4 Ekim 2011 Salı

ZAMBAK 10.SINIF EDEBİYAT 61-62.SAYFA CEVAPLARI (DİVAN-I HİKMET)

ZAMBAK 10.SINIF EDEBİYAT 61-62.SAYFA CEVAPLARI (DİVAN-I HİKMET)


 61-62.SAYFA CEVAPLARI
3. Metin: Divan-ı Hikmet
İNCELEME
Metin İnceleme
1.Metindeki kültürel farklılaşmaya ait ifadeleri örneklerle açıklayınız.

Ah! Hakk'a varmayan gönlüm kırık”, “Başım toprak, cismim toprak, özüm toprak.” “Hakk'a kavuşacağım diyen ruhum özlem içinde, Zemzem olup yer altına girdim işte.” İfadeler Türkler için yeni bir kültürün başlangıcı olan İslamiyet’in getirdiği kültürel farklılaşma  ifadeleridir.
2.Metinden İslamiyet’le ilgili değer, düşünce ve bilgilere örnekler veriniz. Bunlar, yeni değer­lerin benimsenmesi midir? Belirtiniz.

“Yaşam altmış üçe yetti, bir gün yaşamamış gibiyim. Ah! Hakk'a varmayan gönlüm kırık, Yeryüzünde "Sultan'ım" deyip ululanırken, Gamla dolup yer altına girdim işte.” gibi ifadeler İslamiyet’in değer ölçülerinden bazılarıdır. Bunlar yeni değerlerin benimsenmesidir. Sanatçı bu değer ölçülerini okuyana kavratmak için gayret göstermiştir.

3.Metinde kullanılan lehçeyi ve bu lehçenin özelliklerini belirtiniz.

Metinde kullanılan lehçe Hakaniye lehçesidir. Hakaniye (Karahanlı) lehçesi ilk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılar zamanında yazılmış olan eserlerde kullanılan lehçedir. O dönemde ilk İslamî eserler dediğimiz dört önemli eser yazılmıştır (Kutadgu Bilig 1069, Divanü Lügati't-Türk, Atebetül Hakayık ve Divan-ı Hikmet). Bu eserlerde kullanılan dil Türkçedir (Divanü Lügati't-Türk'ün kelimelerin anlamlarını açıkladığı bölümleri Arapçadır; diğer bölümler ise tamamen Türkçedir). Türkçenin Hakaniye lehçesi kullanılmıştır bu dört eserde.
      Göktürkler, Göktürk alfabesini ve Göktürk lehçesini ; Uygurlar Uygur alfabesini ve Uygur lehçesini ; Karahanlılar ise Arap alfabesini ve Karahanlı (Hakaniye) lehçesini kullanmışlardır. Bu üç lehçe arasında az da olsa farklılıklar vardır. Fakat bu farklılıklar çok büyük oranda olmadığı için bu üç devlet zamanında (6. yüzyıl ile 13. yüzyıl arası) konuşulan ve yazılan Türkçeye  "Eski Türkçe" denir. "Eski Türkçe Dönemi"nin son devresi, yani Karahanlılar zamanında ise dediğimiz gibi Karahanlı (Hakaniye) lehçesi kullanılmıştır. Bir süre sonra Türkçenin şiveleri arasındaki farklılık artmaya başladığı için 13. yüzyıldan sonra Türkçe, iki ana kola ayrılmıştır:
 1. Batı Türkçesi: Asıl kaynağı Göktürk lehçesidir. Şu anki Türkiye Türkçesi, Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Gagavuz Türkçesi, Batı Tükçesi grubuna girer. Göktürk lehçesi yüzyıllar içerisinde gelişip değişerek günümüzde Türkiye Türkçesi, Azeri Türkçesi, Türkmen Türkçesi ve Gagavuz Türkçesi halini almıştır.
 2. Kuzey-Doğu Türkçesi: Asıl kaynağı Uygur ve Karahanlı (Hakaniye) lehçesidir. Şu anki Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Özbek Türkçesi, Uygur Türkçesi ve Tatar Türkçesi, Kuzey-Doğu Tükçesi grubuna girer. Uygur ve Karahanlı (Hakaniye) lehçesi yüzyıllar içerisinde gelişip değişerek günümüzde Kazak Türkçesi, Kırgız Türkçesi, Özbek Türkçesi, Uygur Türkçesi (Not: Günümüzde Uygurlar hala yaşamakta olup Orta Asya civarında özerk bir devletleri vardır.) ve Tatar Türkçesi halini almıştır.
4.Metinde kültürel farklılaşmadan söz edilmiş midir? Kültürel özelliklerin dil ve söyleyişe nasıl yansıdığını örnekler vererek açıklayınız

İslam dininin kabulü başlı başına bir kültürel değişmedir. Bu dinin kabulüyle dil ve söyleyişte değişmiş. Sanatçılar bu dinin kelime ve kavramlarını eserlerinde kullanmaya başlamışlardır. Metinde de bu yeni kavaram ve kelimelere sıkça görmekteyiz.
5.Metnin nazım şeklini ve bağlı olduğu geleneği sözlü olarak ifade ediniz.

Metnin nazım şekli dörtlüktür. Şiirin hece ile ve dörtlüklerle yazılması halk şiiri geleneğinin özelliğidir.
6.Eseri günümüz şartlarına göre düşünerek yorumlayınız.

12. Etkinlik
Okuduğunuz "Hikmet" adlı şiirlerden hareketle şiirin yazılış amacını aşağıdaki boş bırakılan yerlere yazınız.

Şairin belli bir yaşatan sonra yer altında niçin yaşadığını anlatmak için bu şiirini yazmıştır.
13. Etkinlik
Aşağıdaki kavram haritasını doldurunuz.
Divan-ı Hikmet
Önemi: Eserin geçiş döneminde yazılması dili açısından önemlidir. İlk İslami eserlerden olması da kültürel açıdan önemlidir.
Savunulan Düşünceler: Eserde İslam dinin insanlara kazandırdıkları üzerinde durulmuştur.
Konusu: Kitap bir ahlak ve öğüt kitabıdır. Konusu da İslam’ın ahlakıdır.
Nazım Şekli ve Birimi: Eserin nazım birimi olarak dörtlüktür.  Nazım şekli ise hikmettir.

14. Etkinlik
Bu metnin dil ve söyleyiş özelliklerini aşağıya yazınız.
Metnin Dil Özellikleri
Metin dili yazıldığı çağa uygun olarak sade ve anlaşılırdır. Yabancı kelimelerde hiç değişim olmadan bu güne kadar gelmiştir. Örneğin kadir, kudret, nazar, garip, mahrem…  Türkçe kelimelerde ise k-g değişimi, t-d değişimi, m-b değişimleri olmuştur. Bu değişimler hakaniye Türkçesinin en önemli özelliğidir.
Metnin Söyleyiş Özellikleri
Metin dörtlükler halinde hece ölçüsüyle söylenmiştir. Metinde ahenk dörtlüklerle ve kafiyeyle sağlanmıştır.
15.. Etkinlik
a. Sairin fikrî ve edebî yönünü belirtiniz.
Ahmet Yesevî'nin şiirlerine "hikmet", şiirleri­nin toplandığı kitaplara da Divan-ı Hikmet adı verilir. Ahmet Yesevî'nin şiirlerini Karahanlı Türkçesiyle yazmıştır. Divan-ı Hikmet'lerdeki şiirlerin hepsi de Ahmet Yesevî’ye ait değildir. Halifeleri tarafından yazılmış pek çok şiir ona mal edilmiştir. Ruh, eda ve şekil bakımın­dan bu şiirlerin hepsi birbirine benzediğinden han­gilerinin Ahmet Yesevî'ye ait olduğunu ayırabil­mek de çok güçtür. Bütün bu sonraki tesir ve teda­hüllere rağmen hikmetleri dil bakımından değilse bile edebî bakımdan Karahanlı devrine ve 12. yüzyıla ait kabul etmek gerekir.
Ahmet Yesevî, 11. yüzyılın sonlarında Batı Türkistan'ın Sayram (İsfîcab) kasabasında doğdu.
Rivayete göre Ahmet Yesevî 63 yaşına gelin­ce Hazreti Peygamber'e olan bağlılığından dolayı bir kuyu kazdırmış ve geri kalan ömrünü bu kuyu­nun dibindeki tek kişilik hücrede geçirmiştir.
Ahmet Yesevî'nin iyi bir tahsil görmüştür. Arapçayı, Farsçayı ve İslâmî ilimleri iyi öğrenmiştir. Küçük yaşta iken kerametleri yayıl­mış, sade bir dille yazılan ve halkın ruhunu okşa­yan hikmetleriyle kısa zamanda Türkistan halkı­nın, bilhassa göçebe Türklerin gönlünde taht kur­muştur. Onun irşatları etrafında teşekkül eden Ye-seviyye tarikati Türkistan'da geniş sahalara yayıl­mış, Yesevîlikten doğan birçok tarikat Orta Asya ve Anadolu'da asırlarca Türk halkının manevî cep­hesini beslemiştir. Tahta kaşık ve kepçe yontup bunları satarak geçimini sağlayan Ahmet Yesevî'­nin rivayete göre 99.000 müridi vardı ve bunlar dört bir yana dağılarak onun irşatlarını ve hik­metlerini her tarafa yayıyorlardı. Onun şöhret ve tesiri, ölümünden sonra daha da kuvvetlenerek devam etmiştir. Yesevî’yi rüyasında gören Temür, kazandığı bir zaferden sonra Yesi'ye gelerek onun kabrini ziyaret eder ve 1396-1397 yıllarında Yesevî için büyük bir türbe inşa ettirir. Daha soma Şibânî Han tarafından tamir ettirilen türbe Türkistan halkı için mukaddes bir ziyaretgâhtır. On binlerce Türkistanlı yılın belli bir ayında türbeyi ziyaret ederek bir hafta müddetle onun etrafında ibadette bulunur, hikmetlerini belli makamlarla söyleyerek zikrederlerdi. Türbenin civarına gömülmek Tür­kistan Türkleri için büyük bir bahtiyarlık olduğun­dan sağlıklarında oradan toprak alırlardı. Yesevî'­nin türbesi hâlâ ziyaretgâh olarak kullanılmakta ve Türkistan Türklerinin manevî bağlarından biri­ni teşkil etmektedir.
Hikmetler, dînî-tasavvufî şiirlerdir. Çoğu dörtlükler halindedir, koşma tarzında kafiyelenmiş ve hece vezniyle yazılmıştır. Hikmetlerin bir kısmı ise gazel tarzındadır ve aruz vezniyle kaleme alınmıştır. Heceyle yazılmış hikmetlerin vezni 4+4+4= 12'dir. Aruzla yazılan hikmetlerde "fâilâtün fâilâtün fâilün, mefâîlün mefâîlün feûlün, 4 mefâîlün ve mef'ûlü mefâîlü mefâîlü feûlün" ve­zinleri kullanılmıştır. Gazel tarzında kafiyelenmiş bazı hikmetlerde ise 7+7 veya 8+8'lik hece vezni kullanılmıştır. Mesnevî tarzında yazılan münâcat ve nâtın vezni "mefâîlün mefâîlün feûlün"dür. Dörtlüklerle yazılmış hikmetlerde kıt'a sayısı 5 ilâ 28 arasında değişmekte, çoğunlukla 10-12 kıt'alık hikmetler tercih edilmektedir. Gazellerdeki beyit sayısı 5-15 arasındadır. 7 beyitlik gazeller çoğun­luktadır.
b. Eserle yazar arasındaki ilişkiyi açıklayınız.
Yazar eserine kendi zihniyetini yansıtır. Biz esere bakarak yazın düşünce dünyasını ortaya çıkarabiliriz. Bu yüzden yazar ile eser arasında sağlam bir bağ vardır. Divan-ı Hikmet’in yazarının yaşamı ile eseri arasında da kuvvetli bir bağ vardır. Çok dindar bir insan olan Ahmet Yesevî eserine de inandığı dinin özelliklerini aktarmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.