30 Ocak 2012 Pazartesi

YGS TÜRKÇE DENEME SINAVI 1

1. Sanatçı yüzyıllardır yazılan değerli şiirleri özgün bir çalışma özelliği gösteren bu antolojide bir araya getirdi. Kitap yazın dünyasında ilgiyle karşılandı. Pek çok şiir ve şair gün yüzüne çıktı, dergilerde bu şairlerle ilgili onlarca yazı tekrar kaleme alındı. Sanatçı bu çalışmasıyla zamanın tozlu örtüsünü kaldırarak şairlere ve onların şiirlerine ilk günkü parlaklığını vermiş oldu.
Bu parçada altı çizili bölümle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisi olamaz?
A) Zamanla gündemden düşen yetkin şiirleri yeniden gündeme getirmek
B) Unutulan edebi değerlere tekrar eski canlılığını kazandırmak
C) Sıradan şairlere kimsenin vermediği değeri vermek
D) Değerli sanat ürünlerini yeni kuşaklara duyurmak
E) Gerçek yazınsal ürünleri zamanın yok ediciliği karşısında yaşar kılmak
 
2. Toplum olarak olumlu eleştirileri güzel sözlerle süslemeyi bilmediğimiz gibi olumsuz eleştirilerimizin dozunu ayarlamayı da bilmiyoruz. Yani -—. Bu durum ilişki içinde olduğumuz insanları yaraladığı gibi bizi onlardan uzaklaştırıyor.
Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdaki deyimlerden hangisi getirilmelidir?
A) birbirimize tavır alıyoruz
B) gözümüzde şimşekler çakıyor
C) işin içinden çıkamıyoruz
D) kantarın topuzunu kaçırıyoruz
E) dört yanımız deniz kesiliyor
 

3. I.Karikatürde güldürme eylemi beraberinde "düşünsel derinliği de getirmelidir.
II. Gerçek karikatür, salt mizaha yaslanarak günlük yaşamın telaşından bunalan insanları eğlendirmeyi amaç edinir.
IlI.Üstün bir karikatürü amacına uygun bir biçimde anlayabilmek, ince bir mizah anlayışı ve önemli bir düşünsel yeteneğe sahip olmayı gerektirir.
IV.Bir karikatürist, okurlarını eğlendirirken toplumsal gerçekler ve içinde yaşanılan çağla ilgili düşündürmeyi de ihmal etmemelidir.
V.Karikatürist çizdiği karikatürde gerçekleri abartarak ve düzeysizleştirerek bir yere varamayacağını bilmelidir. Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangileri birbiriyle anlamca en yakındır?
A) I. ve II. B) I. ve IV. C) III. ve IV. D) III. ve V E) IV. ve V.
 
4. Aşağıdakilerin hangisinde altı çizili söz, cümleye ayraç içindeki anlamı katmamıştır?
A)Onun insanlara tepeden bakmayan, sevecen biri olduğunu herkes biliyor (küçümsememek).
B) Yaptığım bu antoloji çalışmasıyla yazın dünyasında izi kaybolan yapıtları ve yazarları, tekrar öne çıkarmayı amaçladım (unutulmak, etkinliğini yitirmek).
C) Yıllardır deneme ve makale kaleme alan sanatçı bir an bile kendi çizgisinden sapmadı (görüşlerinden vazgeçmemek, kararlı davranmak).
D)Bu dergi etrafında toplanan genç sanatçılar ortak bir sesin bayraktarlığını yapmış, yazın dünyasında önemli bir etki oluşturmuşlardı (tek bir görüşte birleşmek).
E) Anlatımsal açıdan yetkin bulmadığım bu deneme kitabında yazar, düşünsel açıdan sığ sularda dolaşmış (savunulagelen görüşlere yer vermek).
 
5. — Yıllarca düzyazı türündeki eserlerde de yapıldı böylesi çalışmalar. Bazen politik bazen kültürel yaklaşımlarla Refik Halit, Halit Ziya ve daha nice yazarın eseri, dili eski, yeni kuşaklar kolay okuyup anlasınlar diye sadeleştirildi. Şimdi de Ahmet Haşim'in şiirleri sadeleştirilmeye başlandı. Bu, şaire yapılan bir büyük haksızlık değil mi? Sanatçının tasarruf hakkına müdahale değil mi? Şiirlerin orijinallik hakkı her şekilde korunmalı. Şiir elbette anlamak için de okunur. Fakat 'duyma­yı', özellikle duymayı öne çıkarmış, bu konuda ısrarcı olmuş bir şairin şiirlerini, ona inat yaparcasına anlam adına başka biçimlere uğratmak kolay kabul edilebilir bir adım değil.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Günümüz yazın dünyasında geçmişte yazılan şiirlerin dilini sadeleştirme modası aldı başını gidiyor.
B)Bir yapıtı kaleme almakla o yapıtı değerlendirmenin bambaşka eylemler olduğu unutuluyor.
C)Bir yapıtta ya da şiirde ne anlatıldığını ancak o eseri kaleme alan sanatçı gerçek bir biçimde ortaya koyabilir.
D)Bir yapıtın, dilde meydana gelen değişimlere göre yeniden ele alınması elbette yazınsal bir gerekliliktir.
E)Yayıncıların ya da yazarların geçmişte yazılan yapıtları çağa göre yeniden değerlendirmesi, edebiyatımız açısından bir zenginlik oluşturmaktadır.
 
6. Cervantes, "Bir mermer parçası için heykeltıraş ne ise, insan için de eğitim odur." diyor.
Cervantes, bu sözüyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamak istemiştir?
A) Eğitimin de heykel gibi bir sanat olarak algılanması gerektiğini
B) Gerçek bir sanatçının iyi bir eğitimci gibi hareket etmesi gerektiğini
C) Eğitimin, insan kişiliğini önemli ölçüde biçimlendirdiğini
D) İnsanı geliştiren bir eğitimin sanatla desteklenmesi gerektiğini
E) Sanatın, insanın yaşama bakışını etkileyen bir uğraş olduğunu
 
7. Lise öğrenimini bitirip üniversite kapısına dikilen genç, ana dilini biliyor mu acaba? Yazık ki bu sorunun karşılığı olumlu değil. Araştırmacılar bu konuda okulların pek de yeterli eğitim vermediğini ortaya koymuştur. Üniversite sınavlarını kazanan öğrencilerin arasında okuduğu bir Türkçe metni anlama oranı ancak % 60'tır. Demek ki üniversite sınavını kazanan her 100 öğrenciden 40'ı lise düzeyinde bir metni anlama yeteneğinden yoksundur. Peki bu öğrencinin üniversitede başarılı olması düşünülebilir mi? Elbette hayır. Çünkü okuduğunu anlamadan başarılı olma olanağı yoktur. Üstelik okuduğunu anlama yetmez, kişi okuduğu bir metni eleştirebilmen, değerlendirebilmen, kavramlarla ilgili kuralları ilişkilendirebilmelidir. Ne yazık ki üniversitede bunu yapanların oranı da % 40 düzeylerindedir. Öğrenciler genelde bu etkinliklerle ilgilenmiyorlar bile.
Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?
A)Okullarda verilen dil eğitimi, öğrencilerin okuma anlama becerisi kazanmasında yetersiz kalmaktadır.
B) Öğrencilerin eleştirel düşünme becerisi istenen seviyede değildir.
C) Öğrenciler dili geliştirici kitaplar yerine faydasız ve gereksiz bilgilerle dolu kitaptan okumaktadır.
D) Öğrencilerin çoğu, eleştirme ve değerlendirme etkinliklerine ilgi göstermemektedir.
E) Okuduğunu anlama becerisi gelişmeyenlerin üniversite eğitiminde başarılı olması mümkün değildir.
 
8. (I) Bir döneme üstelik insan dramlarıyla dolu bir döneme tanıklık edecek yapıtlar vermeyi her romancı ister. (II) Ama bu dönem çok yakın bir dönemse daha yaşanan olayların dumanı üzerindeyse epey güçtür yazarın işi. (III) Bu olumsuz durum yazarın kaleme aldığı yapıta şüpheyle bakılmasına hatta önyargılı yorumlar yapılmasına neden olabilir. (IV) Bundan dolayıdır ki, bütün deneyim, bilgi ve görgüsüne rağmen Aragon bile o ünlü nehir romanını tamamlayamadan bırakmak zorunda kalmıştı. (V) Bir dergide çıkan yazısında yakın tarihsel olayları yayınlamanın güçlüğünden söz ediyor, yapıtını bu yüzden yarım bıraktığını belirtiyordu.
Bu parçada düşüncenin akışına göre numaralanmış yerlerden hangisine "Çünkü sıcak bir olay anlatılırken gerçekçi yorumların, yerini duygusal yaklaşımlara bırakma tehlikesi vardır." cümlesinin getirilmesi uygundur?
A) I.        B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.
 
9. Sanatçı Ataçla aynı eleştiri anlayışını paylaşmazdı. Ön yargıya kapılmadan bütün açıklığıyla belirtirdi düşüncelerini. Yazmaya başladığında kişisel duyguları, dostlukları ya da yaşadığı kırgınlıkları bir kenara bırakır tüm gücünü ve dikkatini bir yapıtın gerçek değerini ortaya çıkarmak için kullanırdı. Onun gerekçesini belirtmeden hiçbir yapıt hakkında olumsuz konuştuğuna şahit olmadım. Bu da elbette her şeyden önce eleştiri uğraşının hakkını verme, ele alınan yapıtı öncelikle yazın ve yazının temel aracı olan dil açısından değerlendirme kaygısından kaynaklanırdı.
Bu parçada, sözü edilen eleştirmenin hangi özelliği üzerinde durulmuştur?
A) Alçak gönüllü olma, her türlü eleştiriye sıcak bakma
B) Yazın dünyasına mesafeli yaklaşma, dostluk ve arkadaşlığa önem vermeme
C) Bakış açısını değiştirmeden bir düşünce doğrultusunda eleştiri yapma
D) Eleştirilerinde nesnel olma, özel yaşamını yazarlığından ayrı tutma
E) Düşünsel dürüstlükten ödün vermeme, eleştirilerinin temeline kişiselliği oturtma
 
10. (I) Önümüzde yemyeşil çayırlarla kaplı, irili ufaklı onlarca tepe uzanıyor. (II) Kışın nasıl ki karın beyaz rengine bakınca bazı görüntüler ayırt edilemez, Karadeniz'de yeşile bakmak da aynı etkiyi yapıyor. (III) Gözlerimiz her yeri yeşil görmeye başlıyor artık. (IV) Güneş tepelerin ardında kaybolurken derin bir sessizlik çöküyor ovaya. (V) Rüzgârın tatlı esintileri altında çadırlarımızı kurup manzaranın güzelliğine dalıyoruz.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, betimleyici öğelere yer verilmiştir.
B) II. cümlede, bir somutlamaya yer verilmiştir.
C) III. cümlede, bir karşılaştırma yapılmıştır.
D) IV. cümlede, mecaz anlamıyla kullanılan sözcüklere yer verilmiştir.
E) V. cümlede duyular arası bir aktarım söz konusudur.
 
11. Bunun en önemli nedeni öğretici metinlerin, doğallıktan uzak ve cansız olmasıdır elbette. Çocuk şiir kitaplarının yeterince ilgi görmemesi sadece ülkemizde değil, gelişmiş ülkelerde de söz konusu. Gerek dünya edebiyatında olsun gerekse de bizim edebiyatımızda sanatçılar, çocukların estetik yönden beklentileri olabileceğini dikkate almıyorlar, salt öğreticiliğe yaslanan metinlerin başarılı olamayacağını göz ardı ediyorlar. Dolayısıyla çocuklar için yazılan şiir kitaplarının ilgi görmemesi bu şartlarda doğal karşılanmalı.
Bu parça aşağıdaki sorulardan hangisine karşılık söylenmiş olabilir?
A) Çocuk eğitiminde şiir kitaplarının yeri nedir sizce?
B) Günümüzde çocukların şiire karşı ilgisiz olduğunu görüyoruz, bu konuda ne düşünüyorsunuz?
C) Gerçek bir çocuk kitabında olması gereken nitelikler nelerdir?
D) Şiirin belli düşüncelerin anlatılması için bir araç olarak kullanılması, eğitimde bir gereklilik mi?
E) Şiirlerin çocukların gelişiminde önemli olduğu söyleniyor, bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
 
12. Sanatçı, yaşamını gazetecilikten kazanan birinin iyi bir edebiyatçı da olabileceğinin örneğini veriyor bize. Öyküde yeni olmasına karşın anlatım yeteneği, dili ve kurgusu ile usta işi öyküler kaleme almıştır. Sanatçı okuyucuyu şaşırtan ve beklentileri ters yüz eden bilmecemsi öyküleme anlatımını başarılı biçimde kullanmış. Kişi ve mekân seçimlerinde romanlarda görmeye pek alışık olmadığımız hayatın gerçekçi, yalın ve sıradan yönlerini göstermekten çekinmemiş. Öyküde geçen mekânların, kişilerin hatta başkarakterin bile kişisel özelliklerinin ayrıntılı anlatımına yer vermemiş. Yazarın cinayet kurgulamasındaki mükemmel senaryosu, gazetecilik deneyimlerindeki kazanımlarını nasıl ustaca kullandığını gösteriyor.
Bu parçada sözü edilen sanatçıyla ilgili aşağıdakilerden hangisine
ulaşılamaz?
A) Öykülerinin sürprizli anlatımlarının olduğuna
B) Yetkin öyküler kaleme aldığına
C) Yaşamını edebiyattan kazanmadığına
D) Öykülerinin kurgusal yönden kimi eksiklerinin olduğuna
E) Başka yazarlarca anlatılmayan ayrıntılara değindiğine
 
13. (I) Öyküleriyle tanıdığımız sanatçının, izlenimlerinden yararlanarak samimi bir anlatımla yazdığı Saklıköy'ün Kuşçusu adlı ilk gençlik romanı yazın dünyasında beğeniyle karşılandı. (II) Sanatçının romanı sadece ilk gençlik romanı değil, doğal çevreye duyarlı olan ve dil zevki almak isteyen herkesin okuyabileceği başarılı bir roman. (III) Konusu ve anlatımı basit bir gençlik romanı seviyesine düşmekten alıkoyuyor onu. (IV) Sanatçı, insana dair her şeyi, özellikle insan-doğa ilişkisini du­yarlılıkla, incelikle aktarıyor. (V) Bunları aktarırken doğaya neler yaptığımızı, çevre bilincine sahip olmadığımızı ve tüketim kültürünün doğal dengeyi bozduğunu göstermek istiyor, hatta yapıtının temelini sanatçının bu düşünceleri oluşturuyor.
Bu  parçada   numaralanmış  cümlelerden  hangisinde  sanatçının yapıtını sosyal bir amaç doğrultusunda oluşturduğu belirtiliyor?
A) I.        B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.
 
14. Babaannem, evimize girdiğinde gözlerindeki ışıltıyla hepimizi etkiler, bize küçük öyküler anlatır, sorduğumuz sorulara sabırla karşılık verirdi.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Farklı türde adıllara yer verilmiştir.
B) Sıfat-fiil kullanılmıştır.
C) İlgece yer verilmiştir.
D) İsim tamlaması yer almaktadır.
E) Türemiş sözcüklere yer verilmiştir.
 
15.Doğu Anadolu gezilerinin önemli duraklarından biri
Doğubeyazıt'tan başlıyor. İlçeye beş kilometre uzaklıktaki İshak Paşa
Sarayı'nı uzaktan görmek bile heyecan verici. Dağın yamacındaki
yüksek bir tepeden yüzyıllardır ovayı izleyen bu saray, Osmanlı
dönemin de tam 99 yılda tamamlanmış.
Bu parçadaki numaralanmış sözcüklerden hangileri bir adı niteleme ya da belirtme göreviyle kullanılmamıştır?
A) I. ve III. B) I. ve VI.
C) II. ve IV. D) III. ve V
E) V. ve VI.
 
16. (I) Yapıtta, kendi yaşamının ayrıntılarına yer veriyor yazar. (II) Önce nerede doğduğunu, hangi şartlarda çocukluğunu geçirdiğini dile getiriyor. (III) Yapıtının anlatımında doğal bir tavır sergiliyor. (IV) Yaşadığı acıları, sıkıntıları açıkça anlatıyor. (V) Üniversite yıllarını, ilko­kul öğretmenliği yaptığı yerleri, öğrencilerin aydın bir geleceğe ulaşması için yaptığı çalışmaları içtenlikle ortaya döküyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümle basit bir eylem cümlesidir.
B) II. cümlede yan cümle belirtili nesne göreviyle kullanılmıştır.
C) III. cümle, olumlu, kurallı bir cümledir.
D) IV. cümlede, zarf tümleci cümlenin en önemli öğesi durumundadır.
E) V. cümlede, ara söz bir öğenin açıklayıcısı olarak kullanılmıştır.
 
17. Bu bölgede, Akdeniz'in en büyük doğal servi ormanı yer alıyor.
Nadir görülen yüzlerce bitki ve hayvan türü yaşıyor. Kuyucak Dağı'nın
keskin vadileriyle çevrili Köprülü Kanyon'un etrafındaki ormanlık
tepeler manzarası güzel parkurlarla dolu.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerle ilgili aşağıda verilen açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) I. sözcük, bir türemiş sıfattır.
B) II. söz, bir birleşik eylemdir.
C) III. sözcük eylemden eylem yapım eki almış bir zarftır.
D) IV. sözcük türetilirken bir ses olayı meydana gelmiştir.
E) V. söz, bir kurallı bileşik sıfattır.
 
18. (I) Rabelais, modern romanın ilk örneklerinden kabul edilen Gargantua adlı kitabında, Gargantua'nın yaşamını karnaval havasında anlatırken ilginç bir roman görüntüsü çiziyor. (II) Yapıt, 16. yüzyıl Fransa'sını tarihsel gerçeklere bağlı kalarak anlatıyor. (III) Rabelais, zaman zaman Gargantua'nın hikâyesinden uzaklaşıp okuyucuya sesleniyor ve açıklamalarda bulunuyor. (IV) Yeri geldiğinde başka bir kitaptaki bilgi yanlışlığına kızarak kendi fikrini okuyucuya kanıtladıktan sonra Gargantua'nın hayatını anlatmaya devam ediyor. (V) Okurken sık sık rastladığımız, nicelik belirtirken verdiği abartılı ve detaylı sayılarla ise zaten hümanist ve obur bir devi anlatarak yarattığı esprili üslubuna katkıda bulunuyor.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerin hangileri kanıtlanabilirlik
açısından ötekilerden farklıdır?
A) I. ve II. B) l. ve V.
C) III. ve IV. D) III. ve V.
E) IV. ve V.
 
19. Biz, bu kitabın, şiirseverleri hayal kırıklığına uğratmayacağına inanıyoruz.
Bu cümlenin öğeleri, aşağıdakilerin hangisinde doğru olarak verilmiştir?
A) Özne - nesne - yüklem
B) Nesne - dolaylı tümleç - yüklem
C) Özne - dolaylı tümleç - yüklem
D) Dolaylı tümleç - yüklem
E) Özne - zarf tümleci – yüklem
 
20. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Eve gelen konuklar, ev sahibinin yakın ilgisinden memnun kaldılar.
B) Eşyaları yeni taşındığımız eve tamı tamına üç dört saat gibi kısa bir sürede taşıdık.
C) Sabah spor yaptıktan sonra kahvaltı için bir kır lokantasına gittik.
D) Akşam oldu mu çocuklar sokak aralarında futbol oynardı.
E) Sobanın üstünde pişen kestanelerin güzel kokusu odaya yayılmıştı.
 
21. Özyaşamöyküsünün en belirleyici yönü, yazarı kendi dünyasıyla sınırlandırmış olmasıdır. Yazar bu sınırlar içinde kalır, başkalarını anlatma, tanık olduğu olayları öne çıkarma pek ilgilendirmez onu. Bunun yerine kendi özel duygularını ön plana çıkarır. Kısacası kendi se­rüvenini kendi dile getirir ve bunu- dilim dilim çıkarır okurun karşısına. Yazarının, bir ansiklopedi yazıyormuş gibi tek boyutlu cümleler kullandığı bu yazılarda anıdaki sıcaklığı ve öyküdeki kurgusallığı görmek mümkün değildir.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Çoğullaştırmalar B) Karşılaştırma
C) Devrik cümleler D) Örnekler
E) Terimler
 
22. Kalenin kuzeyinde, kayalara oyulmuş, tamamen gizli kalmış fakat şimdi doğal yıkılmalar sonucu kısmen ortaya çıkmış, iki merdivenli yol bulunmaktadır.
Bu cümleyle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) "Kalenin kuzeyi" sözü belirtili ad tamlamasıdır.
B) "fakat" sözcüğü, bağlaçtır.
C) Sayı sıfatı kullanılmıştır.
D) "şimdi" sözcüğü belirteçtir.
E) Yüklemi yapısı yönüyle basittir.
 
23. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir noktalama yanlışı yapılmamıştır?
A) Gabriel Garcia Marquez'in öyküleri, romanları titizlikle yayımlanıyor; bu dizinin ilk kitabı olan: "Yaprak Fırtınası" önemli bir konuya değiniyor.
B) Balık tutmak için denize açılmaya hazırlanan sevecen bir ihtiyar: "Hey genç adam! sen de bizimle gelir misin?" diye seslendi.
C) Ünlü İtalyan ressam Leonardo da Vinci; "Çizdiğim her resim kendi yaşamıma sorduğum bir soruydu." diyor.
D) O da bizimle hafta sonu yapılacak pikniğe gelecek mi, bilmiyorum doğrusu.
E) Ünlü sanatçı Picasso - Guernica - adlı yapıtında II. Dünya Savaş'ının yıkımlarını ve ispanya'daki çalkantıları resmetmiş.
 
24. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcükler türü yönüyle birbirinden farklıdır?
A) Bu işleri hemen bitirin, diyorlar ama ben bu kadar işi ancak bir günde yapabilirim.
B) Arkadaşım dün Ankara'ya taşındı ve artık orada yaşamını sürdürecek.
C) Üniversite yıllarımda haftada iki kitap okuyordum hatta bazı haftalar üç kitap okuduğum bile oluyordu.
D) Sınavlardan önce derslerinize daha çok çalışsaydınız eminim bu başarısız sonuçlar olmazdı.
E) O, kendi üslubunun dışına asla çıkmayan son derece özgün bir müzisyen olarak tanınır.
 
25. (I) Kimi zaman yazınsal yapıtları bir kez okumakla yetinmeyip yeniden okuruz. (II) Elbette bu okumalar şiir için doğaldır ama öyküler ve romanlar kolay kolay ikinci kez okunmaz, (III) Yeniden okunan yazarın sevincini anlayabiliyor musunuz, bir yazar için bundan daha büyük ödül düşünülebilir mi? (IV) Hele de söz konusu roman ya da öykü popülerse yeniden okunması pek düşünülemez; anlatılan hikâyeyi herkes anlıyorsa, niçin yeniden okunsun ki? (V) Oysa Faulkner'ın 'Ses ve Öfke'sini ya da Vüs'at O. Bener'in 'Buzul Çağının Virüsü'nü çeşitli zamanlarda yeniden yeniden okuyan her okur, önceki okumalarda göremediği ayrıntıları görmenin yazınsal hazzını yaşayabilir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I.        B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.
 
26. (I) Bazı sözcükler, kavramlar var ki konuşurken, yazarken onları çok kullanırız. (II) Onların anlamlarını çok iyi bildiğimizi düşünürüz. (III) Ne var ki bir kitap okurken bu sözcük ve kavramların farklı anlamlarıyla karşılaşır, şaşırır ve yeni bir şey öğrenmenin hazzıyla mutlu oluruz. (IV) Kitaplar yeni kavramlar öğrettiği gibi yaşamda fark edemediklerimizi de bize hissettirir. (V) Her gün yanından geçtiğimiz yaşam ayrıntılarını fark ettirir. (VI) Bu sefer de yaşamda yeni bir şeyler görmenin ve öğrenmenin hazzını yaşarız.
Bu parça iki paragrafa ayrılmak istense, ikinci paragraf numaralanmış cümlelerin hangisiyle başlar?
A) II.        B) III.        C) IV.        D) V.        E) VI.
 
27. (I) Öğrencilik yıllarında başladığı yazarlığını başka hiçbir işle paylaşmadı. (II) Edebiyatın birçok türünde yetkin yapıtlar ortaya koydu, radyo ve sahne oyunlarını romanları, öykü, anı, deneme kitapları izledi. (III) Bu çalışmalarında hayatın değişim ve dönüşümlerinin, dildeki yansımalarını dikkate alarak yazdı. (IV) Doğa, toplum, zaman ilişkilerinin insanın iç dünyasındaki yansımalarıyla ilgili düşüncelerini ortaya koydu. (V) Değişimler karşısında edebiyatın yapısal durumu bakımından da arayış içinde oldu, kendine özgü anlatım biçimleri geliştirdi.
Bir yazarın ele alındığı bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yaşamını yazarak kazandığından söz ediliyor.
B) II. cümlede sanatçının yapıtlarıyla ilgili bir saptama yapılıyor.
C) III. cümlede, yapıtlarında ortak konuları ele aldığından söz ediliyor.
D) IV. cümlede, çeşitli kavramlarla ilgili yargılarda bulunduğu belirtiliyor.
E) V. cümlede, yeniliklere açık bir sanatçı olduğu dile getiriliyor.
 
28. Ülkemizde kitap, şiir, roman, deneme, öykü, söyleşi, üzerine yazılan çok sayıda eleştiri kitabı, edebiyatçılar tarafından kaleme alınmış ve alınmaktadır. Sinema, tiyatro, müzik, heykel ve resim gibi diğer sanat dallarında sıklıkla eleştirilerin yer almadığını, basılıp yayımlanmadığını da görüyoruz. Dikkat edilirse, yüzlerce radyo ve TV kanalı ve yine yüzlerce ulusal ve yerel gazete, dergi bulunan ülkemizde, doğruya ulaşmak için siyaset ve spor dışındaki konularda eleştirilerin yapılmadığını görürüz. Sanat, magazin, ekonomi, yayıncılık ve bütün konular üzerinde yapılacak eleştiriler, ülkemizdeki yanlışları ve eksikleri azaltarak yok edebilir. Yapılan doğruları ve güzellikleri de yüreklendirip çoğaltabilir.
Bu parçanın bütününde aşağıdakilerin hangisinden söz edilmektedir?
A) Ülkemizde yazınsal eleştirinin yetersiz olduğundan
B) Eleştiri yazılarının belli bir derinlikten yoksun olduğundan
C) Eleştirmenlerin temelsiz eleştiri yapmalarından
D) Yazın dışındaki alanlarla ilgili yeterli eleştirinin yazılmadığından
E) Eleştirmenlerin basit konulara yoğunlaşıp yazınsal yapıtları ihmal etmelerinden
 
29. İnsanın doğasında "kendini ifade etmek" gibi damar var. Bu ifade yollarından en geniş, en büyüleyici olanı sanırım yazmak... Her insan kendini ve kendi "hikayesini" anlatmak ister. Görmek ve görülmek, dinlemek ve dinlenmek ister. Yazıyla kurduğunuz dünya, hiçbir uğraş ile elde edilemeyecek bir doygunluk, bir mutluluk verir insana. Yazı ile elde edilecek "sosyal" faydaları hiç katmıyorum buna. Kim istemez kelimelerle saraylar ve hatta dünyalar kurmayı. Bir de eğer iyi bir okursanız ve iyi örneklerle karşılaşmışsanız, okuduğunuz bütün güzel şiirler, romanlar, öyküler ve denemeler sizdeki yazma duygusunu kışkırtır. "Sen de yaz." der. Eh, dur durabilirsen artık bu arzunun önünde...
Bu parçada aşağıdakilerden hangisinin üzerinde durulmaktadır?
A) Yazmanın içten gelen ve okuyarak gelişen bir tutku olduğu ve insanlara çeşitli faydalar sağladığı
B) Yazarlığın bir yetenek olmadığı, ancak çalışılarak geliştirilebileceği
C) Yazmanın okumaktan her zaman daha fazla fayda sağladığı
D) Yazmanın da diğer uğraşlar gibi başlı başına bir meslek olduğu
E) Yazmanın insanı gerçek yaşamdan uzaklaştırarak düşsel bir yaşama taşıdığı
 
30. I. Burada şelalelerin şırıltısının yaprakların hışırtısına karıştığı şiirsel bir manzara vardı.
II. Öyle kuru gürültüye pabuç bırakmayan, uyanık biriydi.
III. Benimle alakalı ileri geri konuşması moralimi bozmuştu.
IV. Resimlerinde farklı kompozisyonlar deneyen sanatçı, tuvaline kendi damgasını vurmayı başarıyor.
V. Az önce sokaktan gelen bir fren sesiyle irkildim. Yukarıda numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, yansıma sözcükler kullanılmıştır.
B) II. cümlede, "uyanık" sözcüğü mecaz anlamıyla kullanılmıştır.
C) III. cümlede, zıt anlamlı sözcüklerin oluşturduğu bir ikileme yer almaktadır.
D) IV. cümlede, terim anlamlı sözcükler vardır.
E) V. cümlede, bir dolaylamaya yer verilmiştir.
 
31. 1950 kuşağı yazarlarının en üretken isimlerinden biri olan sanatçının, yalın ama yoğun bir atmosfer içeren cümlelere sahip bir anlatımı var. Ölüm, düş, yabancılaşma, var oluş gibi temalardan bir an olsun uzak durmayan yazar yapıtlarının merkezine bu konuları oturtuyor. Düş ile gerçek arasında gidip gelen neredeyse tek bir paragrafa kadar inen kısacık öyküler kaleme alıyor. Kitaplarına yazdığı ön sözlerde bile düş ve gerçeğin arasındaki sınırı aşmamaya özen gösteren bir tavır içinde. İçerik yönünden el attığı yeni konular kadar her öyküde yeniden beliren özgün bir biçem kaygısı görülüyor.
Bu parçada ele alınan sanatçıyla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?
A) Dönemindeki yazarlar arasındaki yerinden
B) Az sözle çok şey anlatan bir söyleyişe sahip olduğundan
C) Öykülerinin yapısal özelliklerinden
D) Öykülerini soyut konular üzerine temellendirdiğinden
E) Öykülerinin arka planını yazılarında açıkladığından
 
32. —. Bu yüzden ülkesinin, kültürünün yakın tarihine ve o tarihle bağlantılı olan, o tarihin tüm sonuçlarıyla biçimlenmiş bugüne yabancı olmuş bir sanat ve sanatçı beni ilgilendirmiyor. Bencilce, sadece kendi duygu ve düşüncelerini anlatan, içinde yaşadığı kültürü dışlayan, yalnızca kendi için var olmayı tek varlık gerekçesi sayan bir sanatı, gerçek bir sanatsal tavır olarak görmüyorum. Bu düşüncelerim abartılı bulunabilir ancak topluma ve kültüre olan bakışım beni böyle düşünmeye itiyor.
Bu parçanın başına düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A)Bir yazar olarak bireysel temalardan uzak durmadığımı belirtmeliyim B)Bir sanatçıdan, ülkesine ya da içinde yetiştiği topluma katkıda bulunmasını beklemek doğru değildir.
C)Bir sanatçı, sanatın gerektirdiği estetik sorumluluktan uzaklaşmamalı D)Kültürünü ve yaşadığı toplumu dışlayarak sanat yapmak gerçek sanatçılıkla bağdaşmaz
E) Bir sanatçı ister toplumu isterse kendini anlatsın, okurları tarafından çokça okunuyorsa başarılı sayılır
 
33. (I) Tac Mahal, Babür imparatoru Şah Cihan tarafından yaptırılmış, dünyanın en güzel şaheserlerindendir. (II) Tac Mahal'in duvarlarına gömülü mücevherlerden günün değişik saatlerinde farklı renkler, değişik görüntüler yansır. (III) Tac Mahal güneş ışınlarına bağlı olarak pembe sarı, açık leylak, krem rengine bürünmektedir. (IV) Romantik görünüşü ile herkesi büyüleyen, Doğulu Batılı birçok ünlü yazar ve şaire ilham kaynağı olan Tac Mahal, mehtaplı gecelerde bile aydan daha parlak görünür. (V) Her yıl milyonlarca turistin ziyaret ettiği ve dünya kültür mirası olarak görülen bu yapının orijinal özellikleri çok titiz bir biçimde muhafaza edilmektedir.
Tac Mahal'in ele alındığı bu parçada numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede, değeri karşılaştırmalı olarak ortaya konuyor.
B) II. cümlede, özellikleriyle ilgili bir bilgi ortaya konuyor.
C) III. cümlede, benzetme yer alıyor.
D) IV. cümlede, görüntüsünün sanatsal zevkler uyandırdığı söyleniyor.
E) V. cümlede, kendine özgü özelliklerinin özenle korunduğu ortaya konuyor.
 
34. Sanat dünyamızda özellikle aynı alanda yapıt ortaya koyan sanatçılarda birbirini karalamak ve küçümsemek şeklinde beliren bir kıskançlık görülüyor ne yazık ki. Gerçek sanatçı, başkalarını küçümseyerek sanatta yükselen hiç kimsenin olmadığını bilir. Başkasının ürünlerini karalayarak, değersiz görerek kendi eserini de­ğerli kılmaz kişi. Bunlar başka bir ifadeyle ayak oyunlarıdır. Hiçbir dönemde bu oyunlarla sanatçı olunamamış, kalınamamıştır bundan sonra da olunamayacağı çok açıktır,
Bu parçada olumsuz görülen durum aşağıdakilerin hangisinde belirtilmiştir?
A) Sanat dünyasında, belli bir yetkinlikten uzak yapıtların kaleme alınması
B) Yazarların sanatı geliştirecek yeni çalışmalar yapmaması
C) Yazın dünyasında düzeysiz polemiklerin çoğalarak devam etmesi
D) Yazarların başkalarını kötüleyerek kendilerini öne çıkarmaya çalışmaları
E) Yazarlarımızın çoğunun, her alanda yazmak gibi bir çaba içinde olmaları
 
35. Şiirle, şiir okuyarak edebiyata en zor yoldan adım attığımı söyleyebilirim. Şiir bilebildiğim en zor ve en yorucu uğraştır. Hem iyi şiirin bulunması ve verimli biçimde okunması zordur, hem de iyisini yazmak. Şiir sizden bütün bir hayatınızı ister ve daha azıyla yetinmez. Şu an şiirle uğraşmama ve şiir kitabı yayımlatmama rağmen, düzyazının, romanın görece kolaylığına sığındığımı söylemeliyim. Elbette şiire dönebilirim. Gerçekten şiir üretmek istemek deliliktir aslında, kişinin kendisini Don Kişot gibi hissetmesidir.
Bu parçada aşağıdaki sorulardan hangisinin yanıtı yoktur?
A) Şiir, romana göre yazılması daha zor bir tür müdür?
B) Şiir yazmanın özveri gerektirdiğine katılıyor musunuz?
C) Edebiyata şiir yazarak mı başladınız?
D) Şiirlerinizde kendi yaşantınıza yer verdiğinizi söyleyebilir miyiz?
E) Romanda karar kılan birisi olarak tekrar şiir yazmayı düşünür müsünüz?
 
36. Dilciler, "Türkçe soyutlama, imge gücü çok yüksek bir dildir." der. Sanatsallığı ve şiire yatkınlığı da buradan gelir. Türkçenin gücünün farkında olan sanatçılarımız, mecazlara dayalı, ses ve imge zenginliğine sahip yapıtlar kaleme alır. Düz, yalınkat, amacı salt bir mesaj taşıyan basit cümlelerden arındırırlar yapıtlarını.
Aşağıdaki cümlelerin hangisi bu parçada sözü edilen sanatçıların anlatımsal tutumuna örnek oluşturmaz?
A) Yüreğimde ve belleğimde bıraktığın izleri hemencecik silmem imkansız, benden uzaklaştıkça parçalıyorsun kalbimi.
B) İçimdeki yangın büyüdü, büyüdükçe bir kora dönüştü beni yakıp küle döndürdü.
C) Yüzyılı aşkın yaşa sahip olan ağaçların bulunduğu köy meydanına vardığımda insanların bana yabancı biriymişim gibi baktıklarını gördüm.
D) Tadına doyamadığım güzellikleri cömertçe sunan Alaçatı'da doğanın bitmez tükenmez senfonisini huzurla dinledim.
E) Zamanın tüketemediği güzelliklerle çevrili bu kasabada yaşam, son durağı olmayan bitimsiz bir yol gibi devam edip gidiyordu.
 
37. Oğuz Türklerine ait olup anlatıcıdan anlatıcıya aktarılarak gelişen Dede Korkut Hikâyeleri, ancak 15. yüzyılda yazıya geçirilmiştir. Türk edebiyatının zenginliğini daha da artırıp ona enginlik kazandıran bu hikâyeler, birçok yerli ve yabancı araştırmacının dikkatini çekerek çeşitli yönlerden incelenmiştir. Dede Korkut kitabının en büyük özelliği, içindeki hikâyelerin geniş Türk kültürünün en karmaşık dönemine ait unsurlar bulundurması ve bu dönemi aydınlatmasıdır.
Bu parçada Dede Korkut kitabıyla ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?
A) Edebiyatımızı geliştirdiğine
B) Pek çok uzman tarafından üzerinde durulduğuna
C) Türk kültür tarihine ışık tuttuğuna
D) Sözlü edebiyat ürünü olduğuna
E) Anlatımının yalın olduğuna
 
38. Sanatçı, ilk kitaplarında çöken ailelerin, yoksulluk ve yalnızlıkla boğuşan anne ve çocukların, yeni ortamlarda bunalan ve yurt özlemi çeken göçmenlerin dramlarına gerçekçi bir şekilde yaklaştı. Kişileri derinlemesine inceledi ve anlatımını canlı tasvirlerle besledi. Öyküleriyle, ülkesinin ve insanlarının kırsal ve kentsel yaşamını iç içe organik bir bütünlükle bir halı dokur gibi oluşturdu ve bu yapıtlarıyla edebiyatımıza yeni tatlar getirdi. Okurlar sıcak anlatımından, yakaladığı şaşırtıcı ayrıntılardan, insancıl bakış açısından çok etkilendi. Bir dönemin sıkıntılarını anlattığı ilk romanıyla 1975 Türk Dil Kurumu Roman Ödülünü kazandı. Öyküleri Fransızca, İspanyolca gibi birçok dile çevrildi.
Bu parçada ele alınan sanatçıyla ilgili aşağıdakilerin hangisinden söz edilmemiştir?
A) Yapıtlarının içten bir anlatımının olduğundan
B) Yapıtlarının özgün yanları olduğundan
C) Birbirinden farklı kesimleri birlikte anlattığından
D) Önemli yabancı yapıtlarla yarışacak nitelikte olduğundan a.
E) Yapıtlarındaki kahramanları ayrıntılı bir biçimde anlattığından
 
39. Dereköy, geçmişte yaklaşık iki bin hanesiyle Türkiye'nin en büyük köylerinden biriymiş. Günümüz de ise geçmişinin aksine son derece sakin bir yerleşim birimi. Köyün daracık sokak aralarında gezinip terk edilmiş kagir evleri incelemek, eskimiş fotoğraflara bakmak gibi nostaljik bir his uyandırıyor. Dere köy'de bulunan ve dev bir mağarayı andıran çamaşırhanede delice akan çeşmeler taş öbekleri dolduruyor.
Bu parçadaki numaralanmış sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I.        B) II.        C) III.        D) IV.        E) V.
 
40. Her yazarın içinde birkaç ayrı "yazarlık biçimi"nin var olduğunu sanıyorum. Ama nihayetinde bunlardan biri öne çıkıyor. Başka alanlara dair özlemlerim zaman zaman depreşse de ben kendimi "öykücü" olarak tanımlıyorum ve öykünün gerekleri ne ise onu yapmaya çalışıyorum. —-. Bundan dolayı, dilde başka bir üslup tutturup gitmeyi, öyküye ihanet sayıyorum ben. Öyküyle, dille ve kelimelerle olan ilişkim, benim yaşama biçimimi ve duyarlıklarımı yansıtıyor.
Bu parçada boş bırakılan yere, düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Öykücü yanım, yazılarımda başka bir üsluba izin vermiyor
B) Ancak zaman zaman başka türlerde de yazmam gerektiğini düşünmüyor değilim
C) Öykülerimde sürükleyici bir olay yerine yaşamın belli kesitlerini ele alıyorum
D) Öykü kaleme almak belli bir yazın disiplini ve dilsel yetkinlik gerektirir
E) Kimi zaman öykünün doğasına aykırı davrandığımı da belirtmeliyim
1 -C
9 - D
17 -C
25 -C
33 -C
2 - D
10 - C
18 - B
26 - C
34 - D
3 - B
11 - B
19 - C
27 - C
35 - D
4 - E
12 - D
20 - B
28 - D
36 -C
5 - A
13 - E
21 - D
29 -A
37 - E
6 -C
14 - D
22 - E
30 - E
38 - D
7 -C
15 - C
23 - D
31 - E
39 - B
S - C
16 - E
24 - E
32 - D
40 - A

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.