27 Temmuz 2015 Pazartesi

Lider Yayınları 11. Sınıf Türk Edebiyatı Cevapları Sayfa 62

SAYFA 62
SERVET-İ FÜNUN'UN OLUŞUMU
Etkinlik: “Servet–i Fünûn” ve “Edebiyat-ı Cedide” kelime gruplarının anlamlarını öğreniniz.
Servetifünun dergisinin ne zaman ve kim tarafından çıkarıldığını araştırınız.


CEVAP:
Servet-i Fünun "fenlerin serveti (bilimlerin hazinesi, zenginliği) anlamına gelir. Edebiyat-ı Cedide yeni edebiyat demektir.
Servet-i Fünun dergisi 27 Mart 1891'de yayın hayatına başlamıştır.Aslında bu derginin çıkarılması Ahmet İhsan Tokgöz'ün D.Nikolaidi'in "Servet" adlı gazetesinde işe başlamasıyla gerçekleşmiştir.Servet-i Fünun Nikolaidis'in Servet adlı gazetesine ek olarak haftada bir çıkarılmasına - fen ve teknoloji konularını ele alması- koşuluyla izin verilen bir dergidir.Tevfik Fikret'in Recaizade Ekrem tarafından bu derginin yazı işleri müdürlüğüne getirilmesiyle yayın çizgisini değiştirmiş, edebiyat ve sanat dergisi olmuştur.Dönemin genç sanatçıları bu dergi etrafında toplanmıştır.

Etkinlik: Servet–i Fünûn Döneminde “eski - yeni” tartışmasının nedenleri ve bu tartışma içinde yer alan yenilikçi, ılımlılar ve eskiyi savunanlar olarak adlandırılan edebî şahsiyetlerin kimler olduğunu araştırınız (66. sayfadaki 5. etkinlik içindir.)

CEVAP:
Tanzimat’tan beri edebiyatta büyük bir değişim yaşanıyordu. Tanzimat’tan önce İslâmiyet’in etkisinde gelişen “Divan edebiyatı” egemendi. Tanzimat’tan sonra edebiyatımız Batı etkisine girmeye başlamıştı. Bu büyük değişimin etkisiyle, sanatçılar arasında tartışmalar başlamıştr. Divan edebiyatına “eski”, Batı tarzındaki edebiyata “yeni” denilmekteydi. Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise “eski -yeni tartışması” olarak anıldı.

Recaizâde Mahmut - Muallim Naci” Tartışması

Serveti-i Fünûn Edebiyatının oluşmasında  Muallim Naci ile Recaizâde Mahmut Ekrem arasındaki “eski-yeni” tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha “ılımlı” duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması gerektiğini savunuyordu. O, “eski-yeni sentezi”nin gerçekleştirilmesi amacıyla, eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu. Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması gerektiğini düşünüyordu. Ancak “yeni”ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâîzâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından “eski edebiyatın temsilcisi” olarak algılandı.
Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın savunucusu zannettikleri Muallim Naci’ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert bir savunucusu olarak görülen Recaizâde’nin tarafını tutuyordu. Bunda Recâîzâde’nin, kendisini yeni edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci’nin şiirlerini, sadece estetiği öne çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında geniş birer halka oluşmuştu. “Muallim”, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle; “üstad” olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.
Bu dönemde “eski” edebiyatın kesin savunucusu ise Eihac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı. Şeyh Vasfî, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar “Hazine-i Fünûn”, “Resimli Gazete”, “Musavver Malûmat”, “Musavver Fen ve Edeb”, “irtika” gibi dergi ve gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar, geleneksel yaşam tarzını sürdürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam biçimine uymaya çalışmışlardır.
Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut Ekrem’in teşvikleriyle Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı zevkiyie yetiştiler. İstanbul’da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.



Hazırlık Çalışması
1. Etkinlik: “Servet–i Fünûn”un ne anlama geldiğini, Servet–i Fünûn dergisinin ne zaman ve kim tarafından çıkarıldığını söyleyiniz.
yukarıda açıklanmıştır.
2. Etkinlik: Tanzimat edebiyatı başlangıçta “Edebiyat-ı Cedide” olarak adlandırılmıştır. Bu adın daha sonra Servet–i Fünûn edebiyatına verilmesinin nedeni şudur:
Tanzimat’la başlayan yenileşme süreci bu dönemde de devam ettiği ve bu dönem sanatçılarının edebiyatımızda yenilikler yaptığı için bu edebiyata Edebiyat-ı Cedide (yeni edebiyat) denmiş, Servet-i Fünun sanatçıları kendileri için söylenen bu tabiri uygun görmüşlerdir.
1. Sizce edebiyatta “zevk” mi “fayda” mı amaç olmalıdır? Niçin?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.