1. Türk veya dünya edebiyatından günlük türünde yazılmış metinler bulunuz. Beğendiğiniz metinleri sınıfınıza getiriniz.
2. Günlük türünün Türk ve dünya edebiyatındaki tarihsel gelişimini ve önemli temsilcilerini araştırınız.
Günlük türü ve özellikleri
3. İçe ve dışa dönük günlüklerin özelliklerini araştırınız.
Günlük türü ve özellikleri
4. İlhan Berk'in hayatı ve edebî kişiliği hakkında bir araştırma yapınız.
İLHAN BERK (1918-2008)
♦ 1918'de Manisa'da doğmuştur, ilk ve ortaöğrenimini Manisa'da
tamamlamış, 1939'da Balıkesir Necatibey Ilköğretmen Okulunu bitirerek
öğretmen olmuştur. Yükseköğrenimini Fransızca Bölümünde tamamla¬yan,
Ankara'da Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü Ya¬yın Bürosunda çevirmen
olarak da çalışan sanatçı, 2008'de ölmüştür.
♦ İkinci Yeni şiirinin temsilcilerindendir. Bu akımın en yaşlı üyesidir.
♦ Hece ölçüsüyle yazdığı şiirlerini ilk defa 1935'te kitaplaştıran İlhan
Berk, sürekli denemelerle şiirin ya-pısını da değiştirmiştir.
♦ Çeşitli evrelerden geçen şair, adeta Cumhuriyet Dö-nemi şiirimizin
gidişatına paralel bir yol izlemiştir, ön-celeri, Ahmet Haşim etkisinde
yazmaya başlamış, daha sonra toplumcu gerçekçi, Garip ve İkinci Yeni
çizgisinde ürünler vermiştir. Eski şiir anlayışını terk ederek yeni bir
akımın öncüsü olmak, şiirde ender görülen durumlardandır.
♦ 1953 yılında yazdığı "Sen Antoine'in Güvercinleri" şiiri ile İkinci Yeni hareketinin kuruluşuna katılmıştır.
♦ Sürekli değişimi şiiri için ilke edinmiştir.
♦ 1954'ten sonra, şiirde "soyut bir yolculuk" a çıkmış ve "İkinci Yeni"nin öncüleri arasına girmiştir.
♦ Sanatçı, 1979'da "Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü'nü, 1980'de "Behçet
Necatigil Şiir ödülü'nü, 1983'te "Yeditepe Şiir Armağanfnı ve 1988de
"Simavi Vakfı Edebiyat Ödülü'nü almıştır.
İlhan Berkin eserleri şunlardır:
Şiir:
Güneşi Yakanların Selamı
İstanbul
Günaydın Yeryüzü
Türkiye Şarkısı
Köroğlu
Galile Denizi
Çivi Yazısı
Otağ
Mısırkalyoniğne
Âşıkane
Taşbaskısı
Şenliknâme
Atlas
Kül
İstanbul Kitabı
Kitaplar Kitabı
Deniz Eskisi
Delta ve Çocuk
Galata
Güzel Irmak
Pera
Dün Dağlarda Dolaştım Evde Yoktum
Avluya Düşen Gölge
Şeyler Kitabı Ev
Çok Yaşasın Sayılar
SAYFA 44
1. ETKİNLİK
"Paris" adlı metni ve sınıfa getirdiğiniz güncelerden birkaç tanesini
okuyunuz. Getirdiğiniz metinlerin yazılış amaçları, dil-anlatım ve şekil
özellikleri hakkında tartışarak güncelerin ortak özelliklerini
belirleyiniz. Belirlediğiniz özellikleri sınıf tahtasına yazınız.
GÜNLÜK ÖRNEKLERİ
TURGUT UYAR’DAN
30.01.1956
Az konuşur olmayı, suskun olmayı erdem saymıyorum artık. Kendini kaçırmak, kendini gizlemek gibi geliyor bana.
27.02.1956
İzinliyim. Boşum, ilgisiz dolaşıyorum sokaklarda. Bu boşluk, bu
kayıtsızlık ürküntü veriyor bana. Doğaya uygun, yapmacıksız bir yaşama
özlüyorum. Kurtuluşumuz şiirden falan gelmeyecek, yaşamamızdan gelecek
gelecekse.
3.1.1956
Nigâr Hanım’ın şiirlerini okudum. Elbette ilkel şiirler birçoğu. Ama
birden düşünüyorum. “Gücenme, aslı harâbım senin fırâkında” dizesi, bir
bakıma, bir şiir geleneğinin yenilenmesi döneminde, yeni bir duygu, yeni
bir söyleyiş sayılamaz mı?
Geçmiş ozanları, duygularının, söyleyişlerinin cılızlığı yüzünden
küçümsemek doğru mu? Duygular yeni, biçimler, duyarlanma yeni. Bugün bu
şiirleri, dolayısıyla bu duyguları, ancak eski şiirler öyle yazıldığı
için daha iyi anlıyoruz, öyleyse, iyi kötü bütün geçmiş ozanlara selam.
(Günlük)
OKTAY AKBAL'DAN
28 Aralık Çarşamba
Ocak’ın 29’unda tam on yıl olacak. Ziya Osman Saba’yı karlı bir havada
Eyüp’te toprağa vermiştik. Yıllar çabuk mu geçiyor belirli bir yaştan
sonra? Çocuklukta günler, haftalar bitmezdi bir türlü. Ama yolun
yarısına gelmeye gör, her şey kopuk bir film gibi akıveriyor... Ziya
Osman’ı son görüşümde ince bir dosya çıkarmıştı çekmeceden. “Nefes
Almak” yazıyordu üzerinde. Yeni kitabıydı, “ölümümden sonra çıkacak,”
demişti. “Haydi haydi,” demiştim, “Okurları o kadar bekletmeye hakkın
var mı?” Gülümsemişti. Birkaç hafta sonrasını mı düşünerek. Ben
düşünememiştim o günden ötesini. Canlı bir insanın, hele bir dostun, bir
sevilenin yok olabileceğini düşleyemiyoruz.
On yıl geçip gitmiş bile. Şiirlerini karıştırıyorum. Bilmeyen, Ziya
Osman’ı yaşamı süresince ölümü özleyerek bekleyen biri sanır. Hep ölüm,
hep ölüm düşünceleri. O ölümü değil, dünyada bulunamayacak bir çeşit
“yaşam’’ı özlüyordu.
(Anılarda Görmek)
HİLMİ YAVUZ’DAN
Sabah, 24 Mayıs
Bu kaldırımüstü açık hava kahvesini seviyorum. Sabahları güneş almıyor
ve rüzgâr duyumsanabiliyor. İlkyaz sabahları bu kentte, bir ağaç
hışırtısıyla, işte buradayım, bu kahvede çayımı içmeye hazırlanıyorken,
birden, bir kokuyla, belirsiz, geliveriyor. Kağşamış gövdemi üşütmemeye
çalışarak ve onunla, o yaşlı, atık gövdeyle, genç ilkyaz arasındaki
karşıtlığı bilincimde kavrayarak; bilincimin, işte bir ince dilim limon
koyup, gövdeyle ilkyazın bileşimi olduğunu düşünerek, içiyorum çayımı.
Eskiden, çok eskiden bir öykü yazmıştım. Malte gibi söyleyeyim: Ah,
öyküler yazardım ben, genç kızların mavi kurdelelerinden söz açan, düz
pabuçlu ve ince beyaz pardösüleri olan ve yağmurlardan; o öykülerden
birinde, akşamları sokağa çıktığımda yüzüme menekşelerin atıldığını
yazmıştım; ve ‘ah, cumartesiler başkadır, sokaklar başkadır’ diye
yazmıştım. Şimdi burada, bu zarif kaldırımüstü kahvesinde, İstanbul’da,
ondan asla kopamadığım için beni izlemeyen bu kentte, (şimdi neler
çağrıştırıyor, bu kent, ‘polis seni izliyor’lardan, polis izliyor’a) bu
cumartesi sabahı, limonlu çayımı bitirmek üzereyken ve nedense bir çay
daha isteyerek gündelik yaşamımı inceltiyorum sanki.
(...)
(Geçmiş Yaz Defterleri)
CEMİL MERİÇ’TEN
26.2.1963
Ağaç her gün meyve vermez. Konuşmayan ağaçlar da vardır. Ne dallarında
çiçekler gülümser baharları, ne çiçeklerinde arılar dolaşır. Konuşmayan
ağaçlarda var...
Zindanda söylenen şarkıyı kim dinler? Zindanda söylenen şarkı ölüm
kokar, zincir kokar, küf kokar. Ölüm açacak kapısını bir sabah o
zindanın, ardına kadar.
Kuşlar gibi geçiyor günler önünden, cıvıldamıyorlar. Günler tren, günler
mavi ufuklarda eriyen birer ümit. Kanatlarından yakalayamıyorsun
kuşları. Tren sessiz gidiyor rüya ülkelerine.
(Jurnal - Cilt 1)
Günlüklerin Ortak Özellikleri
• Birinci tekil kişili anlatım vardır.
• Günlük konuşma diliyle yazılır.
• Her gün için yazılan kısımların sağ üst köşesine o günün tarihi yazılır.
• Yazar kendisiyle ya da günlükle konuşuyor gibi yazar.
• Gerçekler olduğu gibi aktarılır.
• Anlatıcının amacına, bilgi ve birikimlerine göre dil ve anlatım özellikleri görülür.
SAYFA 45
2. ETKİNLİK
"Paris" ve "Gece Defteri" adlı metinlerde, yaşananların veya
görülenlerin günü gününe mi yoksa üzerinden belirli bir süre geçtikten
sonra mı yazıldığını metinlerden örnekler vererek belirtiniz.
Her iki metinde de yaşananlar günü gününe yazılmıştır. Gece Defteri adlı günlükte olaydan çok düşünceler ön plandadır.
3. ETKİNLİK
İlhan Berk'in Paris ile ilgili gözlemleri nelerdir? Yazar gözlemlerini
anlatırken kendi izlenimlerini de aktarmış mıdır? Metinden örnekler
vererek düşüncelerinizi açıklayınız.
Yazarın Paris’le ilgili izlenimlerini yansıtan cümleler;
Paris’te Parisli pek az artık. Bir havaalanı sanki Paris. Salt buna
yanıyor. Paris’te gökyüzü yok. Ben de olmayan gökyüzünü düşünüyorum...
(Yazar, Paris’te binaların çok fazla ve yüksek olduğunu anlatmak
istiyor. Paris'le ilgili gözlemlerinde kendi düşüncelerini de
aktarmaktadır.)
• Salah Birsel ve Oktay Akbal’ın günlük türü ile ilgili açıklamalarında
günlük tutmanın bir içtenlik ve cesaret iş olduğu anlatılmaktadır.
• Günlük türü yazarın kendisiyle hesplaşmasıdır, bir iç dökmedir. Bu
nedenle günlük, okuyucuyla paylaşmak için yazılmaz. Günlük yazarı,
okuyucu buna şunu der, şu tepkiyi verir diyerek de yazmaz. İçinden
geldiği gibi yazar. Yazar günlüğünü yayımlamak istediğinde belki
günlüğündeki bazı kısımları çıkarmak isteyebilir. Bu yazara bağlıdır
bence. Okuyucuyu ilgilendiren kısımlarını günlüğe almak, diğerlerini
çıkarmak isteyebilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.