1. Sözlük hazırlamanın en güç yanı sözcükleri anlam
kayganlığından kurtarma, onları belli bir yere oturtmadır. Bu da ancak
Samuel Butler'in dediği gibi onların belirsiz yanlarını söz duvarlarıyla kuşatmakla gerçekleşebilir.
Bu cümledeki altı çizili sözle, sözcüklere yönelik olarak ne yapıldığı anlatılmıştır?
A) Tanımsal sınırlar koyulduğu
B) Birbirlerinden etkilenişlerinin gösterildiği
C) Çağrışımsal değerlerinin belirtildiği
D) Zenginleştirme yollarının açıklandığı
2. Bazı insanlar yapabileceklerinin farkında olmadan, sürekli bir
özgüven eksikliği içinde yaşarlar. Bazıları da abartılı bir özgüvenle,
hayatta her şeyi başarabileceklerine, her alanda en iyi olduklarına
inandırırlar kendilerini. Oysa insan kendisine içbükey veya dışbükey aynada değil, düz aynada bakmalıdır.
Bu parçadaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsanın kendisine güvenerek başladığı her işte başarılı olması mümkündür.
B) İnsan, her alanda kendisinden daha üstün birilerinin olabileceğini unutmamalıdır.
C) Yaşamda mutlu olmak için olumsuzluklar karşısında direnmeli, önüne çıkan engelleri sabırla aşmaya çalışmalıdır.
D) İnsan, yeteneklerinin sınırlarını gerçekçi bir tutumla belirlemeli, kendisini tarafsız bir gözle değerlendirmelidir.
E) İnsanlar, hayattaki olumsuz durumları da olumlu durumlardaki gibi olgunlukla karşılamalıdır.
3. L. Frank Baum, (I)bu dünyadan geçerken öyle derin (II)izler bıraktı ki (III)yaşamanın değerini milyonlarca kez kanıtlamış oldu. Bu ölümsüz yazarın (IV)eli değdiği anda çocuk edebiyatı (V)yeşermeye başladı.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinde mecazlı bir söyleyiş yoktur?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
4. 2011'in sonuna doğru gösterime giren bu film, geleneksel
sinemanın kullandığı tekniklere bağlı kalmadan, bir hayatta kalma
savaşımını insanda yoğunlaşarak anlatıyor.
Bu cümleden söz konusu filmle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Belirli bir izleyici kitlesine seslenmek amaçlanmıştır.
B) Yeni çekim yöntemlerine başvurulmuştur.
C) Bugüne değin beyaz perdeye taşınmamış bir sorun işlenmiştir.
D) Oyuncuların gösterdiği başarıyla çok boyutlu bir yapı kazanmıştır.
E) Yılın çok izlenen filmleri arasında yerini almıştır.
5. Klasik eserleri okumaya en çok, kendi yazdıklarımı tekrar ettiğimi hissettiğim zamanlarda ihtiyaç duyarım.
Aşağıdakilerden hangisi bu cümleye anlamca en yakındır?
A) Kimi eserlerin her dönemde okunurluğunu sürdürdüğü bilinir.
B) Bir yazarın, okuduklarından etkilenmeden yazması mümkün değildir.
C) Her eser, başka metinlerden alınan parçalarla renklenen bir tablodur.
D) Yazar, benzer ürünler ortaya koymaktan kaçınmak istiyorsa yazdıklarını ara sıra gözden geçirmelidir.
E) Çağını aşmış eserleri okuma, yaratıcılığı besleyen bir etkinliktir.
6. Bir gazeteci, söyleşi yaptığı kişinin rahatsız olabileceği bir
soruyu, kendisiyle soru arasına mesafe koyarak üçüncü kişilerin
ağzından sormalıdır.
Aşağıdakilerden hangisi bu ilkeye dikkat edilerek hazırlanmış bir sorudur?
A) Çok önemli iki ödül almasına rağmen son romanınızın çok satılmamasının nedeni ne olabilir?
B) Bazı eleştirmenler son romanınızın bazı bölümlerinin bir Alman
yazarın romanından alındığını iddia ediyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
C) Eserlerinizde soyut konuları ele alışınızın okuyucuyu yorduğunu düşünmüyor musunuz?
D) Bazı yazarlarımızın dediği gibi "Keşke yayımlamasaydım!" diye düşündüğünüz yazılarınız oldu mu?
E) Eserlerinizde aynı konuyu işleyip durmaktan kurtulamamanızı neye bağlıyorsunuz?
7. Şiir, yalnızca acıları, yoksunlukları, mutsuzlukları dile getirmemelidir. —-?
Bu sözler aşağıdakilerden hangisiyle sürdürülemez?
A) Gerçekte de sevinçle hüzün, ölümle yaşam yan yana karşımıza çıkmaz mı
B) Türk halk müziğinde uzun havalardan sonra oyun havalarına geçilmez mi
C) Okuyucunun şiirden alacağı hazzı sınırlamaya gerek var mı
D) Günümüzde insan yaşamının trajik yönlerini yansıtan eserler de ilgi çekmiyor mu
E) Şiir okuyucusunu karamsarlığa itmenin bir anlamı var mı
8. (I) Antakya'daki kazılarda Geç Hitit Dönemi'ne ait olduğu
düşünülen kalıntılar ortaya çıkarıldı. (II) Buluntular arasında eşsiz,
anıtsal boyutlarda bir insan figürüyle kabartmalı bir sütun altlığı yer
alıyor. (III) Bazalttan yapılan her iki eserin de kaleye girişi sağlayan
yapı kompleksi boyunca uzanan, yüzeyi taş döşeli koridorun altına
gömüldüğü düşünülüyor. (IV) Bel hizasının hemen üstünden baş kısmına
kadar olan yüksekliği 1,5 metreye ulaşan figür, dik duran bir insanı
canlandırıyor. (V) Toplam boyu, büyük olasılıkla 3,5-4 metreyi bulan
sakallı erkek figürünün, gözleri siyah ve beyaz taşlardan yapılmış.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangisinde betimleyici ögelere yer verilmemiştir?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
9. (I) Şiirleri çeşitli dergilerde yayımlanan bir şairimiz… (II)
İkinci kitabıyla tekrar okuyucunun karşısında. (III) Açık ve yalın
anlatımlı, kısa dizelerden oluşan şiirlere imza atmış. (IV) Sanatçının
bu kitabındaki tüm şiirleri yine okuyucunun duyumsama ve düş kurma
yetilerini harekete geçiriyor. (V) Şair, şiirleriyle okuyucuyu kimi
zaman yoğun karanlıkların içine, kimi zaman da aydınlık gündüzlere
götürüyor.
Bir şairden ve şiirlerinden söz edilen bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, okurların beğenisini kazandığı üzerinde duruluyor.
B) II. cümlede, kimi ürünlerini bir araya topladığı belirtiliyor.
C) III. cümlede, şiirlerinin dil ve biçim özellikleri dile getiriliyor.
D) IV. cümlede, işlev yönünden önceki şiirleriyle benzerliği olduğu sezdiriliyor.
E) V. cümlede, şiirlerde birbirine karşıt durumların işlendiğinden söz ediliyor.
10. (I) ABD'li bilgisayar uzmanı Scott Fahlman tarafından bulunan
ve İnternetin vazgeçilmezlerinden olan gülen surat (smiley) tam 30
yaşında. (II) Fahlman, duyguların yazı dilinde ifade edilmesini
kolaylaştırmak için iki nokta ve parantez işaretlerini kullanarak bir
ifade oluşturdu. (III) Bu "gülen surat"ı ilk olarak üniversitenin
e-posta listesine yolladığı bir notta kullandı. (IV) Fahlman,
öğrencilere ve çalışma arkadaşlarına şöyle yazdı: "Şaka yaptığınızı
belirtmek için şunu kullanmayı öneriyorum: :-)" (V) Kısa zamanda kabul
gören bu mutluluk ifadesini bugün İnternet'te yazışırken sıklıkla
kullanıyoruz. (VI) Mutluluğumuzu artık bununla ifade ediyoruz.
Gülen suratın (smiley) anlatıldığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, kaç yıl önce ortaya çıktığı açıklanmıştır.
B) II. cümlede, yeniliğin hangi amaçla ortaya konduğu belirtilmiştir.
C) IV. cümlede, önerisini kimlerle paylaştığı dile getirilmiştir.
D) V. cümlede, bir saptama yapılmıştır.
E) VI. cümlede, işleviyle ilgili bir değişiklikten söz edilmiştir.
11. I. Hepimiz onu çocukça hareketlerine karşın çok severdik.
II. Anlatacaklarımı güzelce dinle de ondan sonra işini yapmaya başla.
III. Daha önceki çalışmaları incelemedikleri sürece iyi bir proje hazırlamaları imkânsız görünüyor.
IV. Alfabesinin zorluğu, Japonca öğrenmeyi güçleştiren bir etken.
V. Konuyla ilgili genişçe bir rapor hazırlayıp önümüze getirmişti.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerindeki altı çizili sözcükler tür bakımından aynıdır?
A) I. ve III. B) I. ve V. C) II. ve III. D) II. ve V. E) IV. ve V.
12. (I)Yeşil, upuzun kavaklıklar geride kalıyor. Uzaktan, (II)kaleye sırtını dayayan kocamış konaklar, (III)çıplak, boz renkli tepeler görünüyor. (IV)Konak balkonlarının korkulukları, Doğu masallarından ödünç alınmışçasına büyüleyici. Renkler (V)her ayrıntıyı belirginleştiriyor sanki; ağaçlar yeşil, şehir kahve, kale siyah.
Bu parçadaki altı çizili tamlamalardan hangisi, tür bakımından ötekilerden farklıdır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
13. Eskiden ülkelerin zenginliğinin ölçütü, sahip olunan toprak
ve doğal kaynakların miktarıydı; zenginleşmenin yolu, daha geniş
topraklara hükmetmekten geçiyordu. 20. yüzyılın ikinci yarısında
bilimsel araştırmalara ağırlık verilmesiyle bu anlayış değişti, bilgi
üretimi önem kazandı.
Bu parçada aşağıdaki ses olaylarından hangisi yoktur?
A) Ünlü düşmesi
B) Ünsüz yumuşaması
C) Ulama
D) Ünsüz benzeşmesi
E) Ünlü türemesi
14. (I) Almanya'nın Berlin kentinde bir kooperatif "Devrilen
Ağaçlardan Halk Kitaplığı Yapma Kampanyası" başlattı. (II) Bu kampanyaya
katılmak isteyenler, fırtınadan veya yağmurdan devrilen ağaçların
gövdelerini raf şeklinde oyup bunları kaldırımlara yerleştiriyorlar.
(III) Raflara, takas edilecek kitapları koyuyorlar. (IV) Berlin halkı da
içlerinden okumak istediklerini alıp yerine kendi kitaplarından birini
bırakıyor. (V) Bu, "Eğitim İçin Sürdürülebilir Gelişme Projesi"nin bir
parçası olarak devlet tarafından desteklenen bir kampanyadır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle, içinde belirtisiz nesne olan bir fiil cümlesidir.
B) II. cümle, özne ve yüklemden oluşan kurallı bir cümledir.
C) III. cümle, nesnesi sıfat tamlaması olan birleşik bir cümledir.
D) IV. cümle, içinde isim tamlaması bulunan olumlu bir cümledir.
E) V. cümle, yüklemi ek eylemle çekimlenmiş bir cümledir.
15. "Rüyaları gerçekleştirmenin yolu, uyanıvermektir uykulardan."
demiş bir düşünür. Öyleyse ne duruyoruz, hemen silkinip kalkalım
yumuşak yataklarımızdan!
Bu parçada, aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Tezlik fiili
B) Zarf-fiil
C) Sıfat-fiil
D) İstek kipiyle çekimlenmiş fiil
E) Şimdiki zamanla çekimlenmiş fiil
16. Eserlerinde kullandığı özgün biçimler ve canlı renklerle, değişimin birey üzerindeki etkilerini yansıtıyor.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) Çatısı bakımından etkendir.
B) Nesne, isim tamlamasından oluşmaktadır.
C) Fiilden isim yapma eki almış sözcük vardır.
D) Bulunma durumu eki almış sözcük vardır.
E) İyelik eki alan sözcük yoktur.
17. Fast-fooda karşı hâlâ direnen (I), her zaman sevilerek yenen
yiyeceklerden biridir balık ekmek. Denizin kirlenmediği (II), balığın
bol ve ucuz olduğu (III), Boğaz'dan çıkan palamutların kasaları
doldurduğu eski zamanlarda balık ekmek satıcıları (IV), yalnızca kıyıya
yanaştırılmış sandallarda değil, mahalle meydanlarında (V), futbol
maçlarının olduğu günlerde stadyumların kapılarında da görülürdü.
Bu parçadaki numaralanmış virgüllerden (,) hangisi, diğerlerinden farklı bir görevde kullanılmıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
18. Kaplumbağalar, roman kişileri ve kullanılan dil bakımından Fakir Baykurt'un, aynı zamanda köy edebiyatının (I)başyapıtlarından biri olarak okunmalıdır. Kahramanların gerçekliğinin (II)yanısıra, (III)dilleri de kişiliklerini adım adım oluşturan (IV)yetkinliktedir. Ayrıca, çok sayıda romanı ve öykü kitabı yayımlanmış (V)herhangi bir yazarı, Kaplumbağalar gibi bir roman bile ölümsüzleştirebilir.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
19. Diller yeşerdikleri kültürle büyüyor, onunla zenginleşiyor. (I)Öyleki dillerin ölümüyle (II)kültürler de yitip gidiyor ve bu (III)yok oluş yalnızca o dili konuşan insanları değil, dünyayı da etkiliyor. Her (IV)on dört günde bir içlerinden biri daha sessizliğe doğru uğurlanan diller, dünya (V)mozaiğinin bir parçasını da beraberinde götürüyor.
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I. B) II. C) III. D) IV. E) V.
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Kurallara uymamakta ısrar ediyorsun.
B) Bu davranışımı tehdit olarak algıladığını belirtiyorsun.
C) Yaptıklarınla herkesi şaşırtmaya devam ediyorsun.
D) Bu sözlerinle beni sinirlendirmek için çalışıyorsun.
E) Sorduğun sorularla konuyu başka bir yere çekmeye çalışıyorsun.
21. (I) İngiliz şairi Browing; sayfa sayfa, her kelimesini ayrı
ayrı inceleyerek sözlük okurmuş. (II) Sözlükte öğütler, eğlendirici
şeyler de bulurmuş. (III) Hatta bu çalışmaya romantik bir yön de katar,
ay ışığında oturup bir bir çevirirmiş sözlüğün sayfalarını. (IV) Bizde
sözlükler, kütüphanelerin en kuytu köşelerinde uyuklayarak ömür tüketir.
(V) Günler ve geceler boyu "Bilinmeyen bir kelime çıksın da
hatırlanalım." diye dua ederler âdeta. (VI) Sözcüklerin bu uzun ve
sessiz bekleyişleri iki kapak arasında geçer.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istenirse ikinci paragraf hangi cümleyle başlar?
A) II. B) III. C) IV. D) V. E) VI.
22. Dünyanın yedi harikası olur da üç kıtada yüzyıllarca hüküm
sürmüş, altı yüzyılı aşan varlığından geriye olağanüstü bir kültür
hazinesi bırakmış Osmanlının yedi harikası olmaz mı? Gerçi tarihçiler,
sanat tarihçileri ve mimarlar varken en önemli yedi Osmanlı eserinin
hangileri olduğuna ben karar verecek değilim. Ancak okuduklarımdan ve
gördüklerimden hareketle tamamen kişisel bir beğeni listesi oluşturmamın
önünde bir engel yok sanırım. İşte benden Osmanlının yedi harikası:
Süleymaniye Külliyesi, Selimiye Camisi, Mostar Köprüsü, Mağlova Kemeri,
Kavalalı Mehmet Ali Paşa Camisi, Kubbetü's-Sahra, Hamidiye Çarşısı.
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi ağır basmaktadır?
A) Öyküleyici anlatım
B) Tartışmacı anlatım
C) Betimleyici anlatım
D) Tanımlamadan yararlanma
E) Kanıtlayıcı veriler kullanma
23. Yağmur yağarken gök gürlerse hiç korkmam. Ses olsun yeter ki.
Kuşlar ötüşerek uçuşsun gökyüzünde. Çaylar şekerli olsun ki kaşıklar
şıkır şıkır sesler çıkarsın. Konuşulacak bir şeyler olsun. Dost olsun,
arkadaş olsun; teyzeler, amcalar olsun. Evrenin boşluğuna bırakırken
kendimizi, avuçlarımızda sımsıcak kalbimiz olsun… Olsun, her şey olsun
ama sessizlik olmasın.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Nesnel bir anlatımdan yararlanma
B) Birden fazla duyuya seslenme
C) Pekiştirmeye başvurma
D) Yinelemelere yer verme
E) Devrik cümleye yer verme
24. Motorun burnu kıyıya dönük. Çok çok yirmisini yeni geçmiş
gösteren görevli, binme sırası gelene elini uzatıyor. Genç erkekler,
ellerini vermeden atlıyorlar. Yardıma gereksinimi olmadığını düşünen
orta yaşlılar da. Kadınların çoğu uzatıyor elini. Kolunu hızla yukarı
kaldırıp tuttuğu eli bırakıveriyor görevli, hemen bir arkadakine
uzanıyor. Yardımsız binenler, onun yanından atlayıveriyorlar. O zaman
elini geri çekip bir sonrakine uzatıyor görevli. Omzunu kastığı, gücünü
koluna, bileğine topladığı anlaşılıyor yüzünden. Kimsenin yüzüne
bakmadan yapıyor bunları sanki.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) Olaylar oluş sırasına göre verilmiştir.
B) Tahmin söz konusudur.
C) Öznellik ağır basmaktadır.
D) Farklı cümle türleri kullanılmıştır.
E) I. kişili anlatım kullanılmıştır.
25. Uçsuz bucaksız bir dünyadır edebiyat. Ne kadar çok örnek
incelersek inceleyelim yine de yaptığımız, okyanusta bir damla gibidir.
Nicelik ve nitelik bakımından sonsuz sayıda biricik eserle bezenmiştir
bu uzay. Bunun için, Türk edebiyatındaki birkaç şiire veya romana
bakarak bu edebiyata ilişkin kapsamlı saptamalar yapmak mümkün değildir.
Bu sözleri söyleyen bir yazardan aşağıdakilerin hangisini yapması beklenebilir?
A) Etkilendikleri eserleri ölçüt alarak sanatçıları değerlendirmesi
B) Halit Ziya'nın romanlarından hareketle Türk romanını tarihsel açıdan ele alması
C) Aşk kavramının Türk şiirindeki yerini, İslamiyet'ten önceki dönemden günümüze değin bütünüyle incelemesi
D) Batı etkisindeki Türk edebiyatını Cumhuriyet Dönemi Türk şiirinden başlatarak incelemesi
E) "Şiirimizde vatan" konulu çalışmasını, Namık Kemal'in bütün şiirlerini inceleyerek oluşturması
26. Gombrich, "Sanat ve Bilim" başlıklı incelemesinde, sürekli
soru sormayı ve sordurmayı bilimsel tutumun doğal bir gereği sayar. Soru
sorulmadan yapılan sanat eğitiminin, kendini yinelemeye yol
açabileceğinden söz eder. Ünlü sanat kuramcısına göre, sanat alanındaki
bilimsel çalışmalar, yapılmışı yineleyerek değil, sanata özgü olan bir
tür serüven ruhundan, "bilinmeze adım atabilme ruhundan" kendine yeni
besin kaynakları bulabilir. Buna karşılık sanatçıya da sanatta cesaretin
her şey demek olmadığını ancak eleştirel bir tutuma eşlik eden
cesaretin kişiyi gerçek başarıya götürebileceğini öğretebilir.
Bu parçada, sanat alanındaki bilimsel çalışmalarda aşağıdakilerden hangisi önerilmektedir?
A) Yenilikler ortaya koymak ve irdeleyerek çalışmak
B) Daha önceki bilimsel araştırmaları rehber edinmek
C) Sanatçının, ileriye yönelik girişimlerini desteklemek
D) Sıra dışı konularda yazılmış eserlere gereken değeri vermek
E) İyi eserle yetersiz eserin farkını tarafsız biçimde ortaya koymak
27. "Edebiyat dergilerinde sevmediğin, sıkılarak okuduğun yazılar
hangisidir?" diye sorsalar hiç düşünmeden, "Belli bir şiir kitabı
üzerine yazılmış tanıtım yazılarıdır." derim. Sorun belki de bendedir
ama bu tür yazıların neye göre yazıldığını anlayamıyorum. Tanıtımı yapan
iyi niyetli yazar, genellikle ilgili şairin söz konusu kitabındaki
dizelerden esinle bir şeyleri duyumsatmaya, şairin şiir dünyasına
kendisi ile birlikte katılmaya çağırır bizi. Kendince eklemeler de yapar
o şiirlerde oluşturulmaya çabalanan etkileyici havaya. Ama söz konusu
kitap, okurca önceden okunmadığı, belki de tanıtıcı üzerine aldığı işi
gerektiği gibi yapmadığı için kitaba yönelik ilgi oluşturulamaz çoğu
zaman —-.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilebilir?
A) Bu yazılarda şairi, şiir yazmaya yönlendiren etkenler üzerinde de durulmalıdır
B) Bu nedenle okuyucunun şiir bilgisini zenginleştirecek açıklamalara yer verilmelidir
C) Oysa tanıtma yazıları şiire dönük olmayan sorunlarla şişirildiği için ilginçliğini yitirir
D) Edebiyat dergilerinde tanıtım yazılarına az yer verilmesi kitaplara duyulan ilgiyi azaltmaktadır
E) Böylece okuyana eziyet eden, onu yoran, anlamsız ve sıkıcı bir metin ortaya çıkar
28. Bir sabah işinize giderken kırmızı ışıkta durdunuz ve
aracınızı tekrar çalıştıramadınız. Her insanın başına gelebilecek bu
sıradan olay için iki ayrı olasılığı düşünelim. Birinci olasılıkta
arkadaki araçların şoförleri kızgınlıkla kornaya basıyor, siz de bir
kazaya yol açmamak için kan ter içinde bu durumdan kurtulmaya
çalışıyorsunuz. İkinci olasılıkta, arkanızdaki araçtan inen bir taksi
şoförü, bekleyen araçlara işaret ederek onların yan şeritten devam
etmelerini sağlıyor. Araçlar sakince geçtikten sonra yanınıza geliyor,
birkaç yayayla birlikte aracınızın yol kenarına çekilmesine yardımcı
oluyor. Ne siz ne de bir başkası gergin ve telaşlı. İşte bu örnekte
olduğu gibi bir toplumun gelişmişlik düzeyini belirleyen asıl şey, —-.
Bu parçanın sonuna düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) sorunlara pratik çözümler bulmaktır
B) başka insanları zor duruma düşürmemektir
C) yaptığımız hatanın sonucunu üstlenebilmektir
D) insanlar arasındaki iletişim biçimidir
E) kurallara uyarak sorunları ortadan kaldırmaktır
29. Mutlu değil, yalnız ve tedirgindir. Kafasını meşgul eden bir
şeyler vardır daima. Her zaman eşikte yani ne bu tarafta ne öbür tarafta
olduğu için katmerlenir ızdırabı. Uzun uzun konuşmalar hoşuna gitmez.
Zira her insan onu anlamayacaktır. Kendisiyle kavga ederek kendisini
caddelere, bulvarlara, pasajlara atar. Telaş içinde koşuşturan
insanları, onların zamanın peşinden koşuşlarını alaycı bir bakışla
seyreder. Seyretmek, onun için dünyadaki en güzel iştir.
Kahramanından böyle söz edilen bir roman, aşağıdakilerden hangisini anlatıyor olabilir?
A) Yaşanmışlık duygusu uyandırsın diye insanların arasına karışan, hayatın içinden parçalar toplayan gözlemci bir yazarı
B) Sürekli sorgulayan, söylediklerine bir anlam verilemeyen, anlaşılması güç, özgür ruhlu, sıra dışı bir adamın dünyasını
C) Hayatının son günlerini yaşadığını düşünen, geçmişiyle hesaplaşması bitmemiş mutsuz bir ihtiyarı
D) Rahat bir yaşam sürebilmek için yurt dışına gitmiş, metropollerin uçsuz bucaksız kalabalığında özünü kaybetmiş bir gurbetçiyi
E) Hayatı sadece çalışmak üzerine kurulmuş ve ömrü hafta sonu tatillerini beklemekle yitip giden bir memuru
30. Sera gazlarının sıvılaşarak okyanuslara karışmasıyla
okyanuslardaki asit oranının gittikçe arttığı belirtiliyor. 1751
yılındaki tahminî okyanus yüzeyi pH'sinin 8,25 ve 2004 yılında ölçülen
değerin 8,14 olduğu, 2100 yılında ise 7,85 olacağı tahmin ediliyor. Peki
bu, sudaki hayatı nasıl etkileyecek? Uzmanlar, asitleşen okyanuslardaki
balıkların, tehlikeli seslere karşı kayıtsız kalacağını belirtiyor.
Özellikle genç balıkların korkutucu sesten uzaklaşma içgüdüsünün sekteye
uğrayacağı vurgulanıyor. Yapılan bir çalışmada, gittikçe asitleşen
okyanus suyunun kimyasal yapısına benzer yapıya sahip bir ortamda
yetiştirilen genç palyaço balığının, okyanusa yerleştirilen, sesler
yayan bir hoparlöre doğru kayıtsızca yüzdüğü gözlemlendi.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılabilir?
A) Asit oranı yüksek okyanus suları, deniz canlılarında fiziksel değişime neden olur.
B) Palyaço balığı, sese duyarlılık bakımından deniz canlıları içinde en zayıf olanıdır.
C) Asit oranı yüksek okyanus suyu, balıkların ses algılama yeteneklerini
dolayısıyla savunma reflekslerini olumsuz yönde etkilemektedir.
D) Sera gazları, atmosfere zarar verdiği gibi okyanuslara karışarak deniz canlılarını da zehirlemektedir.
E) Her balığın vücut yapısının, yaşadığı ortama göre şekillendiği ileri sürülmektedir.
31. Özellikle ilgi duyduğum için sinema konusu üzerine çok
düşünürüm. Bana göre, birisi bir ürün ortaya koyuyorsa ilk koşul ürünün
teknik açıdan başarılı olmasıdır. Ancak ondan sonra ürünün sanat
açısından iyi mi, kötü mü olduğu tartışılabilir.
Bu parçadaki düşünceye en yakın görüş aşağıdakilerden hangisinde vardır?
A) Yayımlanan romanlardan zaman ayırabildiklerimi ilk on sayfasına kadar
okuyor, onları üç ana özellik olan dil, anlatım ve zaman bakımından
değerlendiriyorum. Olmamışsa devamını okuma gereği duymuyorum.
B) Her kuşak, edebiyatı biraz daha çağdaşlaştırmıştır. Çünkü dünya
değişirken edebiyat da değişir. Buna ayak uydurabilmek gerekir.
C) Bir dönemin sanatçıları güçlüyse oluşturdukları ürünler de yankı
uyandırır, eleştirmenlerin süzgecinden geçerek edebiyat tarihindeki
yerlerini alırlar.
D) Yazmaktan başka hiçbir şey düşünmedim ve kendimi geliştirmekten başka
bir amacım olmadı hiç. Bu kadar çok ödül almamı buna borçluyum.
E) Yazmaya yeni başlayan bir insanın, beğendiği sanatçılara kurgu
bakımından öykünmesi çok doğaldır. Önemli olan, yazdıklarının içerik
bakımından yenilikler taşımasıdır.
32. Bayan Jean Brodie'nin Baharı adlı romanın kahramanı Bayan
Brodie, İskoçya'nın ıslak, puslu, eski ve soylu şehri Edinburg'ta bir
kız okulunda öğretmendir. En güzel ve en verimli yıllarını, seçtiği bir
grup kız öğrenciye adayarak onları hem dönemin hem de okuldaki diğer
öğretmenlerin anlayışından farklı bir pedagojik anlayışla eğitmeye
çalışmaktadır. Sınıfını sık sık bir ağacın altına götüren, burada ders
işlediklerinin düşünülmesini sağlayacak şekilde kızların kitaplarını
ellerinde tutmalarını isteyen, tarih anlatması gerekirken önceki yaz
yaptığı Mısır gezisini anlatan, bazen nişanlısından bahseden, bazen de
kentin yoksul semtlerini tanıtan, sanatsal etkinlikleri izlemelerini
sağlayan geziler düzenleyen genç bir öğretmendir Bayan Brodie.
Bu parçaya göre aşağıdakilerden hangisi, sözü edilen öğretmenin bir özelliği olamaz?
A) Eğitimde kendine özgü yöntemler kullanan
B) Yaşamdaki kimi olguların anlatılarak değil görülüp yaşanarak öğrenileceğini düşünen
C) Yaşam gerçeklerinin farkında olan
D) Kendi yaşadığı olumsuzluklardan öğrencilerin ders çıkarmasını bekleyen
E) Öğretimin farklı ortamlarda sürdürülmesi gerektiğini düşünen
33. Okumayı; televizyon izlemek, futbol oynamak gibi boş
zamanları dolduran eğlendirici bir iş olarak değerlendirenlere
söyleyecek sözüm yok. Onlarınki okuma değil, oyalanmadır. Modaya uymak
için raflarına çok satan kitapları dizenlerin yaptığı da aynı şeydir.
Oysa her kitap bir okyanustur. Ben okyanusun kıyısında gezinti yapmak
yerine küçük teknesiyle dalgalar arasında boğuşan gerçek okuyucunun
peşindeyim.
Böyle diyen bir yazardan aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenmez?
A) Romanın, öykünün, denemenin labirentlerinde dolaşmayan okuyucu, sanatçının dünyasını tanıyamaz.
B) Yazar, eseriyle okuyucusunu düşüncenin derinliklerine taşımaya çalışır.
C) Okurken yorulmayı göze alan okuyucu olmak gerekir.
D) Birikimli okur, yazarın söylediklerinden, söylemediklerini çıkarmaya çalışmalıdır.
E) Her edebiyat eseri, açık ve anlaşılır olmalı ki okuyucu, yönünü bulabilsin.
34. Öykülerinde ağırlıklı olarak eski ile bağlarını koparmış,
yeni ile de uyum sağlayamamış bireyin, toplum içinde yalnızlaşmasını ve
bir çöküşe doğru yol alışını anlatır. Bu, bir anlamda topluma
yabancılaşmış bireylerin kaçınılmaz yazgısıdır. Toplumu, aileyi ayakta
tutan iç dinamikler, ahlaki özellikler kaybolmuş, bunların yerini alması
düşünülen şeyler de bu boşlukları dolduramamıştır. Böylece toplumsal
yapıda artık hiçbir şeyi yerinde bulamayan birey, hastalıklı bir hâlde
"ortalıkta dönüp durmaktadır". Bu yabancılaşmaya kimi bireyler çeşitli
başkaldırı yöntemleriyle karşı durmaya çalışırlar. Ama bu karşı
koyuşlar, kişiyi, yanlış işleyen toplumsal yapı içinde ezilmekten
kurtaramaz. Birey, dramatik bir kurban olarak olumsuz şartlarda
yaşamanın bedelini ağır bir şekilde öder.
Bu parçada tanıtılan yazar ve öykü kişileri ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Çoğunlukla çevresinden ve değerlerinden kopmuş olan bireyin tek başına kalışını işlemiştir.
B) Toplumla uzlaşamayan, çatışma hâlinde olan kişilere yer vermiştir.
C) Sahip oldukları değerler için mücadele etmek yerine olup biteni uzaktan izlemeyi yeğleyen kişileri anlatmıştır.
E) Toplumda ortaya çıkan yeni değerler bireyler açısından eskileri kadar işlevsel olamamıştır.
D) Aile kurumunun geçirdiği sarsıntıları ele almıştır.
35. Ülkemizde; alanında uzman, yetişmiş birçok çevirmen var.
Ancak bu, çeviri alanındaki yetersizliğimizi gidermez. Giderilmesi;
okulların yetiştirmesine, editörlerin sabredebilmesine, yayıncıların da,
çevirmenin emeklerinin karşılığını vermesine bağlıdır. Bununla birlikte
bir başka yönü daha var bu konunun. Günümüzde herkes yorulmadan para
kazanma derdinde. Yalnızca iyi bir çeviri yapmış olmanın hazzı peşinde
koşanların sayısı sanırım çok değil. Sözcüklerin kokusunu, derdini,
derinliğini bilmeyenler için nedir ki çeviri!
Bu parçada aşağıdakilerden hangisi bir çevirmenden beklenenler arasında sayılmamıştır?
A) İyi bir eğitimden geçmiş olma
B) İstenilen nitelikte eserler seçme
C) Çeviriyi zevk alarak yapma
D) Hak ettiği ücreti alabilme
E) Çalışmalarını titizlikle sürdürme
36. Beyaz Geceler Dostoyevski'nin en saf, en lirik kitabıdır.
Saflık kelimesiyle "karmaşık olmayan"ı kastediyorum. Kitap sözü de
okuyucuyu yanıltmasın: Dostoyevski Beyaz Geceler’i bir gazetede
yayımlanacak basit ve coşkulu bir hikâye olarak tasarlamıştı. Hikâye
saflık ve yalınlığını, kahramanlarının hep aynı kumaştan ve renkten
yapılmasından alır. Onların sözlerine hemen inanırız. Önce
inandıklarının, sonra tam tersine inanan tipik Dostoyevski kahramanları
yok bu kitapta. Bu bakımdan Beyaz Geceler Dostoyevski'nin en özel, en
ayrıksı kitabı. Burada bizi etkileyen şey, kitabın ve kahramanlarının bu
saflığından gelen bir çeşit çocuksu dürüstlük ve bizi yormayan
tavırlarından yansıyan bir mutluluk duygusu.
Bu parçada Beyaz Geceler'le ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?
A) Adının veriliş öyküsünden
B) Kahramanlarının özelliklerinden
C) Diğer kitaplarından ayrılan yönlerinden
D) Oluşturuluş aşamasından
E) Okuyanda bıraktığı etkiden
37. Her dize veya her satır, yazıldığı andan başlayarak insanlara
gönderilmiş bir ileti niteliği taşır. Üreten kişinin, onun nasıl
okunacağını denetleme, nasıl anlaşılması gerektiğini dayatma gibi bir
hakkı yoktur. Yazar bu hakkı, daha eserini yayımladığı anda yitirmiştir
veya kendi isteğiyle başkalarına bırakmıştır. Okuma; okuyanın
kişiliğine, bilgisine, anlama ve yorumlama yeteneğine, beğenisine göre
değişiklik gösterir; yazılırken amaçlananların gerisinde de kalabilir,
ötesine de geçebilir. Bu son durumda, yeniden üretme söz konusudur
artık. Elbette, ortaya çıkan ve eleştiriler içeren metnin bir edebî
değer taşıması koşuluyla.
Bu parçadan aşağıdakilerin hangisi çıkarılamaz?
A) Yazarlar, okurları yönlendirmemelidir.
B) Farklı okuyucular yazarın anlatmak istediğini kendilerince yorumlayabilirler.
C) Her metin, çözümü yazarında olan birtakım gizler içerir.
D) Okurun bir eser karşısındaki tutumu, birikimiyle ilgilidir.
E) Bir metnin, okur tarafından değerlendirilebilmesi için sanatsal nitelikler barındırması gerekir.
38. Bir yanda, insanların yalnızca hırslarıyla büyüyebildiği,
kişisel reklam ve promosyon yöntemini benimsememişse görünmez olduğu,
içindekini saklayarak hayatta kaldığı bir dünya. Öbür yanda, her şeyi
bir milyona (şimdiki bir TL) satan "bi milyoncu" gibi hepimizin gününü
kolaylaştıran, kalıcı olmasa bile her gün bir yenisinin
edinilebileceğine dair umut doğuran, küçük sevinçlere kaynaklık eden bir
öykücü dükkânı. Yazar böyle bir tablo çizmiş. Aslında öykücülük de bir
tür "bi milyonculuk" değil mi zaten: Çok satışlı, az kârlı, küçük
dertlere çare.
Bu parçada, sözü edilen yazarın değindiği konular arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Bazı tutkulara aşırı ölçüde bağlanarak değer ve önem kazanmaya çalışma
B) Özel tanıtım yöntemleriyle ön plana çıkmaya çabalama
C) Kendi gerçeklerini ortaya dökmekten kaçınarak yaşamda bir yer edinme
D) İnsanlarda gelecekte güzel şeyler olacağı duygusu uyandırma
E) Olumsuz koşullar içinde yaşayabilmenin kişiyi güçlendireceğine inanma
39. – 40. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplayınız.
Attila İlhan, hece ölçüsünün öne çıktığı bir ortamda yazılmakta olan
serbest şiire belli bir mesafeden ama ilgili bir mesafeden baktı.
Yazılmaktan çok, söylenen bir şiirde müzikaliteyi gözeterek toplum
hayatından âdeta şairane tablolar çıkardı. Destan havası taşıyan
şiirlerinde de bireysel konulardaki kısa şiirlerinde de Türk müziğinin
ritmini korumaktan ve konuşma dilindeki zengin çağrışımlı, eski
sözcükleri kullanmaktan çekinmedi. Bu yanı kırklı yılların, memleketçi
şairlere yakınlığı da ellili yılların şairlerinden ayırdı onu. Bir bütün
olarak bakıldığında Attila İlhan'ın şiiri, Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın
evrenle ve onun düzeniyle ilgili olmayan ve hikâye etme yolunu seçtiği
eserlerine yakın bir yerde durmaktadır.
39. Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Açıklamaya başvurulmuştur.
B) Öznel değerlendirmeler vardır.
C) Karşılaştırmaya başvurulmuştur.
D) Örneklemeden yararlanılmıştır.
E) Çıkarımda bulunulmuştur.
40. Bu parçada söz konusu şairle ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Sözcüklerin ses değerlerinden yararlandığı
B) Kimi zaman çağdaşlarından ayrı düştüğü
C) İşlediği temaların benzerlik gösterdiği
D) Dilin geniş anlamsal olanaklarından yararlandığı
E) Şiirlerini estetik değer taşıyan resimlere dönüştürdüğü
CEVAP ANAHTARI
1-A 2-D 3-C 4-B 5-E 6-B 7-D 8-A 9-A 10-E 11-B 12-D 13-E
14-B 15-C 16-E 17-D 18-B 19-A 20-D 21-C 22-B 23-A 24-E 25-C
26-A 27-E 28-D 29-B 30-C 31-A 32-D 33-E 34-C 35-B 36-A 37-C
38-E 39-D 40-C
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.