14 Ocak 2011 Cuma

11. Sınıf Türk Edebiyatı - Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler ve Mensur Şiir (sayfa 96-108)

11. Sınıf Türk Edebiyatı - Coşku ve Heyecanı Dile Getiren Metinler ve Mensur Şiir (sayfa 96-108)
Hazırlık
Düşmüş siyah-berg-i şebe şebnem-i sîmîn,
Şebnem gibi titrerdi kamer leyi üzerinde,
Bir şeb-pere-i hufte, bir âhû-yı gerende
Vermişti bu nüzhet-gehe bir vahşet-i nermîn

Cenap Sahabettin

Günümüz Türkçesiyle
Gecenin siyah yaprağına gümüşten bir çiy tanesi düşmüştü. Ay, çiy tanesi gibi gecenin üzerinde titrerdi. Uyuyan bir yarasa, atlayan bir ceylan bu gezinti yerine yumuşak bir vahşilik vermişti.

1. Yukarıdaki dörtlük bir resim şeklinde ifade edilebilir mi? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçtan hareketle yukarıdaki şiirin resim sanatı ile ilişkisi hakkında çıkarımlarda bulunarak defterinize yazınız.
ı. Verilen dörtlük bir resimle ifade edilebilir. Verilen dörtlükte yapılan betimlemeler, okuyucunun zihninde canlanan bir görüntüye sahiptir. Bu nedenle Servet-i Fünün Döneminde "resim gibi şiir yazma" anlayışı oldukça hakimdir.

2. Bir dönemde yazılan şiirlerin şekil özellikleri bakımından kendinden önceki dönemlere ait şiir şekillerinden farklı özellikler göstermesi size neler düşündürüyor? Sözlü olarak ifade ediniz.

2. Bir dönemde yazılan şiirlerin kendilerinden önceki dönemlere ait şiir şekillerinden farklı olması, birtakım yeni. edebi türlerin şiire girdiğinin bir göstergesidir .
YAĞMUR
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz
Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz
Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler...

Sokaklarda seylâbeler ağlaşır,
Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;

Bulutlar karardıkça zerrâta bir
Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;

Bürür bir soğuk gölge etrafı hep,
Nümâyân olur gündüzün nısf-ı şeb.

Söner şimdi, manzûr olurken demin
Heyulası karşımda bir âlemin.

Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere;
Bakıldıkça vahşet çöker yerlere.

Geçer boş sokaktan, hayalet gibi,
Şitâbân u pûşîde-ser bir sabî;

O dem leyl-i yâdımda, solgun, tebâh,
Sürür bir kadın bir ridâ-yı siyah.

Saçaklarda kuşlar -hazindir bu pek!-
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.

Öter gûş-ı ruhumda boş bir enîn,
Boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn;

Küçük, pür-heves, gevherîn katreler
Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz
Olur muttasıl nevha-ger, nağme-sâz
Sokaklarda, damlarda pür-ihtizâz
Küçük, pür-heves, gevherîn katreler...
TEVFİK FİKRET
(Rubab-ı Şikeste)
YAĞMUR
Küçük, birbirini izleyen, çekingen darbeler;
kafeslerde, camlarda titreyerek durmadan yaslı şarkılar
söyler.
Kafeslerde, camlarda titreyiş dolu,
küçük, birbirini izleyen , çekingen darbeler...

Sokaklarda seller ağlaşır,
ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır...

Bulutlar karardıkça en küçük varlıklara bile ağır,
can çekişen bir dalgalanma gelir;

Bir soğuk gölge hep çevreyi bürür,
gündüz vakti gece yarısı (karanlığı) görünür.

Demin karşımda bir âlemin heyulası
görünürken şimdi söner.

Ne bir yüz ne bir pencere açılır;
bakıldıkça yerlere vahşet çöker.

Boş sokaktan hayalet gibi geçer, başı örtülü, aceleci bir çocuk;
O zaman, anılarımın gecesinde solgun,
tüken­miş bir kadın, bir siyah örtü sürür.

Kuşlar saçaklarda susar -bu pek hazindir!-
uzaktan bir köpek ulur.
Ruhumun kulağında boş bir inleyiş öter.
Boğuk bir sessizlik ve çınlama tezadı;

Küçük, heves dolu, inciden damlalar;
sokaklar­da, damlarda titreyerek durmadan
yaslı şarkılar söyler. Sokaklarda, damlarda titreyiş dolu,
küçük, heves dolu, inciden damlalar...
1.   Yağmur adlı şiirde ahengi sağlayan unsurları (kafiye, aliterasyon, ritim vb.) tespit ederek tah­taya yazınız.
1.Şiirin ritmi aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki ses benzerlikleriyle de ahenge yardımcı bir söyleyiş oluşturulmuştur.
2.   Aşağıda verilen bentteki ahenk unsurları (kafiye, aliterasyon, ritim vb.) ile şiirin konusu arasında nasıl bir ilişki vardır? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz
Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz
Kafeslerde, camlarda pür-ihtizâz
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler...
2. Verilen bendin söyleyişine dikkat edilirse, şiirin başlığında olduğu gibi yağmurun yağış sesi ve ritmi verilmeye çalışılmıştır.
3.   Şiiri yapı bakımından inceleyiniz. Ulaştığınız sonuçları tahtaya yazınız.
3. Şiir başta ve sonda birer bent ve arada beyitlerin yer aldığı bir yapıya sahiptir. Tevfik Fikret bu şiirinde klasik divan şiiri kalıplarını kırmış, söyleyiş ile tema arasında bir yapı meydana getirmiştir.
4.   a. Yağmur şiirinin birimlerini belirleyerek birimlerde anlatılanları sözlü olarak ifade ediniz,
b. Birimlerde anlatılanların şiirin bütünü içindeki yerini belirleyiniz.
4. a Şiirdeki bentler ve beyitler şiirin birimleridir. Birimlerde günümüz Türkçesiyle kısmında da verildiği gibi yağmurun yağışı ve yağmur yaĞarken şairin izlenimleri dile getirilmiştir .
b. Birimlerde anlatılanlar şiirin temasını farklı yönlerden işleyerek bir bütün oluşturmaktadır.
5.       Şiirin başında ve sonunda bent, bentler arasında ise beyitlerin kullanılması "yağmurla nasıl
ilişkilendirilebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
5. a Şiirin başında ve sonunda bent,bentler arasında ise beyitlerin kullanıması, yağmurun yağışı da düşünülürse, önce hafiften başlayan (ı.bent), daha sonra hızlanan (beyitler) ve yine bitmeden önce yavaşlayan (sonuncu bent) yağmur sahnesi canlandınlmaya çalışılmıştır.
Sınıf iki gruba ayrılır. Birinci grup, Cumhuriyet Dönemi şairlerinden Ahmet Muhip DIRANAS'a ait Yağmur adlı şiiri; ikinci grup, Hay-Kay adlı şiiri Tevfik Fikret'in Yağmur şiiriyle tema ve temanın işlenişi bakımından karşılaştırır. Farklı dönemlere ve ülkelere ait şiirlerle tema ilişkisinden yola çıkılarak Fikret'in Yağmur şiirinin tema özelliği tartışılır. Ulaşılan sonuç tahtaya yazılır.
YAĞMUR
Ekseri sonbahar gecelerinde
Sızarken camlardan ince bir yağmur,
Düşünürüz, her şey yerli yerinde
Ama gözlerimiz niçin doludur?

Bazen ellerinde gümüş bir tasla
Ümitler yaklaşır bize, bin nazla,
"Kapa gözlerini, der, uyu hazla!.."
Sızarken camlardan ince bir yağmur.
Ahmet Muhip DIRANAS
HAY-KAY'LAR
III
Yağmur yağıyor,
Ama kaldırın kamıştan perdeyi,
O mutlaka elinde bir zambakla ordadır.
XX
Yağmur bulutları,
Sarhoş bambuların günü, Dostlarımla bayram.
Ki-Ka-Ku
ı. Grup: Ahmet Muhip Dıranas'ın Yağmur adlı şiirinin teması, Fikret'in şiirinde olduğu gibi "yağmur"dur. Tema şairin duyuşuna göre anlatılmıştır.
2. Grup: Hay-Kay, Japon şiirine ait özel bir nazım şeklidir. İşlenen tema ise yine yağmurdur.
Bu durum temanın evrensel bir özellik taşıdığını gösterir.
6.    Şiirin temasıyla devrin siyasi ve sosyal gerçekliği arasında bir ilişki var mıdır? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
6. Şiirin temasıyla devrin siyasi ve sosyal gerçekliğiyle bir iliŞkisi yoktur. Çünkü Servet-i Fünun sanatçıları toplumsal konu ve sorunlardan uzak durmuş, bireysel kanunlara yönelmişlerdir.


7.    Yağmur şiirinin teması ile Tanzimat Dönemi şiirlerinin temaları karşılaştırıldığında Servetifünun Dönemi şiirlerinin temaları hakkında neler söylenebilir? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları tahtaya yazınız.
7. Tanzimat Dönemi sanatçılarında görülen toplumsal sorumluluk duygusu, Servet-i Fünun sanatçılarında yoktur. Bu nedenle işlenen temalar Tanzimat Döneminde toplumsal, Servet-i Fünun Dönemlerinde bireyseldir.

Bulutlar karardıkça zerrâta bir
Ağır, muhtazır dalgalanmak gelir;

Saçaklarda kuşlar -hazîndir bu pek!-
Susarlar, uzaktan ulur bir köpek.

8. Doğal dilin ve şiir dilinin özellikleri bakımından yukarıdaki beyitleri inceleyiniz. Sizce bu beyit­lerde hangisi ağır basmaktadır? Sözlü olarak ifade ediniz.
8. Verilen beyitlerde doğal dil, şiİr dilinin birtakım benzetme, mecaz ve sanatlarıyla kullanılmıştır. Bu durum beyitlerde şiir dilinin ağır bastığını göstermektedir.
9.  Şiirde bir cümlenin mısra ortasında başlamasına veya bitmesine hatta bazen bir birimden diğer birime sarkmasına "anjambman" dendiğine göre Yağmur şiirinde anjambmana örnek olabilecek mısraları tespit ediniz. Bu, şiire temel ifade şekilleri bakımından ne tür bir özellik kazandırmaktadır? Sözlü olarak ifade ediniz.
9. Şiirdeki bentler ile iki, dört, altı, yedi ve sekizinci beyitlerde anjambman vardır. Bu durum şiir dilinin nesir (düz yazı) diline yaklaştığını gösterir.

10.  Yağmur şiirinde tasvir edilen tabiat, resimle ifade edilebilir mi? Buradan hareketle şiir, parnasizm ve sembolizm akımlarından hangisine uymaktadır? Metinden örnekler vererek belirleyiniz.
10. Yağmur şiirinde anlatılanlar, Servet-i Fünun sanatçılarının resim gibi şiir yazma anlayışlarına uygun olduğu için resimle ifade edilebilir. Şiir bu yönüyle parnasizm akımına uymaktadır. Şiirin her birimi birer sahne niteliği taşıdığı için şiirin tamamı parnasizm akımına örnektir.
11.   Yağmur şiirinde tabiat nasıl yansıtılmıştır? Şiirden örneklerle sözlü olarak ifade ediniz.
1 ı. Yağmur şiirinde tabiat, yağmurun yağmaya başlaması, sokakların durumu, gökyüzünün aldığı hal ile hayvanların hali göz önüne serilerek anlatılmıştır.
12.      "Olur dem-be-dem nevha-ger, nağme-sâz"
Yukarıdaki mısra gerçek anlamı dışında başka anlamlar da ifade etmekte midir? Tartışınız. Siz de şiire anlam zenginliği kazandıran başka örnekler bularak tahtaya yazınız. Bulduğunuz bu örneklerin ifade ettiği anlamları defterinize yazınız.
12. Verilen mısradaki "yaslı şarkılar" (nevha-ger mağme-söz) ifadesi gerçek anlamı dışında kullanılmıştır. Çünkü "yaslı" sözcüğü insan için kullanılırken bu dizede şarkı için kullanılmıştır.
Şiirde ayrıca "çekingen darbeler, ağlaşan seller, can çekişen dalgalanmalar, soğuk gölge, sönen heyula, hayalet, solgun, tükenmiş kadın, hazin kuşlar, ruhumun kulağı, soğuk bir sessizlik, heves dolu damlalar" gibi birçok ifade gerçek anlamı dışında kullanılmıştır.
13.  "gûş-ı ruhum (ruhumun kulağı)" ve "leyl-i yâd (hatıramın gecesi)"
Yukarıdaki imgelerle Tanzimat Dönemi şiirinde kullanılan imgeler arasında nasıl bir farklılık vardır? Servetifünun şiirinde   bu tür imgelere neden başvurulmuştur? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçlan tahtaya yazınız.
13. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairlerinin yeni ve eski kalıplarından çok farklı imge ve tamlama bulma arzularının yansımasıdır.

14.
Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Sokaklarda seyl-âbeler ağlaşır, Ufuk yaklaşır, yaklaşır, yaklaşır;
Öter gûş-ı ruhumda boş bir enîn, Boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn;
a. Yukarıdaki dizelerde bulunan söz sanatlarını beiirleyiniz.
b. Bu sanatların şiirdeki işlevini sözlü olarak ifade ediniz.
14. a.
"muhteriz darbeler" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"Sokaklarda seyl-abeler ağlaşır" ~ teşhis (kişiselleştirme)
"gfiş-ı ruhum" ~ teşhis
"sükun u tanin" ~ tezat
b. Söz sanatları Yağmur şiirinin ahengini ve söyleyişini yansıtmakta birer araç olarak kullanılmıştır.


15.    Divan şiiri, halk şiiri ve Tanzimat Dönemi şiirinin özelliklerini göz önünde bulundurduğunuz­da Yağmur şiirinin gelenekle ilişkisi ve şiirde temanın işlenişi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Sözlü olarak ifade ediniz.
15. Yağmur şiirindeki beyitler ile bentler divan şiiri ve Tanzimat şiiri geleneğiyle ilişkilidir. Şiirde hem eski hem de yeni unsurlar bir arada kullanılmıştır. Şiirdeki tema, şairin duyuş ve gözlemlerini yansıtacak şekilde işlenmiştir.

16.   Servetifünun Döneminin sosyal şartları ve kültürel hayatıyla yağmur şiiri arasında nasıl bir ilişki kurulabilir? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçları defterinize yazınız.
16. Yağmur şiiri bireysel duyguların dile getirildiği bir şiir olması dolayısıyla döneminin sosyal şartlarından uzak bir şiirdir. Kültürel anlamda ise ancak Servet-i Fünunun şiir anlayışıyla ilişkilendirilebilir.

17.    Yağmur şiirinde ifade edilen duygular herkes tarafından hissedilebilecek duygular mıdır? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçtan hareketle şiirde ifade edilen duygulann niteliğini tahtaya yazınız.
17. Yağmur şiirinde anlatılanların herkeste aynı duygu ve ruh halini yansıtması beklenemez. Şiirde anlatılanlar Fikret'in ruh halini yansıtmaktadır. Bu durum, edebi eserlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir.

18.   Servetifünun Edebiyatının özelliklerinden hareketle Yağmur şiirini "gerçek ve hayal" kav­ramları etrafında yorumlayınız.
18. Yağmur şiirindeki, yağmura atfedilen ifadeler ve yağmurun şairin zihninde yarattıkları hayal unsurları, "yağmur"un kendisi ise bir gerçeklik unsuru olarak yorumlanabilir.
19.   Şiirde yağmurun yağışı ve bu sırada yaşanan bazı olaylar anlatılmaktadır. Buradan hareketle olaylar ile anlatıcı arasındaki ilişkiyi sözlü olarak ifade ediniz.
19. Şiirde anlatılan olaylar, yaşananlar, şairin yani anlatıcının gözlem, duygu ve ruh halini yanısıttığı için ona özeldir. Bu da olaylar ile anlatıcı arasında sıkı bir ilişiki olduğunun göstergesidir.
Yağmur şiirini düz yazıya çeviriniz. Bu şekliyle şiirin anlamında bir değişiklik olup olmadığını sebepleriyle birlikte sözlü olarak ifade ediniz.
Şiirin günümüz Türkçesi bölümünde verilen hali bir düz yazı metni gibi düşünülürse, şiirdeki anlamın değil, ahengin, duygu halinin ve şiirin okuyucu üzerindeki etkisinin kaybolduğu görülmektedir.
Elhan-ı Şita

Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,
Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar...
Ey kulûbün süûd-i şeydâsu,
Ey kebûterlerin neşideleri,
O baharın bu işte ferdâsı
Kapladı bir derin sükûta yeri
karlar
Ki hamûşâne dem-be-dem ağlar.


Ey uçarken düşüp ölen kelebek
Bir beyaz rîşe-i cenâh-ı melek
gibi kar
Seni solgun hadîkalarda arar.
Sen açarken çiçekler üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpâze,
Nâ'şun üstünde şimdi ey müde
Başladı parça parça pervâze
karlar
Ki semâdan düşer düşer ağlar!


Uçtunuz gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
gibi kar
Sizi dallarda, lânelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mügân,
Şimdi boş kaldı serteser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân!-
Son kalan mâi tüyleri kovalar
karlar
Ki havada uçar uçar ağlar.

***

Destinde ey semâ-yı şitâ tûde tûdedir
Berk-i semen, cenâh-ı kebûter, sehâb-ı ter...
Dök ey semâ -revân-ı tabiat gunûdedir-
Hâk-i siyâhın üstüne sâfî şükûfeler!

Her şahsâr şimdi -ne yaprak, ne bir çiçek!-
Bir tûde-i zılâl ü siyeh-reng ü nâ-ümid...
Ey dest-i âsmân-ı şitâ, durma, durma, çek.
Her şâhsârın üstüne bir sütre-i sefîd!

***

Göklerden emeller gibi rizan oluyor kar
Her sûda hayâlim gibi pûyân oluyor kar

Bir bâd-ı hamûşun Per-i sâfında uyuklar
Tarzında durur bir aralık sonra uçarlar,

Soldan sağa, sağdan sola lerzân ü girîzân,
Gâh uçmada tüyler gibi, gâh olmada rîzân

Karlar, bütün elhânı mezâmîr-i sükûtun,
Karlar, bütün ezhârı riyâz-ı melekûtun.

Dök kâk-i siyâh üstüne, ey dest-i semâ dök.
Ey dest-i semâ, dest-i kerem, dest-i şitâ dök:

Ezhâr-ı bahârın yerine berf-i sefîdi;
Elhân-ı tuyûrun yerine samt-ı ümîdi.
Cenap Şehabettin
Kış Ezgileri

Bir beyaz titreyiş, bir dumanlı uçuş,
Eşini kaybeden bir kuş
gibi kar
Geçen ilkbahar günlerini arar...
Ey kalplerin çılgın ezgileri
Ey güvercinlerin marşları,
O baharın işte yarını bu:
Kapladı derin bir sessizliğe yeri
karlar
Ki sessizce sürekli ağlarlar.


Ey uçarken düşüp ölen kelebek,
Bir beyaz melek kanadının saçağı
gibi kar
Seni solgun bahçelerde arar;
Sen açarken çiçek üstünde
Ufacık bir çiçekli yelpaze gibi,
Naaşın üstünce şimdi ey ölü
Başladı parça parça uçmaya
karlar
Ki gökten düşer düşer, ağlar!


Uçtunuz, gittiniz siz ey kuşlar!
Küçücük, beyaz başlı baykuşlar
gibi kar
Sizi dallarda, yuvalarda arar.
Gittiniz, gittiniz ey kuşlar!
Şimdi boş kaldı baştan başa yuvalar;
Yuvalarda -feryatsız yetim gibi!-
Son kalan mavi tüyleri kovalar
karlar
Ki havada uçar uçar, ağlar!

***

Ey kış günlerinin seması! Elinde yığın yığındır
Yasemin yaprağı, güvercin kanadı, sabah bulutu...
Dök ey sema -tabiatın ruhu uykudadır;-
Kara toprağın üstüne bembeyaz çiçekler!

Yapraksız ve çiçeksiz olan her ağaçlık şimdi
Bir gölgeler, siahlıklar ve ümitsizlikler yığınıdır.
ey kış semasının eli, durma, durma çek
Her ağacın üzerine bir beyaz örtü.

***

Göklerden emeller gibi yağıyor kar,
Her tarafta hayalim gibi koşuyor kar.

Sessiz bir rüzgarın saf kanadında uyuklarmış gibi
Bir aralık durur, sonra uçarlar.

Soldan sağa, sağdan sola titreyerek ve kaçarak,
Bazen uçmada tüyler gibi, bazen dökülmedeler.

Karlar sükût ilahilerinin ezgileridir,
Karlar melekler âleminin bahçelerinin çiçekleridir.

Ey semanın eli, kara toprak üzerine dök.
Ey semanın eli, cömertliğin eli, kışın eli dök;

Bahar çiçeklerinin yerine beyaz karı,
Kuşların ezgilerinin yerine ümit sessizliğini!

Günümüz Türkçesiyle

6. ETKİNLİK
Sınıf iki gruba ayrılır. Birinci grup Elhân-ı Şitâ adlı şiirde ahengi sağlayan unsurları (kafiye, aliterasyon, ritim vb.) tespit eder. İkinci grup, şiiri yapı bakımından inceler. Sonuçlar sözcüler tarafından tahtaya yazılır.

Şiirin ritmi, aruz ölçüsüyle sağlanmıştır. Ayrıca şiirdeki her türlü ses benzerliği şiirin ahengini sağlayan unsurlardandır.

2. Grup: Elhan-ı Şita adlı şiir üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten oluşan hem divan hem de Batı şiiri ile halk şiiri etkilerini taşıyan bir yapıya sahiptir.


1. Aşağıdaki bentte anlatılanlar ile şiirin ahenk unsurları arasında nasıl bir ilişki olduğunu ve bu ilişkinin şiirin yapısına nasıl yansıdığını tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
1. Verilen bentte kar yağışının ritmi sağlanmaya çalışılmıştır. Karın yağış ritmi tüm şiirde verilmiş, tıpkı Yağmur şiirinde olduğu gibi, resim gibi şiir yazma anlayışına uyulmuştur.
2. Elhân-ı Şitâ şiirinin birimlerini belirleyerek birimlerin şiirin bütünü içindeki yerini ve değerini sözlü olarak ifade ediniz.
2. Elhan-ı Şita şiirinin birimleri üç bent, iki dörtlük ve altı beyitten ibarettir. Bu birimler şiirin teması olan "kar"etrafında bir araya gelerek şiiri oluşturmuşlardır.
7. ETKİNLİK
Sınıf iki gruba ayrılır. Birinci grup, XX. yy. şairlerinden Behçet Necatigil'e ait Kar Kar adlı şiiri; ikinci grup, XX. yy. Alman şair ve romancılarından Hermann Hesse'ye ait Kış Günü adlı şiiri, Cenap Şahabettin'in Elhân-ı Şitâ adlı şiiriyle tema ve temanın işlenişi bakımından karşılaştırır. Buradan hareketle Elhân-ı Şitâ adlı şiirin tema özelliği, farklı dönemlere ve ülkelere ait şiirlerde de aynı temanın işlenmesi açısından tartışılır. Ulaşılan sonuç tahtaya yazılır.
KAR KAR
Farı, kalbim, farı da
Kapına yığılacak karları
Kürüyeme!
Ben senin necinim, kalbim
Kulun, kölen, müneccim
İşlerin, açmazlar — Koş aç, koş aç!
Rafında kap kaçak, torbanda un
Al bir lenger kar
Deve hamurunu kendine kendin!
Yokum ben, bıktım, gerçek bıktım
Kapan derdinle içerde Acılar mı anılar mı kar kar
Behçet NECATİGİL
KIŞ GÜNÜ
Işık ne kadar güzel,
Bugün solan karda,
Ne kadar zarif ışıldıyor pembemsi uzaklar!

Ama yaz, yaz değil bu.
Sen, şarkılarımın saat başı seslendiği,
Iraktaki gelin sureti,
Bana yansıyan dostluğun ne de şefkatli!
Ama aşk, aşk değil bu.

Daha çok kez çiçek açmalı dostluğun ay ışığı,
Daha çok kez saplı kalmalıyım kara,
Sen gökyüzü, dağ ve göl
Korlaşıncaya dek, dalıp aşkın güneşine.
Hermann HESSE
ı. Grup: Behçet Necatigil'in Kar Kar adlı şiirinde kar ve kar- kinayeli kullanılmıştır. Şair, şiirde bu iki sözcüğü tüm şiir boyunca gelişen bir tema içinde işlemiştir.
2. Grup: Herman Hesse'nin şiirinde kış teması işlenmiş ve bu tema şiirde sürekli gelişen, üstünde bir şeyler söylenen bir şekilde verilmiştir.
Farklı dönemlere ve ülkelere ait şiirlerde de aynı temanın işlenmesi, temanın evrensel bir nitelik taşıdığını göstermektedir.

3. Elhân-ı Şitâ adlı şiiri, aynı döneme ait olan Yağmur şiiri ve Tanzimat Dönemi şiirleriyle tema bakımından karşılaştırdığınızda Servetifünun Dönemi şiirinde hangi temaların ön plana çıktığını tespit ederek defterinize yazınız.
3. Elhan-ı Şita şiirindeki kar temasıyla, Yağmur şiirindeki yağmur teması Servet-i Fünun Döneminde doğanın ve izlenimlerinin tema olarak seçildiğini göstermektedir.
Ayrıca Tanzimat Dönemi şiirlerinden farklı olarak bireysel temaların, duyuş ve algılayışın ön planda olduğu görülmektedir.


4. Aşağıdaki bendi, doğal dile özgü söyleyişler açısından inceleyiniz. Ulaştığınız sonuçtan hareketle Elhân-ı Şitâ'da şiir dilinin doğal dille ne kadar ilişkili olduğunu sözlü olarak ifade ediniz.
uz, gittiniz siz ey kuşlar;
Küçücük, ser-sefîd baykuşlar
gibi kar
Sizi dallarda, lanelerde arar.
Gittiniz, gittiniz siz ey mürgân
Şimdi boş kaldı ser-te-ser yuvalar;
Yuvalarda -yetîm-i bî-efgân!-
Son kalan mâî tüyleri kovalar
karlar
Ki havada uçar uçar ağlar!

4. Verilen bentte doğal dil, şairin algılayışla şiir, diline özgü söyleyişlerle, kendi anlamları dışına taşarak kullanılmıştır.

5. Elhân-ı Şitâ şiirinde "anjambman" özelliği taşıyan mısraları tespit ediniz. Bu, şiire temel ifade şekilleri bakımından ne tür bir özellik kazandırmaktadır? Sözlü olarak ifade ediniz.
5. Elhan-ı Şitfi şiirinde anjambman özelliği taşıyan mısralar şunlardır:
- Eşini gaib eyleyen bir kuş
gibi kar
Geçen eyyam-ı nevbaharı arar


- Kapladı bir derin sükuta yeri

karlar
Ki hamilşane dem-b e-dem ağlar

- Bir beyaz rişe-i cenah-ı melek

gibi kar
Seni solgun hadikalarda arar

- Na'şın üstünde şimdi ey mürde
Başladı parça parça pervaze
karlar
Ki semadan düşer düşer ağlar


- Küçücük, ser-sefid baykuşlar
gibi kar
Sizi dallarda, lanelerde arar


- Yuvalarda -yetim-i bi-efgan!
Son kalan ma-i tüyleri kovalar
karlar
Ki havada uçar uçar ağlar


- Destinde ey sema-yı şita tûde tûdedir
Berg-i semen, cenah-ı kebûter, sehab-ter
.Dök ey sema -revan-ı tabiat gunûdedir;
Hak-i siyahın üstüne safi şükûfeler!



Bu durum şili dilinin nesir diline yaklaştığını göstermektedir.

6. Elhân-ı Şitâ şiirinde tabiatla ilgili ifadeler anlatım türü bakımından nasıl bir özellik göstermektedir? Bu özellik hangi sanat dalıyla ilişkilendirilebilir? Buradan hareketle şiirin hangi edebî akıma bağlanableceğini belirleyerek defterinize yazınız.
6. Elhan-ı Şita şiirindeki tabiatla ilgili ifadeler, betimlemeler (tasvirler) yapılarak verilmiştir. Bu özellik resim sanatıyla ilişkilendirilebilir. Bu bakımdan şiir parnasizm akımının özelliklerini yansıtmaktadır.
7. Elhân-ı Şitâ adlı şiirde yan anlamlı kelime ve ifadelerden örnekler tespit ediniz. Bu kelime ve ifadelerin anlamlarını defterinize yazınız.
7. Elhan-ı Şiita şiirindeki yan anlamlı kelime ve ifadeler:
"Beyaz titreyiş, dumanlı uçuş kalplerin çılgın ezgileri, güvercinlerin şarkıları, derin sessizlik, beyaz melek kanadının saçağı, mavi tüyler, tabiatın ruhu, gölgeler siyahlıklar ve ümitsizlikler yığını, beyaz örtü, emelller gibi yağan kar, hayal gibi koşan kar, sessiz rüzgar, saf kanat, sükut ilahilerinin ezgileri, semanın eli, cömertliğin eli, kışın eli, kuşların ezgileri, ümit sessizliği."

8. "Rîşe-i cenâh-ı melek ( melek kanadının saçağı)", "mezâmîr-i sükût (sessizlik ilahileri)" Yukarıdaki imgeleri Yağmur şiirindeki ve Tanzimat Dönemi şiirlerindeki imgelerle karşılaştırınız.
Buradan hareketle Servetifünun şiirindeki imgelerin kaynakları hakkında neler söylenebilir? Sözlü olarak ifade ediniz.
8. Verilen imgeler Tanzimat Döneminden farklı olarak Servet-i Fünun şairlerinin eski kalıplardan çok farklı, yeni imge ve tamlama bulma arzularının yansımasıdır. Bu imgelerin kullanılma nedeni bireysel duyuş ve düşünüşü en yeni ve farklı biçimde yansıtma arzusudur.

9.
Göklerden emeller gibi rîzân oluyor kar,
Her suda hayâlim gibi pûyân oluyor kar.

Bir bâd-ı hâmûşun per-i safında uyuklar
Tarzında durur bir aralık, sonra uçarlar.

a. Yukarıdaki beyitlerde bulunan söz sanatlarını belirleyiniz.
b. Bu sanatların şiirdeki işlevini sözlü olarak ifade ediniz.
9. a. Birinci beyitte karlar emellere ve hayallere benzetilerek teşbih; karın koşması ifadesiyle de teşhis sanatı yapılmıştır.
İkinci beyitte karın uyuklaması ifadesiyle teşhis, rüzgarın kanadı ifadesiyle istiare sanatı yapılmıştır.
b. Söz sanatları şiirin ahengini sağlamakla birlikte aynı zamanda anlatılmak istenenin de daha etkili anlatılmasını sağlamaktadır.

10. Elhân-ı Şitâ şiirinde ifade edilen duygular herkes tarafından hissedilebilecek duygular mıdır? Tartışınız. Ulaştığınız sonuçtan hareketle şiirde temanın işlenişindeki en önemli özelliği ifade ediniz.
10. Elhan-ı Şita şiirinde anlatılanların herkeste aynı duyguları uyandırması beklenemez. Bu durum edebi metinlerin çok anlamlılığıyla ilgilidir. Edebi metin okurun duygu, zevk, kültür düzeyi, bilgi birikimine göre anlam kazanan bir sanat eseridir.


11. Servetifünun Edebiyatının özelliklerinden hareketle Elhân-ı Şitâ şiirini dönemin siyasi gerçekliği etrafında yorumlayınız.
11. Elhan-ı Şita şiiri döneminin siyasi gerçekliği ile ilişkili değildir, bireysel bir duygunun dile getirilişidir.
12. Elhân-ı Şitâ şiirinde anlatılanlar düz yazı şeklinde ifade edilebilir mi? Neden? Sözlü olarak ifade ediniz.
12. Elhan-ı Şita şiirindekiler düz yazı ile ifade edilemez. Şiirin düz yazı ile ifa*de edilmesi onun ahenk ve ritim unsurlarının kaybolmasına neden olacağı için şi*irde anlatılanların da tam olarak ifade edilememesine sebep olur.


13. Okuduğunuz şiirden ve yaptığınız araştırmadan hareketle Cenap Şahabettin'in fikrî ve edebî yönü hakkında çıkarımlarda bulunarak eserle yazar arasındaki ilişkiyi belirleyiniz. Buradan hareketle Elhân-ı Şitâ'mn Türk edebiyatındaki yerini sözlü olarak ifade ediniz.
Elhan-ı Şita şiiri Türk edebiyatının ahengi, ritmi ve söyleyişi ile nadir eserlerinden biridir.

ANLAMA - YORUMLAMA (sayfa 103)
Anlama Yorumlama
1. Servet-i Fünun şiirinde yapı bakımından eski kalıplar yıkılmış, söylenmek istenene göre yeni ve eski unsurların bir arada kullanıldığı bir yapı oluşturulmuştur. Tanzimat Döneminde ise yapı bakımından eski nazım şekilleri sürdürülmüştür.

Tanzimat Döneminde toplumsal ve siyasi konular işlenirken Servet-i Fünun Döneminde bireysel konular işlenmiştir.
Tanzimat Döneminde eskiye göre sade bir dil kullanılırken Servet-i Fünun Dö*neminde sanat için sanat anlayışı benimsendiği için ağır bir dil kullanılmıştır.


2. a Tevfik Fikret'in şiirindeki, İstanbul'a bir facialar şehri gibi bakış tarzı, Yahya Kemal'in aynı manzara karşısındaki şiirinde yoktur. Bu, şairlerin ruh hallerini gösteren en önemli unsurdur. Hastalıklı bir ruh halinin yansıması olan Sis şiiri döneminin sosyal ve siyasi şartlarının da bir sonucudur. Yahya Kemal'de ise sosyal ve siyasi şartların olumsuz bir etkisinin olmaması, aynı zamanda ruh halinin olgunluğu Siste Söyleniş gibi bir şiiri ortaya çıkarmıştır.


b. Yukarıda da belirtildiği gibi imparatorluğun sosyal ve siyasi durumu, Servet-i Fünun sanatçılarının da psikolojik durumlarını etkilemiş, karamsar ve bedbin bir ruh halinin oluşmasına sebep olmuştur.

3. Servet-i Fünun Döneminin modern Türk şiirinin başlangıcı sayılması, Tanzimat Dönemindeki yenilik denemelerinin artık olgun ve Batı'yla eşdeğer bir hal almasından dolayıdır.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
1. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.
- Servetifünun şiiri resim sanatından önemli ölçüde etkilenmiştir. (D )
- Servetifünun şiirinde sosyal konular geniş bir yer tutar. (Y )
- Dildeki sadeleşme Servetifünun şiirinde de devam etmiştir.       (Y )
2. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
- Servetifünun şiirindeTERZA-RİMA, SONE gibi nazım şekilleri kullanılmaya başlanmıştır.
- Servetifünun şiirinde PARNASİZM ve SEMBOLİZM akımlarının etkisi görülmektedir.
- "Sanat, sanat içindir." anlayışının etkisiyle BİREYSEL konular işlenmiştir.
3. Aşağıdaki açıklamalarla isimleri doğru şekilde eşleştiriniz.

4.  I. Nazım, nesre yaklaştırılmıştır.
II. "Sanat, sanat içindir." anlayışına bağlı kalınmıştır.
III. Şiirde yeni kavram ve imajlar kullanılmıştır.
IV. Bireysel duygulara önem verilmemiştir.
V. Şiirlerde ahenk geri plana itilmiştir.
Yukarıdakilerden hangileri Servetifünun şiirinin özelliklerinden değildir?
A)l-ll B)ll-lll C)I-IV D) IV-V E) lll-V
5. Servetifünun şiirinin Tanzimat şiirinden ayrılan yönlerini sözlü olarak ifade ediniz.
5Nazmın nesre yaklaşması, sanat için sanat anlayışının benimsenmesi, yeni kavram ve imgelerin kullanılması, bireysel duyguların öne çıkması, ağır bir dilin kullanılması Servet-i Fünun şiirinin Tanzimat şiirinden ayrılan yönleridir.

MENSUR ŞİİR (sayfa 105)
1-)Baran-ı Bahar ve Sarı Gül daha önceki dönemlerde örneği olmayan metinlerdir. Çünkü bu metinler mensur şiirdir. Mensur şiir edebiyatımıza 19. yüzyılın ortalarında Fransa'da Rimbaud ve Baudelaire'in örneklerini verdiği "Prose Poetique"lerden gelmiştir. Bu türün ilk örneğini edebiyatımızda  Halit Ziya vermiştir.

1.Etkinlik
Her ikiside nesir cümleleriyle yazılmış.Ses ,söyleyiş bakımından şiirden farkı yoktur.Kafiyele ve ölçüsü yoktur.Mensur şiir nesir cümleleriyle yazılmış şiirdir.Düz yazılarda düşünce esas alınır.Sanatlardan kaçınılır.Düşünce en iyi şekilde açıklamaya çalışılır.Ancak mensur şiirde duygu esastır.Duygular şairane bir söyleyişle ele alınmaya çalışılır.Bu bağlamda mensur şir ses,söyleyiş,tema bakımlarından şiirden farklı değildir ve bu nitelikleriyle düz yazıdan ayrılır.Ancak mensur şiirde şiirdeki vezin,kafiye gibi şekle ait önceden belirlenmiş sınırlayıcı öğeler de bulunmaz.

2-)Baran-ı Bahar adlı metnin teması "bahar"
Sarı Gül adlı metnin teması "aşk"

3-)Ahengler ve aynı seslerle şair hiçbir kurala uymadan kendini ifade edebilmiştir.

4-a)Baran-ı Bahar --> kullandığı bahardır yeniden canlanma olarak kullanmış.
Sarı Gül--> kullandığı motif Gül dür.Gülü Sevgiliye benzetmiş.Sevgilinin saçlarına...
b-)Evet karşılaşılmaktadır..

5-)Mensur şiirin Türk şiir geleneği içinde örneği yoktur.Çünkü Fransadan edebiyatımıza girmiştir.Bu yüzden Türk şiiri olarak kabul edilemez.

6-)Baran-ı Bahar da Baharların vazgeçilmez yağmurlarının doğayı ilk ne hale getirdiğini sonradan ortaya çıkan güzellikleri anlatıryor..
Sarı Gül ise sevgiliyi nasıl sevdiğini ona kıyamazken nasıl toprağa verdiğini anlatıyor.
7.
b-)Her ikiside biresysel konu olduğu için yazarların psikolojilerini yansıtmaktadır ve yazarla şiir ilişkisi vardır..
Anlama Yorumlama
1-)Cemil Meriç in yazısı mensur şiirdir.Sabiha Sertel in yazısı düz yazıdır.Süleyman Nazif şiirdir..

2-)Benzerlikleri
*duygu ve hayal ön planda
* şiir dili var
*sanatların çok kullanılması
*üslup bakımından benzer
*cümle yapısı ve ahengi koruyan unsurların bulunması
Farklılıkları
*Mensur şiirde ölçü,kafiye, dize yoktur.Şiirde kendine has bir dil vardır.İmge çağrışım,Sanat hayal ve müzikalite şiirde daha yoğundur.
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME (sayfa 108)
1. Aşağıdaki cümlelerin karşısına yargılar doğru ise (D), yanlış ise (Y) yazınız.
- Mensur şiir yapı bakımından şiire, dil ve anlatım bakımından düz yazıya benzer. ( Y)
- Mensur şiirde, şiirdeki sınırlayıcı kurallar olmadığından sanatçı duygularını daha serbest ifade etme imkânı bulur. ( D)
- Divan edebiyatındaki secili nesir ile mensur şiir arasında bir benzerlik vardır.      ( D)
2. Aşağıdaki cümlede boş bırakılan yerlere uygun kelimeleri yazınız.
- Mensur şiir FRANSIZ edebiyatından gelmiş ve Türk edebiyatında ilk örnekleri SERVET-İ FÜNUN Döneminde verilmiştir.
3. Aşağıdaki sanatçılardan hangisi mensur şiir yazmıştır?
A) Halit Ziya UŞAKLIGİL B) Ahmet Haşim C) Ziya Paşa
D) Abdülhak Hamit TARHAN E) Faik Ali OZANSOY

4. Mensur şiirde bulunan düz yazıya özgü özellikleri defterinize yazınız.
5. Mensur şiirde bulunan düz yazıya özgü özellikler düz yazının yapısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.