1.
Hızla artan iletişim olanakları sayesinde bilgiye kolayca
erişebiliyoruz. Bu yolla bilgi dağarcığımız zenginleşiyor. Peki,
gelecekte en başarılı işleri en çok bilgi sahibi olanlar mı yapacak? Bu
soruya “Elbette hayır.” diyeceğiz. Çünkü geleceğin başarılı insanları
bilgice zengin olanlardan çok, şunları yapabilen kişiler arasından
çıkacaktır: (I)bilgiyi analiz etme, (II)içinde bulunduğu koşullar değiştiğinde bunlara uyum sağlayabilme, (III)küresel nitelikli konularda uzmanlarla işbirliği yapabilme, (IV)çeşitli bakış açılarını göz önünde bulundurma ve (V)düşüncelerini nesnel verilere dayandırarak açıklama.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili olarak aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I, öğrendiklerini inceleyip açıklayarak sonuca bağlama
B) II, karşılaştığı yeni durumlara ayak uydurabilme
C) III, uluslararası alanda ortak çalışmalarda yer alma
D) IV, farklı görüşleri dikkate alma
E) V, karşısındakinin sezme ve kavrama yetisini geliştirme
2. “Günümüzde yapılan yeni araştırmalar, gözlemler sonunda eğitim anlayışı da değişmiştir.”
Söz
konusu değişimin anlatıldığı bir parçadan alınan aşağıdaki cümlelerin
hangisiyle, ayraç içinde verilenler arasında anlamca bir ilişki yoktur?
A) “Ne biliyorsun?” yerine “Daha neleri bilmek istersin?” diye sorar. (Yeni bilgiler kazandırma)
B) Çağın gereklerine uygun bir donanım ister. (Söylenenleri düşünmeden, olduğu gibi benimseme)
C)
Kalıplaşmış programlardan farklı olarak öğrencilerin gereksinimlerini,
ilgi alanlarını olabildiğince öne çıkaran bir yol izler. (Bireysel
özellikleri önemseme)
D) “Yaşam boyu öğrenmenin gerekliliğini” öğretir. (Bilgi edinme sürecini sınırlamama)
E) Bilgiyi ve deneyimleri somut, gerçek örneklere bağlayarak aktarır. (Bilinenleri hayatla ilişki kurarak gösterme)
3.
(I) Yaşamın özüne ayna tutan çağdaş öyküler, eskiden yazılanların
çoğundan farklı olarak öykülemeden çok, göstermeye, anlatmadan çok,
sezdirmeye başvurur. (II) Anlatıcı, bir kişide herkesi görmeye ve
göstermeye çalışırken geleneksel anlatıcılardan farklı olarak dili,
bütün çağrışım değerlerini hesaba katarak kullanır. (III) Kısa, özlü ve
özgün yapısı, yoğunluklu anlatımıyla okuyucunun ilgisini çekecek bu
öykülerde düz bir anlatım kullanılır (IV) Bu yönden çağdaş öyküyle şiir
arasında oylum açısından bir benzedik kurulabilir. (V) Bu nedenle
eksiltili anlatıma en çok çağdaş öykülerde yer verilir
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde karşılaştırma yapılmamıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
4.
(I) Yazarak yaşamak, güçlüklerine karşın inşanın kendi kendisine
yetmesini sağlıyor. (II) Boş bir iyimserlik değil bu, eğer bir amacınız
varsa onun peşinden gider, sizi bundan alıkoyacak her şeyi
dışlarsınız. (III) Bu dışlama, yazma eyleminin doğasından gelir çünkü
yazmak tek başına gerçekleştirilen bireysel bu eylemdir. (IV) Yazan
kişi duygularını ve zamanını iyi yönetmek durumundadır. (V) Bunu gereği
gibi yapmadığı, çevresindeki insanlarla ilişkiyi ustalıkla
düzenleyemediği için yazın alanında çok iyi başlangıçlar yapmış birçok
insanın yitip gittiği söylenebilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yazmanın olumlu etkisinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede, düşünülüp tasarlananları gerçekleştirmek için takınılacak tutum belirtilmiştir.
C) III. cümlede, yazma işinin nasıl bir düşünsel donanım gerektirdiği üzerinde durulmuştur.
D) IV. cümlede, yazma eyleminin kimi gerekleri dile getirilmiştir.
E) V. cümlede, yazmaya yönelen kimi kişilerin başarılı olamayışlarının nedenlerine değinilmiştir.
5.
(I) Fotoğraf sanatçılarının Anadolu'daki antik kentleri, o kentlerdeki
kalıntı ve buluntuları, birer sanat nesnesi olarak ele aldıklarına
genellikle tanık oluyoruz. (II) Bu tür çalışmalar yapan bu sanatçı da Düş Kentleri
adlı fotoğraf albümünde özellikle Batı Anadolu uygarlığını oluşturan
kentlerden bugüne kalanları sunuyor. (III) Sanatçı, antik kentlerin
kalıntı ve buluntularını âdeta izlenimci bir ressam gibi, ışığı ve
rengi öne çıkararak okuyor. (IV) Burada sanatçının, salt antik kentleri
belgelemekten, dolayısıyla bunları geçmişten bugüne ve geleceğe
taşımaktan, tarihsel yorumlamadan kaçındığını görüyoruz. (V) Çünkü
sanatçı, bu kentlerin, şimdinin daha doğrusu o fotoğrafların çekildiği
zamanın kendinde bıraktığı izlenimleri ustaca onlara yansıtıyor.
Bir fotoğraf sanatçısının anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, bilinen ve görülen bir durumdan söz edilmiştir.
B) II. cümlede, sözü edilen çalışmanın neleri içerdiği üzerinde durulmuştur.
C) III. cümlede, gördüklerini, nasıl bir bakış açısıyla algıladığı belirtilmiştir.
D) IV. cümlede, sanatçının farklı konu alanlarına yöneldiği vurgulanmıştır.
E) V. cümlede, çekim anında zihninde oluşan görüntüleri aktardığına değinilmiştir.
6.
(I) Kocaman gökyüzünün altında küçücüktü şalvarlı, yaşmaklı kadın. (II)
Bükülmüş beline bakılırsa oldukça yaşlıydı. (III) Başının üzerindeki
bulut kümesi ve kıvrılarak giden yol… (IV) Yaşlı kadın, içinden geçtiği
bu güzelliği fark etmiş miydi acaba? (V) Yolun, belki her gün
adımladığı kıyısından geçiyordu o. (VI) Sonbaharın renkleri içinde bir
küçük lekeydi, yürüyüp gitti.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinde, belirtili ad tamlamasının tamlayanı sıfat almıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
7.
(I) İlk sahnesi 1930'larda başlayan ve bir maden mühendisinin
çevresinde olup bitenleri anlatan bu film, olağanüstüydü. (II) Filme,
Zonguldak'ın yirmi yıl önceki durumunu görme heyecanıyla gittim. (III)
Filmde anlatılan olaylar çoğunlukla iç mekânlarda geçiyordu. (IV) Dış
mekânlar, umduğumdan daha az kullanılmasına karşın oldukça
etkileyiciydi. (V) Mühendisin, grizu gazını saptamak için madenci
lambasıyla yaptığı ölçüm, filmin çarpıcı sahnelerinden biriydi
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangileri öğelerinin dizilişi bakımından aynıdır?
A) I. ve II.
B) I. ve V.
C) II. ve III.
D) II. ve IV.
E) III. ve V.
8. Fielding’in, Tom Jones'u
yazmadaki amacı, kahramanların iç dünyalarının derinliklerine inmek ya
da çelişkilerini yansıtmak değil, geleneklerin koşullandırdığı
kalıplaşmış davranışları ele alarak tüm toplumu anlatan, güldürü
öğelerinin ağır bastığı bir roman ortaya koymaktır.
Bu cümlede aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Sıfatlaştıran -ki
B) Bağlaç
C) İlgi zamiri
D) Belgisiz sıfat
E) Zarf-fiil
9. Gülün Adı
yayımlandıktan soma. romanı sinemaya uyarlamak isleyen yönetmen,
"Kitabınızı, film senaryosu olmaya uygun biçimde yazmışsınız çünkü
diyalogları tam istenen uzunlukta tutmuşsunuz. " dedi.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Yüklemi, çatısı bakımından etkendir.
B) Özne, bir tamlama öbeğinden oluşmakladır.
C) Olumlu ve kurallı bir cümledir.
D) Yalnızca çekim eki almış birden fazla sözcüğe yer verilmiştir.
E) Geniş zamanla çekimlenmiş fiil vardır.
10. Mudurnu, (I)Abant’ın merkezine (II)18 km mesafede ve (III)Arnavut kaldırımlı sokakları, eski evleri, köprüleriyle çok çekici. Çarşısında Ahilik geleneği yaşatılıyor ve her (IV)Cuma tören yapılıyor. Ayrıca buradaki tarihi (V)yapıları da seyretmeye doyum olmuyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
11. Evin, binbir çeşit meyve ağacı ve sebze yetiştiren bir bahçesi var.
Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdakilerin hangisinden kaynaklanmaktadır?
A) Fiilimsinin edilgen olmamasından
B) Bağlaç kullanılmasından
C) Özne eksikliğinden
D) Dolaylı tümleç eksiklinden
E) Ek fiil kullanılmamasından
12.
(I) Anlayarak okuma, insanın gözlerini ve mantığını bir metnin
üzerinden ağır ağır ve dikkatle geçirmesi değil, metnin içine ruhunu da
bütünüyle katabilmesidir. (II) Bunu her zaman yapamadığımız için
hayatta derinlemesine sevdiğimiz, unutamadığımız kitapların sayısı on
on beşi geçmez. (III) Her ne kadar kütüphanem zorunlu çalışma ve
başvuru kaynakları olan iki bin kitaptan oluşsa da benim için önemli
olan, iyi kitaplara sahip olmak değil, iyi kitaplar yazabilmektir. (IV)
En iyi kişisel kütüphane, birbirlerini kıskanan işte bu sınırlı
sayıdaki gerçek kitaplardan oluşmalıdır. (V) Ünlü bir yazar da böyle
düşünmüş olmalı ki haklı olarak, insanın bu on on beş kitabı anlayarak
okuduğunda büyük bir bilge olacağını söyler. (VI) Genellikle insanlar o
kadarını bile tam olarak yapamadıkları için yalnızca kitap toplarlar ve
kütüphaneleriyle övünürler.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
13.
(I) Daha ilk öyküsüyle yazar, öykü ve romanın, olmuş ya da olabilecek
olayları anlatan yazılar değil, temelde bir dil ve biçem işi olduğu
konusundaki inancını kanıtlamıştı. (II) O zamandan beri de öykü, roman,
deneme gibi, edebiyatın hem kurmaca hem de kurmaca dışı sayılan
türlerinde yapıtlar veriyor, edebiyatta yapıtları değerli kılanın
“söylenen” değil, “eksik bırakılan” olduğunu okuyuculara ve
eleştirmenlere gösteriyor. (III) Yazarın ilk kitabındaki öykülerin
ortak noktası, bilinçli eksiltmeler içermeleri. (IV) Biri, hiç sıfat ve
belirteç bulunmayan kısa eylem cümlelerinden kurulmuş. (V) Bir başkası,
bir grafiticinin yaşadıklarını ele alıyor; kahramanın hızlı yaşamına
uygun olarak cümlelerin son sözcüğü yok. (VI) Kimi de dünyaca tanınmış
bir şiirin, çok farklı bir kahramanın diliyle, düzyazı olarak yeniden
yazımı.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
14.
(I) Bir editör edebiyatın her dalında editörlük yapabilir mi? (II) Bunu
yapanları eleştirmek doğru mudur? (III) Yoksa şiir editörü, öykü
editörü gibi ayrımlar mı olmalı? (IV) Söyleyelim: Bu işe başladığım
yıllarda şiir editörüyüm diye bir iki kapı çaldım, çıt çıkmadı. (V)
Çünkü yayınevleri hoş karşılamıyorlar böyle ayrımları, bunu dile de
getirdiler; onlara göre editörler her işi yapabilmeliydi. (VI) Durum
böyle olunca şu soruyu sormak istiyorum: Kaç kişi var yalnızca şair
kalmayı başarabilmiş, kaçı yalnızca öyküde ısrarcı olabilmiş? (VII) Bu
sözlere yine bir soruyla cevap vereyim: Bir yazarın hem öykü hem şiir
hem roman yazıp üstüne bir de çocuk yayıncılığına atıldığı böyle bir
ortamda editörlere, 'Sen nasıl her şeyden anlarsın?' demek haksızlık
değil de nedir?
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, düşüncenin akışına uygun olarak 'Nitekim kitaplarını yayımladıkları yazarlar da her dalda yapıt veren kişilerdi' cümlesi getirilmelidir?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
15.
Masmavi suları, dipdiri palamudu, lüferi ve levreği olan bir ülkede,
elbet deniz de Orhan Veli gibi bir şair de çıkacak karşına; sakın
şaşırma! Üç yanı denizle çevrili bir ülkede, şaşıracaksan sandalla
denize açılıp da oltayla balık tutma zevkini tatmamış birini görünce
şaşır.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Eksiltili cümle kullanılmıştır.
B) Senli benli bir havası vardır.
C) Sayıp dökmelerden yararlanılmıştır.
D) Pekiştirmeli sözcüklere yer verilmiştir.
E) Öznellik söz konusudur.
16.
Yazınsal bağlamda katıksız bir özgünlükten söz edilemez. Her yazınsal
ürünün kendinden öncekilerle içeriksel, sözel düzlemde uzaktan ya da
yakından bir bağıntısı olacaktır. Carlos Fuentos, bu durumu şu
cümlelerle belirtiyor. "Bu dünyada babasız bir kitap, öksüz bir cilt
var mıdır? Başka kitapların soyundan gelmemiş bir kitap? Geleneksiz
yaratım var mıdır? Öte yandan gelenek, yenilenmeksizin varlığını
sürdürebilir mi? Yıllar boyu yaşamış öyküler yeni ürünlerle yeniden
yeşertilmeksizin kalıcı kılınabilir mi?"
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişileştirme vardır.
B) Açıklama yapılmıştır.
C) Tanımlamaya başvurulmuştur.
D) Sorularla anlatıma doğallık kazandırılmıştır.
E) Alıntıya yer verilmiştir.
17.
Benim gibi yazma heveslisi bir arkadaşımla Ataç'ı ziyarete gitmiştik.
Yazma tutkumuzu anlatacak, bize yol göstermesini isteyecektik.
İsteğimizi heyecanlı, titrek bir seste anlattım. Yüzümüze baktı, kalın
camlı gözlüklerini çıkarıp yemden taktı. Sonra şöyle dedi: “Çok ama çok
okuyacaksınız. İlkin söz dağarcığınızı zenginleştireceksiniz.” Sonra
masasının üzerinde duran Türkçe Sözlük'ün ilk baskısını aldı. “Sözlük
okumakla işe başlayacaksınız. Evet, sözlük okuyacaksınız. Bundan
sıkılır, tat alamazsanız bilin ki yazı mazı yazamazsınız.” Ataç'ın
verdiği öğüt şaşırtmıştı beni. Sözlük okunur muydu hiç? Bakılmak içindi
sözlükler. Ataç'ın dediğine uydum yine de. Her gün bir ya da birkaç
madde okuyordum. Okuduğum maddeler, Türkçenin toprağında dolaştırıyordu
beni. Çok sonra Nathaniel Hawthorne'un şu sözüyle karşılaştım:
"Sözlükte bir başlarına o kadar masum ve güçsüz olan sözcükler, onları
nasıl harmanlayacağını bilen birinin elinde o kadar iyi ya da kötü
olabilir." Ataç'ın öğüdü ne denli doğruysa Hawthorne'un uyarısı da
öyleydi.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Sezdirme
B) Koşul
C) Öyküleme
D) Betimleme
E) Karşılaştırma
18.
Teknolojik yaşamın, özellikle de televizyonun dikkat aralığını
kısaltması, zamansal ve mekânsal darlık yaşayan çağdaş insanı bir
parçalanmışlık ve yalnızlık içine itmiştir. Bundan beslenen modern
anlatılarsa ne yazık ki gittikçe kısalan ve özleşen bir anlatım
yapısına doğru evrilmekte. Öyle görünüyor ki işini robotlara yaptırarak
kazanacağı zamanı kendine ayıracak olan insanlık, bu kısalık ve
yalıtılmışlıktan bıkacak ve daha uzun soluklu yazınsal anlatıları
okumaya fırsat bulabilecektir. Belki o zaman yeni Balzacların,
Dostoyevskilerin yetişmesine davetiye çıkacaktır. Çünkü insanlığın söze
ve sözün etkileme gücüne her zaman ihtiyacı vardır. İnsan, bütün bir
yaşamı içinde barındıran bu sonsuz anlatılardan uzaklaştıkça mutsuz
olacaktır.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden yakınılmaktadır?
A) Yaşamın hızına uymak isteyenlerin, bireysel isteklerini gerçekleştirecek bilinçten yoksun oluşlarından
B) Yazınsal değeri yüksek, derinlikli, büyük oylumlu yapıtların okunmayışından
C) Bireylerin dildaşlık duygusunu ve hoşgörü yetisini geliştirecek etkinliklere yer verilmeyişinden
D) Kavuşulan olanakların insanları erişemeyeceği düşlere yönlendirmesinden
E) Yazılanların içeriksel yünden gerçekleri kuşatmamasından
19.
Sözü güzel söyleme sanatı olan retoriğe kendini kaptıran sanatçı,
özellikle kendi sesine vurgundur. Cümlelerde aynı anlama gelen
sıfatları üst üste kullanmaktan çekinmez. Neyi niçin yaptığının
bilincinde olmadan hiçbir dudağa değmemiş, yadırgatıcı, yepyeni
benzetmelere, simgeleştirmelere başvurma sevdasındadır.
Bu parçaya göre, kendini retoriğe kaptırmış bir sanatçının tutumu aşağıdakilerin hangisiyle bağdaşmaz?
A) Anlatımda yoğunluk aramaz.
B) İçi boş, süslü püslü sözcükler kullanmaktan kaçınmaz.
C) Alışılmış söyleyişlerin dışına çıkmaya çalışır.
D) Şairane bir anlatımı sever.
E) Anlatımda doğallığı yeğler.
20. Yazarlar genellikle ilk yapıtlarının odağına öz yaşamlarını yerleştirirler. Yağmurlar Notaya Yağar
da böyledir. Ne var ki yalnızca benim yaşamım söz konusu olsaydı bu
pek de anlamlı olmazdı. Önemli olan bu izleri başka yaşamların da malı
kılmaktır. Öte yandan bu yapıtımda romanın barındırdığı gerçekliği
estetik ölçülerle vermeye çalıştım. Bu roman, öz yaşam öykümün çocukluk
ve gençlik yıllarını kuşatır, öteki yapıtım Sılam Isparta'da anlatılanlara farklı bir pencereden bakıştır. Sılam Isparta
bir anlatı kitabı olarak belgesel özellikler de taşır, yaşamımla
doğrudan ilişkilidir. Okurlar bu yapıtlarımın arasında birbirine akan
izler bulabilirler. Ne var ki roman gerçekliğinin izini belgeselde
aramak, romanın estetik yapısını göz ardı etmek demektir. Kısacası
romanın, roman olarak değerlendirilmesinden yanayım. Yağmurlar Nereye Yağar da bir romandır, bir estetik yapıdır.
Bu parçadan, söz konusu romanla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Yazarının yaşadıklarından beslenmiştir.
B) Anlatılanlarda okuyanların da kendilerini bulması gerekir.
C) Yaşanılanlar olduğu gibi verilmez.
D) Yer ve zaman ögesi öne çıkmalıdır.
E) Okuyanlar türsel dokusunu göz önünde tutmalıdır.
21.
Bütün bu kitapların, yayıma hazırlama, katkıda bulunma, sadeleştirme
gibi çeşitli aşamalarında görev aldım. Bunların içinde en çok hangisini
sevdiğimi soruyorlar sık sık. Aslında yaptığım tüm işler, hiçbirinde
başarılı olmadığımı düşündürdü bana hep. Ne kadar maymun iştahlı, ayran
gönüllü olduğumu… Hiçbir işte dikiş tutturamadığımı… Ama bir şey daha
söyledi tüm bu işler bana: "Sen gerçekten yaşamışsın be Hasan! Çok kısa
bir ömre sığdırdın bütün bunları!" Aslında, tekrara düştüğümü
düşündüğüm anda vazgeçtim hepsinden. Ama kimse de 'Sen iyiydin yahu!'
demedi. Bu yüzden son beş yıldır büsbütün kabuğuma çekildim.
Parçada konuşan kişinin bu sözlerinden kendisiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Acımasızca bir öz eleştiri yaptığı
B) Yaptıklarının kendisine değil başkalarına yararlı olduğu
C) Çalışmalarının ilgi görmeyişi yüzünden içine kapandığı
D) Uğraştığı işlerin yaşamını anlamlı kıldığına inandığı
E) Kendisini yinelemekten kaçındığı
22.
Stefan Zweig, ömrünün son yıllarını kendisini anlamaya ve
yaşadıklarının, benliğinde bıraktığı etkileri anlatmaya adamış bir
yazardı. Yalnızca yazar demek, onu tanımak isteyenler için eksik bir
niteleme olur. O aynı zamanda bir aydın ve düşünürdü. İnsanı, insanda
aramaya yönelmesi, kendinden önceki yazar ve düşünürlerden aynı yolu
seçenleri dost bellemesi buna bağlanabilir. Bu dostlardan biri de
Montaigne'dir. Peki Zweig, için Montaigne niçin önemliydi? Belki onun
da yazarken geriye doğru yolculuklara çıkışı Zweig'ı etkilemişti ya da
hümanizmanın köşe taşlarından biri olması. Belki de Montaigne'in,
Zweig'ın döneminde sürekli savaş içinde olan Avrupa'yı Avrupa yapan
filozoflardan biri olması…
Bu parçada Zweig'la ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Bakışlarını, iç dünyasında yoğunlaştırdığına
B) Çok yönlü bir kişi olduğuna
C) Yazdıklarını, tanıklıklarıyla oluşturduğuna
D) Anlatımına renkli ve etkileyici bir ton kazandırmaya çalıştığına
E) Kimi yazar ve düşünce adamlarına yakınlık duyduğuna
23.
Romanlar, okurlarını yaşamın anlamını bulmaya yönelik sorulara
yönlendirir. Ben kimim? Nasıl bir yaşamım var? Çevremi kimler ve hangi
koşullar kuşatmış? Bunlar ve bu türden daha nice sorularla okurunu
karşı karşıya getirir, onu düşüncenin derin sularında dolaştırır.
Bunların yanıtlarını güzel duyusal bir söylemle vermeye çalışır.
Böylece okur, hem kendi kişisel yaşamının hem de toplumsal yaşamın
bilincine varır.
Bu parçadan romanın işleviyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) İnsanı insana tanıtma
B) Bireyselliğin özünü kavratma
C) Dünle bugün arasında bir bağ kurma
D) Yeni duyumsamalara yöneltme
E) Dil tadı kazandırma
24. Aşağıdaki açıklamalardan hangisi ayraç içinde verilen kavramla uyuşmamaktadır?
A)
İç konuşmadaki düzenli mantık silsilesinden çıkılarak kahramanın
düşüncelerinin art arda düzensiz bir biçimde verildiği teknik. (Bilinç
Akışı)
B)
Yazarların; olayları açıklamak, kahramanın kimliğine açıklık getirmek
veya bir problemi çözmek için, anlattıklarının şimdiki zamanından
ayrılarak geçmişe gitmesi. (Geriye Dönüş)
C)
Bir yazarın, başka bir yazarın metninden aldığı parçaları kendi
metninin içinde eriterek yeniden yazması (Metinler Arasılık)
D)
Gerçekliğin farklı alanlarından alınan çeşitli parçaların, doğrudan
doğruya, "biçimci" görüşlere uygun olarak birleştirilmesi. (Kurgu)
E)
Yazarın, kahramanların akıllarından geçeni, içlerinden geçirdiklerini,
onların kendi kendileriyle konuşması biçiminde yansıtması. (Diyalog)
25. Kendi hüsnünden utanmış da kızarmış yanağı
Yüzün örtüp kapamış saçları baştan aşağı
Bu dizelerde yer verilen sanat aşağıdakilerden hangisidir?
A) Hüsnütalil
B) Tezat
C) Tevriye
D) Cinas
E) Mecazımürsel
26. I. Demir
II. Altın Yay
III. Işık
IV. Ağaç
Yukarıdaki mitolojik öğelerden Türk destanlarında yer alanlar aşağıdakilerin hangisinde birlikte verilmiştir?
A) I ve II
B) I ve IV
C) II ve III
D) I, II ve IV
E) I, II, III ve IV
27. Aşağıdaki dizelerden hangisinin ötekilerden farklı bir gelenek içinde yazıldığı düşünülebilir?
A) Bir uykuyu cananla beraber uyuyanlar
Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar
B) Ellerin var beyaz güller gibi küçücük
Mutlak kalbin tomurcuklardan pembe
C) Şimdi çocukluğun çatısı kalktı ya üstümüzden
Yağmurun da eski tadı yok bu yüzden
D) O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
E) Sen benim üstüne titrediğim güzel ve yeni
Saatim kadar saadetimin göz bebeği zamansın
28. Her şey yerli yerinde, masa, sürahi, bardak
Serpilen aydınlıkta dalların arasından
Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman
Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak
Yukarıda verilen dörtlükle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sarma uyak kullanılmıştır.
B) Somutlamaya başvurulmuştur.
C) Hece ölçüsüyle yazılmıştır.
D) Sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanılmıştır.
E) Redif vardır.
29.
Şiir yüreğin sesidir, nesnelliği değil öznelliği yansıtır. Anlatım
büsbütün kapalı değil ama örtülüdür. İletilmek istenenler açıkça
anlatılmaz, ustaca sezdirilir. Şiir dili de buna göre biçimlenir,
önemli olan sözcüklerin tınısı ve sessel değeridir. En anlamsız sözcük
bile, ezgi gücü varsa şiirde yerini alır. Dil bilgisi kurallarına,
cümle yapısına sıkı sıkıya bağlı kalmaya gerek yoktur.
Şiirde bu nitelikleri arayan bir şair, aşağıdakilerden hangisine öncelik vermez?
A) İmgeye
B) Düşünceye
C) Ritme
D) Duyguya
E) İzlenime
30.
Günümüzün şiiri ve bu arada benim şiirim, sözcüğün sınırlarını
genişleten bir şiir. Genç kuşakla yeni bir anlatım dönemine girdik.
Yeni şairler şiirin araçlarını yalnızca kullanmıyorlar. Aynı zamanda o
araçlarla özellikle de sözcüklerle oynuyorlar.
Aşağıdakilerden hangisinin, böyle diyen bir şaire ait olduğu söylenemez?
A) Bilinir ne usta olduğum içlenmek zanaatında
Canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
B) Gülün tam ortasında ağlıyorum
Her akşam sokak ortasında öldükçe
C) Bir beyaz gemiydi ayıran onları
Kadın güvertedeydi adam rıhtımda
D) Şu senin bulutsu sesin var ya
Uçtan uca ters yüz ediyor geceyi
E) Şimdi bir güvercinin uçuşunu bölüşüyoruz
Gökyüzünün o meşhur maviliğinde
31. Aşağıdakilerden hangisi, Kutadgu Bilig'de yer alan kişi ve onun temsil ettiği kavramlar arasında değildir?
A) Alp Er Tunga – Doğruluk
B) Ay Toldı – Saadet
C) Kün Togdı – Kanun
D) Ögdülmiş – Akıl
E) Odgurmış – Akıbet
32. Gazele, aşağıdaki türlerin hangisinin gelişiminde etkili olmamıştır?
A) Makale
B) Deneme
C) Fıkra
D) Röportaj
E) Günlük
33. I. Orta oyunu
II. Meddah
III. Trajedi
IV. Destan
V. Komedi
Yukarıdakilerden hangileri geleneksel Türk anlatıları arasında yer alan türlerden değildir?
A) I. ve II.
B) I. ve III.
C) II. ve III.
D) III. ve V.
E) IV. ve V.
34. Karagöz oyunuyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Giriş, muhavere, fasıl ve bitiş olmak üzere dört bolümü vardır.
B) Tuzsuz Deli Bekir, zengin, mirasyedi, çıtkırıldım bir tiptir ve İstanbul ağzıyla konuşur.
C) Kastamonulu, Rumelili, Bolulu gibi İstanbul'a iş aramaya gelmiş veya meslek edinmiş, yerleşmiş taşralı Türk tipleri vardır.
D) Yardak, Karagözcünün isteği doğrultusunda, perde gazelleri, şarkılar, türküler okur, tef çalar.
E) Çelebi, Frenk ve Zenne önemli tipler arasında yer alır.
35. İslamiyet’in kabulünden önceki Türk edebiyatıyla ilgili aşağıdaki yargıların hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) Sürgün avlarına sığır, kurban törenlerine şölen, yas törenlerine yuğ denirdi.
B) İlk ürünleri arasında koşuk ve sagu ile atasözü özelliği taşıyan savlar yer alıyordu.
C) Şiirler hece ölçüsüyle yazılır, nazım birimi beyittir, uyak düzeni bakımından ise halk edebiyatındaki koşmaya benzer.
D) Koşuklarda
doğa güzellikleri, günlük yaşam, av eğlenceleri anlatılır, ölen bir
kişinin arkasından söylenen yas şiirlerine ise sagu denirdi.
E)
Ozanlar şiirlerinde, içinde yaşadıkları toplumun çeşitli gerçeklerini,
inançlarını, görüşlerini değişik biçimlerde dile getirirlerdi.
36. Divan edebiyatı sanatçıları ve yaşadığı yüzyıllarla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Sultan Veled – 13. yüzyıl
B) Âşık Paşa – 14. yüzyıl
C) Şeyhi – 15. yüzyıl
D) Fuzuli – 16. yüzyıl
E) Nedim – 17. yüzyıl
37.
Bir kişiyi, bir durumu veya olayı yermeye, toplumun aksayan yönlerini
göstermeye yönelik şiirler yazan Nef’i, aşağıdaki şiir türlerinin
hangisiyle ilişkilendirilebilir?
A) Didaktik
B) Satirik
C) Pastoral
D) Epik
E) Lirik
38.
Nesir sözcüğü, 'yaymak, saçmak, dağılmak' demektir. Bugün "düzyazı"
terimiyle karşılanmaya çalışılmaktadır. Nesir yazarlarına eskiden
“nâsir” denirdi.
Aşağıdakilerden hangisi divan edebiyatı nâsircilerinden değildir?
A) Lâtifi
B) Sinan Paşa
C) Gülşehri
D) Nergisi
E) Naima
39.
Konusu bir paşanın oğlu ile bir cariyenin aşk macerası olan —-, o
zamanlar artık kapanmak üzere olan bir devrin cariyeli, köleli büyük
konak hayatının Türk romanındaki en başarılı örneğidir. Sırf cariye
olduğu için konak sahibinin oğlu ile evlenemeyen Dilber'in hayatı
anlatılır bu romanda.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yapıtlardan hangisi getirilmelidir?
A) Sergüzeşt
B) Zehra
C) İclal
D) Bir Hatıra
E) Zavallı Kız
40.
Bir eleştirmenin, Abdülhak Hamit Tarhan'ın edebiyatımızdaki yerini ve
kişiliğini değerlendirirken verdiği aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?
A) Türk şiirini Batılılaştırma konusunda kurallar öne sürmekten çok, bunları yazdığı şiirlerle örneklendirme yolunu seçmiştir.
B)
Tamamıyla klasik bir edebiyat kültürü ile yetişmiş; Tahran’dan
döndükten sonra Şinasi, Namık Kemal ve Recaizade Mahmut Ekrem'i okumaya
başlamış ve ilk yapıtlarını tiyatro türünde yazmıştır.
C) Batı şiirine özgü doğa betimlemelerinin bizde ilk örneklerine onun Sahra adlı yapıtında rastlanır.
D)
Hayal gücünün enginliği, duygularının zenginliği yününden o, Tanzimat
sonrası edebiyatımızın lirik şairleri arasında yer alır.
E) Nağme-i Seher adlı kitapta topladığı ilk şiirlerinde divan şiirinden etkilendiği açıkça görülür.
41.
Romantik duyarlıktaki insanların ızdıraptan ızdıraba sürükleneceklerine
ve hayatta başarı kazanamayacaklarına inanan ve okuyucuyu da buna
inandırmaya çalışan yazar, bunu, —- açık bir biçimde işler. Tamamen
romantik bir yapıya sahip olan kahramanını, yalnız aşkın karşısında
değil, çeşitli olaylar karşısında da dener; bunların hepsinden yenik,
düş kırıklıklarına uğratarak çıkarır. Tıpkı Gustave Flaubert’in —-
yaptığı gibi.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıda verilenlerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Mai ve Siyah’ta – Madam Bovary’de
B) Kırık Hayatlar'da – Salambo'da
C) Bir Ölünün Defteri’nde – Duygusal Eğilim’de
D) Aşk-ı Memnu’da – Üç Hikâye'de
E) Nemide'de – Ermiş Antonius ve Şeytan’da
42. Edebiyatımızın kimi dönemleriyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A)
1940’lı yıllardan itibaren Cumhuriyet Dönemi Türk romanında,
gerçekçiliğin bir uzantısı olarak köye ve köy insanına yöneliş başlar.
B)
Fecr-i atinin şiir alanındaki temsilcileri Tahsin Nahit, Mehmet Fuat,
Faik Ali, Mehmet Behçet, Emin Bülent ve Ahmet Haşim'dir.
C)
Servetifünun Dönemi’nde sanatçılar biçim ve üslup kaygılarını bir yana
bırakıp halka yönelme ve halkın sorunlarını anlatmaya yönelik bir
edebiyat anlayışını benimsediler.
D)
Tanzimat Dönemi’nde sanatçıların yalın bir dile yönelmelerinin nedeni,
sanatı, toplumu eğiten, bilgilendiren ve aydınlatan bir araç olarak
görmeleridir.
E) Milli Mücadele Dönemi’ndeki Türk edebiyatı gerçekte Milli Edebiyat Dönemindeki yönelimlerin bir uzantısı sayılabilir.
43.
1923'ten 1940'a değin şiir ortamımız sürekli bir devinim içindedir. Bu
süre içerisinde şiir yazanlar belirli topluluklar oluşturmuştur. Bu
topluluklar arasında —- sayabiliriz.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Hececileri
B) Halka Yönelenleri
C) Öz Şiircileri
D) Garipçileri
E) Serbest Şiircileri
44.
Pabuççular ve eskiciler, işlerinin üzerine abanmış, acele acele, takır
takır çekiç sallarken “Aganta burina burinata!” diye kainata meydan
okuyan nidamızı duyunca, işlerinin üzerinden doğruldular Birdenbire
çekiç takırtısı sustu. Hatta halis muhlis bir kara adamı olan Aşçı
Yaşar bile sesini kapıp koyverdi ve eskicilerle beraber 'Aganta!' diye
narayı bastı. Neşenin seslerimize, seslerimizin neşeye verdiği sonsuz
hürriyette, muhayyilem hız aldı.
Aşağıdaki yapıtlardan hangisi bu parçanın yazarına ait değildir?
A) Uluç Ali Reis
B) Deniz Gurbetçi fon
C) Mavi Sürgün
D) Ötelerin Çocuğu
E) Deniz Küstü
45.
Kimi eleştirmenlere göre gerçeğin, bir sanatçı tutumuyla değil, bir
bilim insanı gibi algılanarak oluşturulduğu söylenen —-, gerçekte
ilginç bir romandır. Roman, karşılaştığı birtakım doğaüstü olaylara
kendisince çözüm bulamayan ve bu yüzden kuşku ve endişelere kapılan
materyalist düşünceli septik Doktor Ferit’in, çevresindeki bazı
kişilerin telkinleriyle, bu durumdan kurtularak huzura kavuşmasını konu
alır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yapıtlardan hangisi getirilmelidir?
A) Süngülerin Gölgesinde
B) Matmazel Noroliya'nın Koltuğu
C) Yalnızız
D) Bir Tereddüdün Romanı
E) Dokuzuncu Hariciye Koğuşu
46.
Reşat Nuri Güntekin, toplum yapımızdaki değişmelerin aile üzerindeki
yıkıcı etkilerini —- adlı romanında göstermiştir. Bu romanda,
Tanzimat'tan beri üzerinde durulan Batılılaşma özentisinin olumsuz
sonuçları yansıtılmıştır. Bu durumu bir ölçüde Yakup Kadri
Karaosmanoğlu'nun —- adlı yapıtında da görebiliriz.
Bu parçada boş bırakılan yerlere, verilen bilgilere göre aşağıdaki yapıtlardan hangileri sırasıyla getirilmelidir?
A) Yaprak Dökümü – Kiralık Konak
B) Çalıkuşu – Hüküm Gecesi
C) Bir Kadın Düşmanı – Yaban
D) Dudaktan Kalbe – Ankara
E) Acımak – Panorama
47.
Beş Hececiler arasında milli kaynaklara yöneliş ve şiirin ilkelerine
uyma bakımından —- en başarılı sanatçıdır. "Memleket Edebiyatı" adı
verilen ve Anadolu insanının hayatını yansıtmayı amaçlayan hareketin,
şiirdeki önemli temsilcilerindendir. Çoban Çeşmesi adlı şiir kitabında bu yönelimin örnekleri vardır.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki şairlerden hangisi getirilmelidir?
A) Yusuf Ziya Ortaç
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Orhan Seyfi Orhon
D) Halit Fahri Ozansoy
E) Enis Behiç Koryürek
48.
Cumhuriyet Dönemi romanı, Cumhuriyet öncesi anlatı temelleri üzerine
kurulmuş bir romandır. —- gibi, aslında Cumhuriyet öncesinde yazmaya
başlayıp bu dönemde de devam eden pek çok romancıyla karşılaşırız.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yazarlardan hangisi getirilemez?
A) Hüseyin Rahmi Gürpınar
B) Reşat Nuri Güntekin
C) Aka Gündüz
D) Refik Halit Karay
E) Sabahattin Ali
49. Gerek anlatım biçimi gerek çizdiği tipler gerekse romana taşıdığı konular yönünden ele alındığında —- Aylak Adam adlı romanıyla, Tanpınar romanının, özellikle de Huzur ve —- romanlarının başlattığı, alışılagelmiş modern roman yazma anlayışının dışına çıkanların başında gelir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) Adalet Ağaoğlu – Mahur Beste
B) Tarık Buğra – Ölmeye Yatmak
C) Yusuf Atılgan – Saatleri Ayarlama Enstitüsü
D) Attila İlhan – Kılavuz
E) Bilge Karasu – Sırtlan Payı
50.
Cimrilik, korkaklık, evlat sevgisi gibi bütün insanlarda ortak olan bir
niteliği abartmak bir insanda toplama işidir tipleştirme. Söz gelimi
Balzac’ın Goriot Baba'sı, Cervantes'in Don Kişot'u birer tiptir. Buna
göre Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar adlı romanındaki —-, Yaşar Kemal'in Ortadirek adlı romanındaki —- birer tiptir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?
A) Cemil – Afife
B) Hayri – Hakkı Celis
C) Yusuf – Fahim Bey
D) Selim – Meryemce
E) Adnan – Seniha
51.
Cumhuriyet Dönemi’nin kimi romancıları, özellikle halkın sorunlarını
yansıtma, bu sorunlar doğrultusunda okurları bilinçlendirme amacını
gütmüşlerdir. Bunun için de insanları ezen koşulları, bu koşulları
ortaya çıkaran etkenleri romanlarında ele alıp işlemişlerdir.
Aşağıdaki romanlardan hangisi yukarıda belirtilen tutumla oluşturulmamıştır?
A) Kuyucaklı Yusuf
B) Kaplumbağalar
C) Tütün Zamanı
D) Rahmet Yolları Kesti
E) Sonuncu
52. Orhan Kemal'in Baba Evi adlı yapılıyla aşağıdaki yapıtların hangisi arasında konusal yönden kimi açılardan bir benzerlik kurulamaz?
A) Kurt Kanunu
B) Kayıp Aranıyor
C) Kopuk Takımı
D) Arkadaş Islıkları
E) Sokaktaki Adam
53. Aşağıdaki yapıtlardan hangisi türü bakımından ötekilerden farklıdır?
A) Duvarların Ötesi
B) Biz İnsanlar
C) Günün Adamı
D) Bir Adam Yaratmak
E) Fadik Kız
54. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Türk ve Batı şiirini çok iyi bilen Hilmi Yavuz'un şiirlerini topladığı kitaplar arasında Hüzün ki En Çok Yakışandır Bize, Yolculuk Şiirleri, Akşam Şiirleri’ni sayabiliriz.
B)
Resim, şiir, müzik gibi güzel sanatlara karşı özel bir ilgisi olan
İsmet Özel’in şiirlerinin ana izleğini; yabancılaşma, başkaldırı,
bunaltı ve özgürlük gibi çağımız insanının en temel sorunları
oluşturur.
C) Sezai Karakoç'un şiirlerinin sağlam bir metafizik zemini vardır; Leyla ile Mecnun, Mağara ve Işık yayımlanan şiir kitaplarından bazılarıdır.
D) Kemal Özer'in 1965'te yayımlanan Bir Gün Mutlaka adlı şiiri, onun toplumcu gerçekçi yönünü yansılan bir bildiri niteliği taşır.
E)
Şiir kültürü bakımından donanımlı bir şair olan Enis Batur, yalnızca
şiir yazmakta kalmamış, aynı zamanda şiir üzerine yazılar da
yayımlamıştır.
55. Aşağıdaki yazarlardan hangisinin yapıtlarında fantastik gerçekçiliğe ait ögeler ağır basmaktadır?
A) Oktay Akbal
B) Rasim Özdenören
C) Nazlı Eray
D) İnci Aral
E) Nezihe Meriç
56.
Yalnızca olaya yaslanan; girişi, gelişmesi, sonucu olan, okuyucuyu bir
gerilim içinde tutarak az sonra no olacak sorusunun ardına düşüren bir
öykü türüdür Maupassant tarzı öyküler. —- bu türde yazan en ünlü
öykücülerimizden biridir.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdaki yazarlardan hangisi getirilmelidir?
A) Ömer Seyfettin
B) Selim ileri
C) Memduh Şevket Esendal
D) Bilge Karasu
E) Sait Faik Abasıyanık
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.