22 Aralık 2011 Perşembe

Paragraf test soruları

1. (I) Yaşlının ruhsal dünyası gençlerinkinden çok farklıdır. (II) Kişi yaşlanmaya başladığı zaman kişi­liğinde bir dereceye kadar değişim görülür. (III) Yeni durumlara uyma ve yeni düşünceleri kabul etme yeteneğinde azalma olmaya başlar. (IV) Yaşlı kişinin eski olayları gayet iyi hatırladığı ama yeni olayları bir türlü hatırlayamadığı görülür. (V) Böylece yaşlı ile genç nesiller arasındaki mesafe gittikçe açılır.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi, anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.       B) II.       C) III.      D) IV.      E) V.

2. (I) Tanımlama, bir kavramın ne anlama geldiğinin belirtilmesi gerektiğinde başvurulan bir tekniktir. (II) Tanımlanan şeyi kendisiyle tanımlama, bilgi açısından verimsizdir. (III) Örneğin, dilbilgisi kitap­larında gördüğümüz "Varlıklara ad olan sözcükle­re isim denir." tanımı bu tür tanımdır. (IV) Ad var­lıkları karşılayan sözcüklerdir ve cümlede öğe gö­revlerine girer. (V) Tanım yoluyla bir kavramın nite­lik ve özellikleri, işlevi ya da benzerlerinden ayrı­mı ortaya konur.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi, anlatımın akışını bozmaktadır?
A) I.       B) II.       C) III.      D) IV.      E) V.


3. (I) Dostoyevski yaşarken hiçbir zaman Turgenyev'in gördüğü saygınlığı kazanamamıştı. (II) Yaz­dıklarına Turgenyev’in aldığının üçte biri kadar pa­ra alıyordu. (III) Dostoyevski, ölümünden sonra sürdürdü savaşını; hem çağdaşları hem de kendi­sinden sonra gelenlerle. (IV) Yıllar geçtikçe öne geçen o oldu. (V) Diğerleriyle de arayı açtıkça da açtı.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangi­sinden sonra "Onun değerine inananlar sayılı ki­şilerdi; ünü yaygınlaşmamıştı." cümlesi getirilir­se parçanın anlam bütünlüğü bozulmaz?
A) I.       B) II.       C) III.      D) IV.      E) V.

4. (I) Köydeki ilk sabah erkenden kalkacağım için akşam erkenden yattım. (II) Çünkü köyün öteki çocuklarıyla meraya sığır otlatmaya çıkacaktım tatilde. (III) Bu yıl okulun tatil olmasını dört gözle bekledim. (IV) Annem, şafakta uyandırdı beni. (V) Bu kadar erken hiç uyanmamıştım, köyümüzün bu saatlerini henüz hiç tanımamıştım.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangi ikisi, yer değiştirirse parçada anlam bütünlü­ğü sağlanmış olur?
A) I. ve II. B) III. ve IV.
C) I. ve V. D) IV. ve V.
E) I. ve III.

5. (I) Descartes, ortaçağın karanlıklarından yeniçağın şafağına kapıyı aralayanların başında gelir. (II) Felsefesini de "Düşünüyorum; öyleyse varım." te­meline dayandırmıştır. (III) Bu çıkış noktasına ge­linceye değin de kafasındaki hazır bilgileri unut­mak üzere bir çiftliğe çekilmiştir. (IV) Burada ken­disini matematik ve fizik alanlarında araştırma ve incelemelere vermiştir. (V) Ortaçağ düşüncesine egemen olan Aristo mantığına ilk tokatı indiren­lerden olmuştur. ı
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisin­den sonra "Düşünceyi varoluşun bir kanıtı olarak görmüştür." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozulmaz?
A) I.       B) II.       C) III.      D) IV.      E) V.

6. (I) Türkiye'de, tartışmayı olanaksızlaştıran, başla­yan tartışmaları çıkmaza sokan belalı olgu, ya­zar/gazeteci tartışmasında da ortaya çıkıyor. (II) Oysa ilkin şu soruların yanıtının verilmesi gerekir: (III) Yazar kimdir? Gazeteci kimdir? (IV) Öte yan­dan, aralarında bir karşılaştırma yapabilmek için bu ikisinin aynı kategoride yer alıp almadıkları da çok önemlidir. (V) Çünkü doğru bir karşılaştırma ancak aynı kategoride yer alan nesneler, olgular ve meslekler arasında yapılabilir.
Yukarıdaki parçada, numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra "Kabul edilebilir bir sınıflan­dırma ve tanımlama yapılmadan bir tartışmaya kalkışılıyor." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozulmaz?
A) I.       B) II.       C) III.      D) IV.      E) V.

7. (I) Çeviri güç bir sanattır. (II) Bu güçlüğü en çok çeken de o eseri ilk çevirendir. (Ill) O, her türlü be­lirtiden, ışıktan yoksun bir gemi kaptanıdır; fırtına da olsa onun önünde gidecektir. (IV) Koskoca bir yalnızlığın eli kolu bağlı tutsağıdır. (V) Çaresizliği tek başına yenmek zorundadır.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangi­sinden önce "Gelenekleri, eğlenceleri, kültür ve teknolojik gelişimleri ayrılık gösteren bir ulustan çeviri yaparken çeşitli güçlüklerle karşılaşılır." cümlesi getirilirse parçanın anlam bütünlüğü bozulmaz?
A)l.       B) II.       O) III.      D) IV.      E) V.

8. (I) Bilimdeki hızlı değişimler, yeni buluşlar ve iler­lemeler çok sayıda yeni sözcük ve terimlerin or­taya çıkmasını sağlamıştır. (II) Çoğu bilimsel geliş­melerin gerçekleştirildiği Batı ülkelerinde, geçen yüzyıllarda olduğu gibi terimler, Latince ve Yu­nanca kaynaklardan türetilmemektedir. (Ill) Bu ül­kelerde bilim adamları, daha çok kendi öz dille­rinden, günlük halk dilinden sözcük alarak bunla­ra terim niteliği kazandırmaktadır. (IV) Bu arada, bilim adamının eski çağlardan kalma gizemli do­kunulmazlığı ve anlaşılmazlığı da ortadan kalk­maktadır. (V) Bizim bilim dilimizde ise, sürekli bir yabancı terim aktarımı ve bunların kolaylıkla yer­leşmesi olayını görüyoruz.
Yukarıdaki parçada numaralanmış cümleler­den hangisinin önüne "Bilim diliyle halkın ko­nuştuğu dil, giderek özdeşleşmekte ve 'evrensel bir bilim dili' görüşü de geçerliliğini, dayanağını kendiliğinden yitirmektedir." cümlesinin getiril­mesi anlatım akışını bozmaz?
A) I.       B) II.       C) III.      D) IV.      E) V.

9. (I) "Boş zamanlarınızda ne yaparsınız?" sorusunu "Boş otururum." diyerek yanıtlayan birine rastla­dınız mı hiç? (II) Ben rastlamadım. (Ill) Açıkçası ben şu ünlü yanıttan başka bir yanıtla da karşılaş­madım bugüne dek: (IV) "Kitap okurum ve müzik dinlerim." (V) Hem ayrı ayrı bile değil; yani "Kitap okurum ya da müzik dinlerim." biçiminde değil; her zaman birlikte, aynı anda.
Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisin­den önce " 'Sinemaya, tiyatroya giderim; resim yaparım; yazarım.' diyen birilerine de pek rastla­madım." cümlesinin getirilmesi parçanın an­lam bütünlüğünü bozmaz?
A) I.       B) II.       G) III.      D) IV.      E) V.

10. (I) Bir zamanlar defterler tutardım. (II) Daha çok, kaba defterlere tutkum vardı. (III) Her çeşit kâğıdı severim; ama her çeşit kâğıda özellikle de parlak, güzel kâğıtlı defterlere yazamam. (IV) Bunların çoğu sarı, çizgisiz, kaba, ucuz defterlerdir. (V) Her kitaptan sonra yeni defterler alırım, kafamda kur­duğum ilk dizeyi bu yeni deftere yazarım.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirirse parçada anlam bütünlüğü sağlanmış olur?
A) I. ve II. B) III. ve IV.
C) II. ve IV. D) IV. ve V.
E) III. ve V.

11. (I) Her dilde, aynı ses bileşiminden oluşmuş, baş­ka başka kavramları yansıtan sözcüklere rastla­nır. (II) Bunlara sesteş ya da eşadlı sözcükler de­nir. (III) Sesteş sözcüklerin çokanlamlı öğelerden önemli bir ayrımı vardır.(IV) Türkçede dolu -boşun karşıtı- ve dolu -yağan buz taneleri-; yüz -sayı-ve yüz -surat- gibi sözcükler buna örnektir. (V) Sesteş sözcükler arasında anlam açısından hiçbir ilişki bulunmazken çokanlamlılıkta, mutlaka bir ilişki vardır.
Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangi ikisinin yeri değiştirilirse parçada anlam bü­tünlüğü sağlanmış olur?
A) I. ve III. B) I. ve IV.
C) II. ve III. D) IV. ve V.
E) III. ve IV.

12. Aşağıdakilerden hangisi, bir paragrafın giriş cümlesi olamaz?
A) Güzel konuşma, eski Latin özdeyişine göre, ilk güzel sanattır.
B) Picasso, hayatın ürettiği sorulara, sorunlara sanatın olanaklarıyla yanıt verir.
C) Eline kalemi alan insan rahat değildir; bir şey­lerin ağırlığını duymaktadır üzerinde.
D) Türkçenin yaygın bir dil olmaması da birçok şairimizin d işarda tanınmasını engelliyor.
E) Son yıllarda şiirimiz büyük bir değişim içinde, deyiş yerindeyse bir gömlek değiştirme süre­cinde.

13. İnsanlar doğarlar, yaşarlar, ölürler. Bu ölüm, ger­çek ölüm değildir; çünkü ölenin yakınları, dostları ve de düşmanları onun adını şu ya da bu neden­le anmayı sürdürürler. Ne var ki, bir gün gelir, ki­şinin adı son bir kez daha anılır; ondan sonra ar­tık herkes unutur onu. Bir daha kimse anmaz olur.
Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilirse düşünce, en uygun biçimde tamam­lanmış olur?
A) Şu bir gerçektir herkes adıyla yaşar.
B) İşte, kişinin gerçek ölümü budur.
C) Ölüm, kişinin unutulmasına neden olur.
D) Çünkü gözden ırak olan gönülden de ırak olur.
E) Böylece, herkes ölüm gerçeğini kabul eder.

14. ... Özellikle Hilmi Yavuz'un şiirleri böyle duygu içerikli adlarla sunulmuştur. Örneğin adını duyar duymaz "Yaz Şiirleri"yle güneşin pırıl pırıl kıldığı bir yeryüzü yazı düşünmüşsem, "Gizemli Şiirler" beni bir dervişin gizemli dünyasına sokmuştur. "Doğu Şiirleri" o toprakların gizine erilmez, o öl­çüde de gerçekçi görkemiyle donanmıştır.
Bu parçanın başına getirilebilecek en uygun cümle, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Şiir kitaplarına iyi bulunmuş adlar, içeriğin duygu anahtarıdır.
B) Şairler, şiir kitaplarına özgün adlar koymaya çalışırlar.
G) Kitap adları, okuyucuyu yeni dünyalara götü­rür.
D) Klasik başlıklar, kitabın içeriğini yansıtır.
E) Şiir kitaplarının adları,okuyucuyu yönlendirici­dir.

15. Şairler, şiirlerini bir dergide ya da kitapta yayınla­madıkça varlığını belli edemiyorlar. Şiirin toplum­sal sürecinin başlaması için yayımlanması şart; yayımlanma işinde ilk sırayı dergiler alıyor. Şiirleri yıllar boyunca dergilerde görülen ve şiirleriyle üne kavuştukları halde kitap çıkarmayı erteleyen şairler var; ...
Bu parça, düşüncenin akışına göre aşağıda­kilerden hangisiyle en uygun biçimde tamam­lanır?
A) öyle ki dergiler olmasa çağımızda şiir üretile­ni ez.
B) demek ki dergiler şairin sesini duyurması için kitaptan daha önemli.
C) dergiler, şairleri tanıtmak ve onların şiirlerini yaymak için yoğun bir çaba içine giriyor.
D) dergiler, genç şairlerin şiirlerini duyurmada bir araçtır.
E) şiir kitabı, az satıldığı için yayıncılar, kitap ya­yımlama işine pek yanaşmıyorlar.

16. Huzur romanında Tanpınar'ın kendine özgü bir anlatımı var. Bu kendine özgülük belki gereğin­den de fazla belirgin; çünkü giderek roman diliyle çelişir duruma düşüyor. Romanda dil, okurla ro­man arasına girmemeli. Oysa Tanpınar'daki üslup kaygısının sahnede "rol çalan" bir oyuncunun bir anlık beğenilme uğruna oyunun bütününe zarar vermesi gibi bir etkisi oluyor. Üslup kaygısı, kişi­leri ve olayları izlemeyi güçleştiriyor. "Şairane" söz etmek merakı roman üslubuyla bağdaşmı­yor. "Aydınlığın bütün sazları güneşin veda şarkı­sını söylemeye hazırlanıyordu." gibi süslü cümle­lere sıkça rastlanıyor.
Bu parçanın konusu, aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Tanpınar'da özgünlük
B) Huzur romanının başarısızlığı
C) Huzur'da Tanpınar'ın dil ve anlatım özelliği
D) Tanpınar'ın şairliğinin yazarlığına etkisi
E) Roman dilinin özellikleri

17. Öykü kişileri, olayları yaşayanlardır. Öykü kişileri, genellikle insanlardır. Hayvanlar arasında geçen olayları konu edinen öyküler de vardır. Ancak bu tür öykülerde de anlatılan s im gel eştirilmiş insan yaşamıdır. Örneğin, dülgerbalığının ölümünü an­latırken Sait Faik kendine benzemeyenleri yok eden, acımasız bir ortamda yaşayan insanın ölü­şünü anlatmaktadır. Öykü kişilerinin, yaşayan gerçek insanlara olan yakınlıkları açıktır. Tümüyle düşsel öykülerin kişileri bile -devler, periler- yaşa­yan insanlarla ortak duyuş, düşünüş, davranış içindedir.
Bu parçanın konusu, aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Öyküdeki olaylar
B) Sait Faik'in öykü kişileri
C) Öyküde simgesel anlatım
D) Düşsel öyküler
E) Öykü kişileri

18. Yaşar Kemal'in "Yer Demir Gök Bakır"ı bir köy ro­manıdır. Roman, bir köy toplumunun ekonomik ve toplumsal yaşam sorunlarını dile getirmekte­dir. Bu sorunlarla mücadelede çaresiz kalan köy­lülerin bir mit yaratmasının hikâyesidir. Romana konu olan olaylar 1950'li yıllarda, köylüler yazın Çukurova'ya pamuk toplamaya gittikleri zaman başlamış; köye döndükten sonra biçim değiştire­rek devam etmiştir.
Bu parçanın konusu, aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Yaşar Kemal ve "Yer Demir Gök Bakır" roma­nı
B) "Yer Demir Gök Bakır"ın içeriği
C) Türk köylüsünün çaresizliği
D) 1950'li yıllarda Türk köylüsü
E) Yaşar Kemal'de Çukurova'nın yeri

19. Ortaoyunu, Türk seyirlik oyunlarının en gelişmiş olanıdır. Ortaoyunu, seyircinin çevresini kuşattığı bir alanda, açık havada oynanır. Her yönden sey­redildiği için kullanılan dekor parçaları görüşü en­gellemeyecek biçimde çerçevelerden, kafeslerden oluşur. Oyun, sahnenin özelliğine uygun ola­rak döne dolaşa oynanır. Oyuna müzik eşlik eder. Oyun belli bir düzen içinde oynanır. Oyunda Ön-deyiş, Söyleşme, Fasıl, Bitiş bölümleri vardır. Fa­sıl oyunun ana bölümüdür ve bu bölümde bir olay canlandırılır.
Bu parçanın konusu, aşağıdakilerden hangisi­dir?
A) Türk seyirlik oyunları
B) Ortaoyununda dekor
C) Ortaoyununda sahne
D) Ortaoyununun genel özellikleri
E) Ortaoyununun bölümleri

20. Memduh Şevket Esendal'ın öykülerinde açık, ya­lın bir anlatım vardır. Sanatçı, gereksiz sözden olabildiği kadar kaçınır. Bir oyun yazarının kişileri tanımlaması gibi, kısa cümlelerle bir kişiliği belir­tir. Bu kısacık cümlelerde kimi zaman yüklem bi­le yoktur. Sanatçının zaman zaman uzun cümle­ler kurduğunu da görürüz. Bunların çoğu da sıra­lı cümlelerdir. Böylece anlatımdaki açıklık yok ol­maz.
Bu paragrafın konusu, aşağıdakilerden hangi­sidir?
A) Memduh Şevket Esendal'ın üslubu
B) Memduh Şevket Esendal'ın cümleleri
C) Memduh Şevket Esendal'ın öykücülüğü
D) Memduh Şevket Esendal'ın sanatçı kişiliği
E) Memduh Şevket Esendal'da duru anlatım

1. D
4. E
7. B
10. c
13. B
16. C
19. D
2. D
5. A
8. D
11. E
14. A
17. E
20. A
3. A
S. A
9. C
12. D
15. B
18. B


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.