SUNUŞ
1. "Bu kitap, alt başlığından da hemen çıkarsanabileceği gibi bir 'gizli günlük' değil. Okur; kişisel yaşamıma, özel kaygılarıma, ruhsal sorunlarıma ilişkin hiçbir şey bulamayacak okuduklarında. Ama burada söz konusu olan yine de benim.
Yazarlardan, kitaplardan, düşüncelerden, olaylardan söz ediyorum. Ben konuşuyorum yani. Güncel ile tarihsel olan arasında bağ kurmak istiyorum. Yaşadığımız, yaşamakta olduğumuz dehşeti ve güzelliği, sorunları ve çözüm çabalarını izliyor, kendimce sonuçlar çıkarıyorum.
Batı'da Gide (Jid), Türkiye'de Birsel gibi düzenli bir günlükçü olmadım zaten. Aralıklarla tuttuğum birçok günlüğü ya yaktım ya yırtıp attım. Elimde gün gün değil, ara ara tutulmuş 1984, 1990, 1991, 1992 ve 1993 yıllarına ait beş defter var. (...) Ne demişim, ne düşünmüşüm diye merak ederek okuduğumda, günlüklerin içinde okurun da ilgisini çekebileceğini sandığım düşünceler bulunduğunu gördüm."
...................................................................................Ahmet Oktay
...............................................................................Gece Defteri
Ahmet Oktay'ın "Gece Defteri" adlı günlüğünün "Sunuş" bölümünden alınan ifadelerden hareketle onun günlükleri yazma ve yayınlama nedenlerini açıklayınız.
Ahmet Oktay günlüklerinde kişisel yaşamını değil yazarları, kitapları, olayları anlatmaktadır. Yazar bunları anlatırken okuyucuya yararlı olacak, yeni düşünceler kazandıracak konuları seçmeye özen göstermiştir.
“Paris” ve “Gece Defteri” metinlerden alınan aşağıdaki cümlelerde koyu yazılan sözcükleri inceleyiniz. Bu tür sözcüklerin yazılışıyla ilgili kuralları belirleyip verilen örnekteki gibi tabloya yazınız.
......................................................................31 Aralık Pazar/EDEBİYATI SEVMEK
2. Edebiyatı sevmek... Bir şeyi sevmek için önce onu tanımak gereklidir. Bilmediğiniz, tanımadığımız bir şey sevilemez ki! Yaşayan bir şeydir edebiyat. Canlı, diri, güncel, eskimeyen. Size her zaman dost, yakın. Yaşamın kendisi. Alırsınız bir romanı, bir şiir kitabını, kendi iç dünyanızın bulanık karışık evrenine gidersiniz birden. Çözümleyemediğiniz duygularınızın bir açıklığa kavuştuğunu duyarsınız. Roman kahramanının yerine geçersiniz. Bir dize aydınlığa çıkarırverir sizi. Yaşam gerçekleri nedir, insanoğlunun ölümsüz yönleri hangileridir, anlayıverirsiniz. Budur edebiyat işte. Boş zamanları öldürmek amacı değil. İnsanı insan eden bir güçtür.
Bir lisede yaptığım konuşmada bunları söylemiştim. Eski defterlerin birinde karşılaştım. Ne denli etkiledi öğrencileri bilmem. Bir eğitim işidir edebiyat sevgisi. Durup duruken olmaz bu; zamanla, yavaş yavaş kurulur. Birinin temeli atması gerekir. Bir babanın, bir ananın, bir yakının. Öğrencileri zorlarlar böyle toplantılara gelmeye. Bazen bir iki ders de kaynar gider arada! Dışarıda hava güzeldir, çocuğun aklı oradadır. Sen istediğin kadar edebiyatı sevdirmeye uğraş. Yaşam ağır basar. Şunu anlatabilsek: Yaşamdır edebiyat, yaşamı sevmekle edebiyatı sevmek birdir. Yaşam sevgisi de doğal değildir bence, onu da öğretmek gerekir; yaşadığını duymayı, tatmayı. Evet, her şey bir eğitim işi. Edebiyatı anlamak da yaşamı anlamak da...
...........................................................................................Oktay Akbal
..........................................................................................Geçmişin Kuşları
Yukarıdaki günceyi okuyunuz. Siz de "Okuma" kosundaki düşüncelerinizi günce şeklinde yazınız.
Verilen parçayı okuduktan sonra “okuma” konusuyla ilgili düşüncelerinizi günlük şeklinde yazınız.
3. Gün içerisinde yaşadığınız bir olay, yaptığınız bir gezi, okuduğunuz bir kitap veya izlediğiniz bir film vb. ile ilgili duygu, düşünce ve izlenimlerinizi günlük türünde yazınız.
4. Sınıfınızda iki grup oluşturunuz. Bir grubun "Paris", diğerinin de "Gece Defteri" adlı metni incelemesi amacıyla gruplar arasında görev dağılımı yapınız. İnceleyeceğiniz metinde kullanılan noktalama işaretlerini ve bu noktalama işaretlerinin kullanıldığı yerleri grupça belirleyiniz. Yaptığınız çalışmayı arkadaşlarınıza sununuz.
5.
Ne zaman dış yolculuklara çıksam Ivo
Andriç’i hatırlarım.
|
Kişi ad ve soyadları büyük harflerle
başlar.
|
Yıllardır ihtiyar Avrupa’yı Yakın - Uzak Doğu’yu çağrılı
dolaşıyorum.
|
Yön adları bir ülkeyi veya bölgeyi kastediyorsa büyük harfle yazılır.
|
7 Colinnes 7 Poetes toplantısı 2 Mart’ta, önümde koca bir zaman
var.
|
Belli bir tarih bildiren gün ve ay
adları büyük harfle başlar.
|
Gambetta, pek az kalan Parisli mahallelerden
biri.
|
Mensubiyet ve milliyet belirten kelimeler büyük harfle başlar. Özel isme
getirilen yapım ekleri kesmeyle ayrılmaz.
|
1964’te günlüğüme böyle bir
tümce düştüğüm usumda.
|
Ekler ünsüz benzeşmesi kuralına uyar.
Tarihlere getirilen çekim ekleri kesmeyle ayrılır.
|
Paris’te gökyüzü yok.
|
Kimi kelimeler kalıplaşma yoluyla
bitişik yazılır.
|
Bir havaalanı sanki Paris.
|
Kimi kelimeler kalıplaşma yoluyla
bitişik yazılır.
|
Paris'e bu dördüncü gelişim.
|
Sert ünsüzler ünlü bir ek aldığında
yumuşarlar.
|
Onca yıl seyretmiştim ama yanına hiç mi hiç gitmemiştim.
|
Bazı sözcükler hece düşmesi yoluyla
bitişik hâle gelir.
Seyir et- >seyret-
|
Türk şiiri gecesi saat 8.30’da başlıyor.
|
Saat ve dakika bildiren rakamlar arasına nokta konur. Ekler dakika
kısmının sonuna, kesme işareti ile getirilir.
|
Son olarak Mehmet Ulusoy, Çan’dan şiirler okudu, böyle- ce de Türkçe duyuldu.
|
Dil adları büyük harfle başlar.
|
Ama bende gidecek hal yok.
|
Bulunma hal ekleri kelimeye bitişik
yazılır.
|
Türk şiiri değil mi ki onlara tanıtılacaktı, bu da doğaldı
elbet.
|
“mi" edatı ile “ki”, “de”
bağlaçları ayrı yazılır.
|
Okuma, sadece geleneği bilmek için gerekmiyor elbet; geleneği yıkmanın
da ön koşulu.
|
Ön koşul tamlaması ayrı yazılır.
|
Adam Sanat’ta Ülkü Tamer’in iki yeni
şiiri var.
|
Ekler ünsüz benzeşmesi kuralına uyar.
Dergi isimleri büyük harfle başlar.
|
Kimi gözlemleri var ki hem doğru hem
esinlendirici.
|
“Hem ... hem” bağlacı arasında noktalama işareti kullanılmaz.
|
Ne yazık ki İslam’ı Selçukluları, Osmanlıyı, Hitit’i, Frigya’yı yeni
Türkiye’yi bütün olarak görmenin yol açabileceği birleşimin kültürel
anlamını yeterince kavrayamıyoruz.
|
Özel adlara gelen yapım ekleri kesmeyle ayrılmaz, özel adlara gelen çekim
ekleri ise kesme işareti ile ayrılır.
|
SAYFA 51
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
A. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerlere uygun sözcükler yazınız.
• Günlükler yazılış amaçları, gerçeklikle ilişkileri bakımından ÖĞRETİCİ..metin türüdür.
•ROMAN, ÖYKÜ, ANI gibi metin türlerinde günlüklerden yararlanılabilir.
B. Aşağıdaki cümlelerde yargı doğru ise yay ayraç içerisine "D", yanlış ise "Y" yazınız.
• Günlükler hedef okuyucu kitlesi dikkate alınarak yazılır. ( Y )
• Günlükler kişisel ve özel yazılardır. (D )
• Günlükler tarihî belge niteliği taşır. ( D )
C. Aşağıdaki çoktan seçmeli soruları yanıtlayınız.
1. Günce tutan yazarlar; olayları yaşar, onları günü gününe defterlerine geçirirken bugünkü ilişkilerinin nedenlerini de araştırırlar. Olayları daha ayrıntılı bir biçimde dile getirirler. Doğru, özel günlükler, okurlar göz önünde tutulmadan yazılanlardır. Batı'da gelişmiş bir edebiyat türüdür. Edebiyatımıza Batı'dan geçmiştir. Divan edebiyatında günce yoktur. insanı en açık, en çıplak, en gerçek gösterebilen tür günce türüdür.
Yukarıdaki paragrafta günce türünün hangi özelliğine değinilmemiştir?
A) Olayların günü gününe yazıldığına
B) Olayların nedenlerini araştırdığına
C) Batı edebiyatında gelişmiş bir tür olduğuna
D) Kişisel ve özel olduğuna
E) Olayların ayrıntılı biçimde anlatıldığına
cevap: B
2. Aşağıdaki yazarlardan hangisinin günlük türünde eseri yoktur?
A) ilhan Berk B) Cemal Süreya C) Nurullah Ataç
D) Salah Birsel E) Oktay Rifat Horozcu
cevap: E
3.
21. Şubat Salı
Çamlıca-Bulgurlu taraflarında bir sokak: Haminne Çeşmesi Sokağı. Türkçenin saraylı geçmişinde beyaz başörtülü, nur yüzlü bir kadın: "Haminne" Öylece oturur durur. Ne arayanı kalmış ne soranı.
Bu metinde aşağıdaki anlatım türlerinden hangileri bir arada kullanılmıştır?
A) Betimleyici anlatım -öyküleyici anlatım B) Açıklayıcı anlatım - betimleyici anlatım
C) Tartışmacı anlatım - öğretici anlatım D) Öğretici anlatım - öyküleyici anlatım
E) Açıklayıcı anlatım - öyküleyici anlatım
4.
28 Ağustos Pazartesi
Komşunun radyosundan geliyor ses: "Kara çiçeğim" diye bir şarkı. "Doğa kara çiçek açmaz." dermiş Halikarnas Balıkçısı. Şadan Gökovalı'dan dinlemiştim. Öyle değil midir gerçekten? Her rengin her tonu doğadandır ama kara, renk değil renksizliktir.
Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Günce türünde yazıldığı B) Anlatıcının yazar olduğu
C) Öğretici metin olduğu D) Anlatılanların kurmaca olduğu
E) Dilin göndergesel işlevde kullanıldığı
CEVAP: D
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.