: Masaj aktiviteli havuzlu banyo,sağlık havuzu.
JALE: Çiy, kırağı.
JALE:  Çiy, Şebnem.
JALON: Yer ölçümünde uzaklık saptama,hizalama işlemlerinde kullanılan beyaz ve kırmızı şeritler halinde boyanmış ağaç veya metal çubuk.
JALONET:  Yüksekliği ayarlanabilen ağaç sırık.
JALUZİ:  Bir perde türü.
JANT: Taşıtlarda lastiklerin takıldığı tekerleğin çember biçimindeki bölümü.
JAPONE: Elbisede bir tür kol kesimi.
JAPONE: Kolsuz kadın giysisi.
JAPONGÜLÜ: Kamelya.
JARDİNYER:  Bir tür meyvelik veya şekerlik.
JARGON:  Anlamsız, bozuk ve yanlış konuşma.
JARGONAFAZİ:  Belirgin bazı söz yitimlerinin patolojik görünümü.
JARGONAGRAFİ:  Bazı söz yitimlerinde yazıdaki patolojik görünüm etkisinde kalmaları.
JARSE: Esnek dokunmuş ipekli yada  yünlü bir kumaş. 
JARSE: İpekli veya yünlü esnek dokunmuş kumaş.
JAYADEVA: Kuzey Hindistanlı şair.Kirişna Şarkısı adı verilen yapıtı,bugün de dinsel halk bayramlarında oynanan ve yatra adı verilen oyunlardan oluşmuştur.(12. yüzyıl).
JEFFERSONİT:  Piroksenin çinko çeşidi.
JELATİN: Hayvanların kemik ve kıkırdak gibi dokularından yada bitkisel yosunlardan elde edilen saydam ve renksiz bir madde.
JELOZ: Agaragar.
JELOZ:  Agaragar.
JEND:  Bir bütünün parçası.
JENERATÖR: Üreteç. 
JENERATÖR:  Üreteç.
JENERİK: Filmin başlangıç yazıları. 
JENERİK: Tanıtma yazısı.
JENİ:  Yüksek zekâlı kişi.
JENOSİT: Soykırım,katliam. 
JENOSİT:  Katliam, Soykırımı.
JEODEZİ:  Yer ölçme bilgisi.
JEOFİZİK: Yerin iç yapısı ile yerin sarsıntı ve yük altında dinamik davranışını araştıran bilim dalına verilen ad. 
JEOLOJİ: Yer bilimi.
JEOLOJİ: Yerin üst yapısı ve yerin geçirdiği evrimleri ve değişimleri inceleyen bilim dalı. 
JEOLOJİ:  Yerbilimi.
JEOSANTRİK:  Yerözekçil.
JEOT:  Bir çakmak taşı ismi.
JERF:  Derin.
JESTİYON:  Bir devlet saymanının bir malî yıl içinde veya görev süresi boyunca gerçekleştirdiği işlemlerin tümü.
JETON:  Para yerine kullanılan, metal veya plastik marka.
JETSKİ: Su kızağı.
JİBON: Hindistan yarımadasında yaşayan kuyruksuz,çok uzun kollu maymunların ortak adı.
JİG: Bir ortaçağ çalgısı.
JİG: On altıncı ve on yedinci  yüzyıllarda İskoçya ve Kuzey İngiltere’de,on sekizinci yüzyıldan başlayarak da İrlanda’da yaygın olan ve genellikle tek başına yapılan halk dansı.
JİGOLO:  Yaşlı ve zengin kadınların parasıyla geçinen genç erkek.
JİK: Yağmur damlası.
JİK:  Yağmur damlası.
JİKLE: Motorlu taşıtların yüksek devirde çalışması için fazla benzin akışını sağlayan alet.
JİLE:  Daha çok kadınların bluz üzerine giydikleri yelek.
JİLE: Kadın yeleği.
JİNEKOLOG:  Kadın hastalıkları doktoru, Nisaiyeci
JİNEKOLOJİ: Kadın hastalıklarını konu edinen tıp dalı,nisaiye.
JİNGOİSM:  En aşın noktasına vardırılan İngiliz şovenizmini anlatan terim.
JİPS: Alçı taşı.
JİPS:  Alçıtaşı.
JOGGİNG: Koşmaca .
JOJO: Jacques Brel’in bir şarkısı.
JOJOBA: Meksika’da yetişen ve tohumlarından elde edilen yağı kozmetik sanayinde kullanılan bir bitki. 
JOKER:  Bazı iskambil oyunlarında istenen değerin yerine sayılan alternatif kâğıt.
JONGLÖR: Dengesini ustalıkla korurken top,bıçak,tabak gibi nesneleri havaya atıp tutarak gösteri yapan sanatçı.
JOTA: Kuzey ispanya’da,özellikle Aragon’da yapılan geleneksel kur dansı.
JÖLE:  Sıvıların koyulaşmış pelte hali.
JUL: Fizikte bir iş birimi.
JURO: Jeolojide ikinci çağın triasla kretase arasında kalan dönemi.
JÜBİLE:  Mesleğinde uzun süre çalışıp başarılı olmuş kimseler için düzenlenen ayrılış tören ya da gösterisi.
JÜPİTER:    Gezegenlerin  en  büyüğü. Müşteri, Erendiz, Uğur.
JÜPON: İç etek.
JÜPON:  Giysi altına giyilen iç etek.
JÜRİ: Seçici kurul.
JÜRİ:  Seçici kurul.
JÜT:  Bir çuval türü.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.