1.
Bırakalım, her sanatçı kendi dünyasını yaşasın. Çünkü o dünyalar, sonunda bizim
olacaktır. Bize asıl zenginliği, şu içinde yuvarlanıp gittiğimiz dünyada
değil, kendi dünyasında yaşayan sanatçı verecektir. Bu konuda, M. Proust'un şu
sözlerini nasıl hatırlamamalı: "Tek bir dünyayı, kendi dünyamızı
göreceğimiz yerde, sanatla, ne kadar sanatçı varsa, o tek dünyanın o kadar
çoğaldığını, sonsuzlukta yuvarlanan dünyalar kadar birbirinden farklı
dünyalarımız olduğunu görürüz."
Bu
parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A)
Tanık gösterme B) Tanımlama
C)
Örnek verme D) Karşılaştırma
E)
Tartışma
2. (I) İnsanın sıradan güçlükler
karşısında bile bunaldığı anlar olur. (II) Böyle zamanlarda tutunacak bir dal
ararız. (III) Aradığımızı bulamadığımız zaman güneşin aydınlığını bile karanlık
görmeye başlarız. (IV) Yalnızlık, içimizi kemiren bir mikrop, bir verem mikrobu
olmuştur. (V) Oysa bir şeyi tek başımıza başardığımızda duyduğumuz mutluluk ne
büyüktür.
Yukarıdaki
cümlelerin hangilerinde mecazlı anlatıma yer verilmemiştir?
A)
I. veli. B) II. ve III. C) III. ve IV.
D)
IV. ve V. E) I. ve V.
3. Rumelihisarı'nın kuzeyden güneye
uzunluğu 250 metre, doğudan batıya genişliği ise 125 metredir. 50 küçük, 20
büyük burcu vardır. Hisar, Karadeniz tarafından gelebilecek bütün saldırıları
önleyebilecek özelliklere sahiptir.
Bu
parçanın yazılış amacı, aşağıdakilerden hangisi alabilir?
A)
İzlenim kazandırma
B)
Kanıları değiştirme
C)
Bilgi verme
D)
Olay içinde yaşatma
E)
Düşünceyi kanıtlama
4.
Sözcük, birbirinden ayrılmayan iki yanı olan bir varlıktır. Bir yanı, zihinde,
sessiz okumada bile canlanan "ses imgesi" d ir. Bu imgeyi biz,
söyleyiş sırasında, sese dönüştürürüz. Sözcüğün öteki yanı, "kavram"
yada "belirtilen" dir. Bunlar, bir kâğıdın iki yüzü gibi birbirinden
ayrılmaz ve sürekli olarak birbirini akla getirtir, çağrıştırır.
Bu
parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?
A)
Tartışmaya B) Açıklamaya
C)
Betimlemeye D) Karşılaştırmaya
E)
Öykülemeye
5. Kadın, çoraplara bir yama daha
vurmaya koyuldu. Kocasının aylardır işsiz olduğunu biliyordu. Az önceki adresi
belirsiz küfrün nedenini kestirmeye çalıştı. Herhalde evine almak istediği bir
şeyi alamayışına küfretmişti. Belki de işleri tıkırında bir tanıdığına...
"İşsiz diye selam bile vermiyor adamlar!" demişti bir gün.
"Sanki ceplerinden paralarını alacağım!"
Bu
parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A)
Tartışma B) Açıklama C) Öyküleme D) Betimleme E) Örnekleme
6.
Koca şehir, ayaklarının dibinde dilsiz, ölü gibi yatıyordu. Yukarıdan
bakıldığında yaygın bir renk lekesinden başka bir şey olmayan deniz de öyle!
Kıpırtısız bir sessizlikte şehir, deniz, tepeler hepsi bir bütünmüş izlenimi
yaratıyordu. Delifişek bir sanatçının biçimlendirip boyadığı sokak fenerlerinin
sarı ben eki eriyle çizilen çizgilerin böldüğü, kestiği sanki hep aynı
maddeydi. Ay ışığı, o rengi değiştirmiyordu. Biçimleri belirginleşen cisimler
aydınlanmıyor, ışıkla buğulanıyordu.
Bu
parçanın anlatım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A)
Tartışma B) Benzetme C) Öyküleme D) Açıklama E) Betimleme
7.
Nedense, "Oyun okunmaz" diye bir önyargı yerleştirilmiş
beyinlerimize. Böyle bir önyargıya uydunuz mu, örneğin bütün bir antik dönemi
bilmenize, tanımanıza imkân yok. Denecektir ki, o dönemin oyunları oynanır,
seyirci de bunları izlerse tanımış olur. Hayır! Bir defa, yalnızca
ulaşabildiğiniz tiyatro çevresi ile sınırlı kalırsınız ve o çevrenin sahneye
getirmediği yapıtlar, yazarlar yok olur sizin için ya da adlarını duyar; ama ne
olduklarını bilemezsiniz onların.
Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A)
Alıntı yapma B) Betimleme
C)
Açıklama D) Öyküleme
E)
Tartışma
8.
Kurumumuzda görevlendirilmek üzere, bilgisayar konusunda yeterli deneyime
sahip, otuz yaşını aşmamış, en az iki yabancı dili iyi bilen elemanlar
alınacaktır. İsteklilerin 15 Ocak 1998 tarihine kadar şirketimize başvurmaları
rica olunur.
Bu
parçanın anlatımı aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?
A)
İzlen imsel betimlemeye
B)
Açıklayıcı öykülemeye
C)
Açıklayıcı betimlemeye
D)
Sanatsal öykülemeye
E)
Açıklayıcı anlatıma
9. Doğada tüm hayvanlar bazı
organlarını, kullana kullana geliştirdiler, bazı organlarını da kullanmayarak
körelttiler. İnsan beyni, insanın doğaya ve kendine karşı yürüttüğü o çok uzun
savaşımın verimli bir meyvesi olmuştur. Düşünce, insanın, doğayla ve kendisiyle
kavga ede ede kazandığı çok değerli bir yetişidir.
Bu
parçanın anlatım biçimi, aşağıdakilerden hangisine bir örnektir?
A)
Öyküleme B) Tan imlama
C)
Betimleme D) Açıklama
E)
Tartışma
10.
Orhan Veli gibi, bir şiir anlayışına, bir şiir estetiğine karşı çıkmış bir
sanatçının halk geleneklerine karşı çıkması da düşünülebilir elbette. Bu düşünce,
bir dereceye kadar da doğru olabilir. Ama, bir sanatçının tüm olarak halkından,
içinde yaşadığı toplumdan, çevresinden kopması düşünülemez. Kaldı ki Orhan
Veli'nin halktan koptuğu da söylenemez. O, halkın, halkı oluşturan bireylerin
şiirini yazmıştır bir bakıma: "Fena Çocuk" ve daha başka şiirlerde
yaşayanlar böyle değil midir?
Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangilerine başvurulmuştur?
A)
Açıklama - benzetme
B)
Açıklama - tartışma
C)
Öyküleme - betimleme
D)
Betimleme - tanımlama
E)
Öyküleme – karşılaştırma
11.
Her bölük, bir ahtapot halkası gibi kıvrılıp şişiyor-du. Yer yer parçalanan
kalın bir duman tabakasının arkasından görülebiliyordu. Top ve mızıka gürültülerinin
arasında atların fırtınayı andıran sıçramaları, miğferler, kılıçlar birbirine
karışıyordu. Yedi başlı ejderhanın sırtındaki pulları andıran zırhlar,
bunların hepsini gölgede bırakıyordu.
Bu
betimlemede aşağıdakilerden hangisine ver verilmemiştir?
A)
Benzetmeye B) İşitsel öğelere
C)
Masal öğelerine D) Kişileştirmeye
E)
Görsel öğelere
12.
Bence, ciddiyetin bir tek biçimi vardır. Bir anlamda tek renktir ciddiyet. Ama
gülmek, her biri birbirine karışarak onlarca "ton" üretebilen dört
renk. Bütün bu renkleri kenara koyup tek rengi benimsenen özellik saymak,
insanın "iç kirliliği" değil midir?
Bu
parçanın anlatım biçimi ve başvurulan düşünceyi geliştirme yolu aşağıdakilerin
hangisinde belirtilmiştir?
A)
Betimleme - örnekleme
B)
Tartışma - karşılaştırma
C)
Açıklama - betimleme
D)
Tartışma - örnekleme
E)
Açıklama – tanımlama
13.
Düşünce, bildiri yükü taşıyan şiirler, çoğu kez şiirsel değer taşımaktan
uzaktır. Amaç, daha çok, bir düşüncenin yansıtılması olduğu için sonuçta kuru,
ünlü sözlere benzeyen birtakım dizeler çıkar karşımıza. Hem bu kuruluğu aşmak
hem de gerçek anlamda bir şiir yaratmak güç, doğal olarak. Oktay Rifat'ta da
böylesi dizelerin, şiirlerin bulunması hem okuru tedirgin ediyor, hem de ona
yakışmıyor.
Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangilerine başvurulmuştur?
A)
Açıklama - alıntı yapma
B)
Açıklama - örnek verme
C)
Tartışma - tanık gösterme
D)
Öy kü lem e - tan ı m lam a lara y er ve rm e
E)
Tartışma - karşıtlıklardan yararlanma
14.
Yamaç, öğle sıcağının ilk yorgunluğundan kurtulmaya çalışıyordu. Pörsümeye yüz
tutmuş yapraklar, hafif yelin serin ligiyle yavaş yavaş canlanıyordu.
İkindinin ilk morluğu iniyordu bağa, bahçeye. Bülbül sesi, saka sesi duyuldu
yeniden. Derken keklikler, bu seslere kayalıklardan yanıt verdiler.
Bu
parçanın anlatımında, aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A)
Kişileştirme sanatına başvurma
B)
Eylemleri oluş sırasına göre verme
C)
Tanımlamalarla söyleyişte yoğunluk sağlama
D)
Betim ley ici öğeler kullanma
E)
Ayrıntıların seçiminde duyulardan yararlanma
15.
Kapı, biri zorluyormuş gibi birdenbire, ardına kadar açıldı. İçeriye bir adam
girdi. Biraz önce sığınacak bir yer arayıp duran yabancıydı bu. Girdi, bir adım
attı, kapıyı arkasında açık bırakarak durdu. Torbası omzunda, sopası
elindeydi. Bakışları sert, yorgun ve öfke doluydu.
Bu
parçanın anlatımında bulunmayan özellik aşağıdakilerden hangisidir?
A)
Eylemleri oluş sırasına göre verme
B)
Gözlem gücünden yararlanma
C)
Varlıkları devinim içinde yansıtma
D)
Değişik yapılı cümleler kullanma
E)
I şitse I ö ğe I ere yer verm e
16.
Gün batarken, sulanmış toprak kokusu yayan çiçek saksılarıyla bezeli, uzun
tahta balkonlar insanlarla doluydu. Giderek koyulaşan karanlık, hepsini yarı
yarıya eritiyor; hareketlerini, yapıldığı anda yutulan, hemen soluveren
karikatürlere dönüştürüyordu. Gittikçe kararan ara yollarla, rahatsızlanmış
gibi yer değiştiren renkli tenteler, buluşacakları insanları bekleyerek
dolanıp duran âşıkları andırıyordu.
Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine ba şvur ulma mıştır?
A)
Görselöğelerdeyoğunlaşm aya
B)
Kişileştirmeden yararlanmaya
C)
Örnekler vermeye
D)
Benzetme yapmaya
E)
Gözlem gücünden yararlanmaya
17.
Ağaçların kimilerinde sarılı kızı Ilı yapraklar, güneşin o sıcacık rengine
renk katarken, kimi ağaçlar iyiden iyiye soyunmuştu. Gerçi keskin bir ayaz
yoktu; ama rüzgârlar da eskisi gibi ılık ılık esmiyordu artık. Günler bize
darılmış sanki, gitgide kı-salıyor. Uzun gecelerle yeniden barışmamız gerekiyor.
Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine b aşvurulma mıştır?
A)
İzlenimleri belirtmeye
B)
Kişileştirmeden yararlanmaya
C)
İkilemelerden yararlanmaya
D)
Sıfatlardan yararlanmaya
E)
Koklama duyusundan yararlanmaya
18.
Kentin gürültüsünden kaçmak için kırlara açılmıştım. Rengârenk bahar dalları,
mutluluk sunuyordu gözlerime. Bebek teni gibi nazik toprağın kokusunu duymak,
beni alabildiğine rahatlatmıştı. Kuş sesleri, yaprakların fısı İd aşmaları,
kulaklarımda ki kirliliği bir anda yok etmişti.
Bu
parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A)
Örneklen d irmelerden yararlanma
B)
Kişileştirmeden yararlanma
C)
Benzetme yapma
D)
İşitsel öğelere yer verme
E)
Duyguları yansıtma
19.
Balinaların uzunluğu 1,3 m. ile 30 m. arasında değişir; ağırlıkları da 45 kg.
dan başlayıp 150 tona kadar çıkar. Baş bölümünde kalın olan gövde, kuyruğa
doğru gittikçe incelir. Arkada ayak benzeri uzantılar bulunmamakla birlikte, iç
yapıda incelmiş ayak kalıntılarının izine rastlanır. Yatay biçimde son lan an
kuyruğu, aşağı yukarı hareketiyle hayvanın ileriye doğru yol almasını
sağlarken, palete benzeyen yassı uzantılar da dengeye ve yönlenmeye yardımcı
olur.
Bu
parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Okuru bilgilendirme amacına yöneliktir.
B)
Sayısal verilerden yararlanılmıştır.
C)
Görsel öğelere ağırlık verilmiştir.
D)
Bir balina ayırıcı özellikleriyle anlatılmıştır.
E)
Yorum gerektiren cümleler yoktur.
20. O uçsuz bucaksız ovanın ortasında
pamuk topluyordu. Güneş her zamankinden daha yakıcıydı. Göğün mavisinde öyle
tostoparlak duruyordu, hain yaz güneşi. Çalışmaya biraz ara verdi. O durunca,
ekinlerin hışırtısı da durdu. Tüm gövdesi cayır cayır yanıyor, kavruluyordu.
Güneş, kızgın bir çubuktu beyninde; ocakta tavı gelmiş demir hararetiyle
kafasının içinde dönüp duruyordu. Gözlerinden kıvılcımlar fışkırıyordu.
Bu
parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Anlatılanlar, belirli bir zaman dilimi içinde geçmektedir.
B)
Kişileştirme sanatına yer verilmiştir.
C)
Benzetme yapılmıştır.
D)
Açıklayıcı anlatım biçimi kullanılmıştır.
E)
Ayrıntıların seçiminde dokunma duyusundan yararlanılmıştır.
21.
Dağınık saçları özgürlüğünün, bilgeliğinin simgesi gibidir. Geniş, çıkıntılı,
oldukça kırışmış alnı, engin deneyimini, havaya hafif kalkık sol kaşı ise kül
yutmazlığını gösterir. Bakışları, zekâsının olduğu kadar, sevecenliğinin de
yansımasıdır. Kalın kaslarındaki çatıklık, ödün vermezi
iğ in in işareti sayılır.
Bu
parçada yazar, aşağıdakilerden özellikle hangisine başvurmuştur?
A)
Duygulara seslenmeye
B)
İlgi kurmaya
C)
Benzetme yapmaya
D)
Karşıtlıklardan yararlanmaya
E)
İzlenimleri belirtmeye
22.
Burası büyük, günahkâr, vurdumduymaz, delidolu bir kent! Ben böyle bir yerde
sensiz yaşayamam. Bir gün kanıma girer şu kalabalık, şu caddeler, şu tıklım
tıklım gazinolar! Burası şarkılar, kadınlar kenti; düşler, düş kırıklıkları
kenti! Sanki, burada eşini kaybetmiş bir kuşum... Ben bu kentte sensiz,
"kendim" kalmayı başaramam.
Bu
parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A)
Benzetme yapılmıştır.
B)
Eksiltili cümleler kullanılmıştır.
C)
Deyim kullanılmıştır.
D)
Mecazlı söyleyişe yer verilmiştir.
E)
İzlenimler yansıtılmıştır.
1.
A 3 C
5 C 7. E 9. D 11. D 13 B 15 E 17. E 19. D 21. B
|
2
E 4. B S
E a C 10. B 12 B 14. C 1a C 18. A 2a D 22. B
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.