SAYFA
62
SERVET-İ FÜNUN'UN OLUŞUMU
Etkinlik: “Servet–i Fünûn” ve “Edebiyat-ı Cedide” kelime gruplarının anlamlarını öğreniniz.
Servetifünun dergisinin ne zaman ve kim tarafından çıkarıldığını araştırınız.
SERVET-İ FÜNUN'UN OLUŞUMU
Etkinlik: “Servet–i Fünûn” ve “Edebiyat-ı Cedide” kelime gruplarının anlamlarını öğreniniz.
Servetifünun dergisinin ne zaman ve kim tarafından çıkarıldığını araştırınız.
CEVAP:
Servet-i Fünun "fenlerin serveti (bilimlerin
hazinesi, zenginliği) anlamına gelir. Edebiyat-ı Cedide yeni edebiyat demektir.
Servet-i Fünun dergisi 27 Mart
1891'de yayın hayatına başlamıştır.Aslında bu derginin çıkarılması Ahmet
İhsan Tokgöz'ün D.Nikolaidi'in "Servet" adlı gazetesinde işe
başlamasıyla gerçekleşmiştir.Servet-i Fünun Nikolaidis'in Servet adlı
gazetesine ek olarak haftada bir çıkarılmasına - fen ve teknoloji konularını
ele alması- koşuluyla izin verilen bir dergidir.Tevfik Fikret'in Recaizade
Ekrem tarafından bu derginin yazı işleri müdürlüğüne getirilmesiyle yayın
çizgisini değiştirmiş, edebiyat ve sanat dergisi olmuştur.Dönemin genç
sanatçıları bu dergi etrafında toplanmıştır.
Etkinlik: Servet–i Fünûn Döneminde “eski - yeni”
tartışmasının nedenleri ve bu tartışma içinde yer alan yenilikçi,
ılımlılar ve eskiyi savunanlar olarak adlandırılan edebî şahsiyetlerin kimler
olduğunu araştırınız (66. sayfadaki 5. etkinlik içindir.)
CEVAP:
Tanzimat’tan beri edebiyatta büyük bir
değişim yaşanıyordu. Tanzimat’tan önce İslâmiyet’in etkisinde gelişen “Divan
edebiyatı” egemendi. Tanzimat’tan sonra edebiyatımız Batı etkisine girmeye
başlamıştı. Bu büyük değişimin etkisiyle, sanatçılar arasında tartışmalar
başlamıştr. Divan edebiyatına “eski”, Batı tarzındaki edebiyata “yeni” denilmekteydi.
Bu iki edebiyat taraftarları arasında yapılan tartışmalar ise “eski -yeni
tartışması” olarak anıldı.
Recaizâde Mahmut -
Muallim Naci” Tartışması
Serveti-i Fünûn Edebiyatının oluşmasında Muallim Naci ile Recaizâde Mahmut Ekrem
arasındaki “eski-yeni” tartışması çok önemli bir rol oynamıştır.
Muallim Naci, eski edebiyata karşı daha
“ılımlı” duruyordu. Yeni edebiyata geçişin yavaş ve doğal bir süreçte olması
gerektiğini savunuyordu. O, “eski-yeni sentezi”nin gerçekleştirilmesi amacıyla,
eski edebiyatın üstün yönlerine de sadık kalınması gerektiğine inanıyordu.
Yerli ve millî niteliklerle donanmış bir yeni edebiyat düşüncesini
dillendiriyordu. Türk edebiyatının kökten değil, kısmî bir şekilde modernleştirilmesine
taraftardı. Ortada durup, iki tarafın da güzelliklerinden yararlanılması
gerektiğini düşünüyordu. Ancak “yeni”ye daha hoşgörülü davranan sanatçıları
eleştirmekten de geri kalmıyordu. Recâîzâde Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in
edebiyatta “biçimi” ve “sağlam üslubu” pek umursamayan yaklaşımlarını
eleştiriyordu. Bu nedenle, rakipleri tarafından “eski edebiyatın temsilcisi”
olarak algılandı.
Bazı genç sanatçılar da eski edebiyatın
savunucusu zannettikleri Muallim Naci’ye karşı, yeni edebiyatın kesin ve sert
bir savunucusu olarak görülen Recaizâde’nin tarafını tutuyordu. Bunda
Recâîzâde’nin, kendisini yeni edebiyatın üstadı görmesinin de büyük etkisi
vardı. Recaizâde Mahmut Ekrem, Naci’nin şiirlerini, sadece estetiği öne
çıkardığı gerekçesiyle ağır şekilde eleştiriyordu.
Bu tartışmada, her ikisinin de etrafında
geniş birer halka oluşmuştu. “Muallim”, eski edebiyata dair köklü bilgisiyle;
“üstad” olarak görülen Recaizâde ise sanatın ne olduğu konusundaki dikkate
değer fikirleriyle çevrelerindekileri etkileri altında tutuyorlardı.
Bu dönemde “eski” edebiyatın kesin
savunucusu ise Eihac (Hacı) İbrahim Efendi ve onun etrafındaki sanatçılardı.
Şeyh Vasfî, Halil Edîp, Faik Esat (Andelîb), Müstecâbilizâde İsmet, Mehmet
Celâl, Ahmet Rasim, Sâmih Rıfat gibi sanatçılar “Hazine-i Fünûn”, “Resimli
Gazete”, “Musavver Malûmat”, “Musavver Fen ve Edeb”, “irtika” gibi dergi ve
gazetelerde Servet-i Fünûn’a karşı sert eleştiriler yönelttiler.
Edebiyatta eskiyi savunanlarla ılımlılar,
geleneksel yaşam tarzını sürdürdürmüşlerdir. Yeniyi savunanlar ise Batılı yaşam
biçimine uymaya çalışmışlardır.
Yeniyi savunanlar, Recaizâde Mahmut
Ekrem’in teşvikleriyle Servet-i Fünûn dergisi etrafında birleştiler. Fransızca
başta olmak üzere çocukluk yıllarında Batı dillerini öğrendiler. Batı edebiyatı
zevkiyie yetiştiler. İstanbul’da Batılı bir yaşam biçimi sürdürmeye eğilimli
oldular. Edebî yazı ve etkinliklerini Tevfik Fikret’in başkanlığı altında
gerçekleştirdiler. Böylece Recâîzâde ile Naci arasındaki çekişme, Servet-i
Fünûn edebiyatının doğmasını sağladı.
Hazırlık Çalışması
1. Etkinlik: “Servet–i Fünûn”un ne anlama geldiğini, Servet–i Fünûn dergisinin ne zaman ve kim tarafından çıkarıldığını söyleyiniz.
yukarıda açıklanmıştır.
2. Etkinlik: Tanzimat edebiyatı başlangıçta “Edebiyat-ı Cedide” olarak adlandırılmıştır. Bu adın daha sonra Servet–i Fünûn edebiyatına verilmesinin nedeni şudur:
Tanzimat’la başlayan yenileşme süreci bu dönemde de devam ettiği ve bu dönem sanatçılarının edebiyatımızda yenilikler yaptığı için bu edebiyata Edebiyat-ı Cedide (yeni edebiyat) denmiş, Servet-i Fünun sanatçıları kendileri için söylenen bu tabiri uygun görmüşlerdir.
1. Sizce edebiyatta “zevk” mi “fayda” mı amaç olmalıdır? Niçin?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.