27 Ekim 2012 Cumartesi

11. SINIF TÜRK EDEBİYATI KİTABI CEVAPLARI (Araba Sevdası) sayfa 59-65

11. SINIF TÜRK EDEBİYATI KİTABI CEVAPLARI (Araba Sevdası)

 11. SINIF TÜRK EDEBİYATI KİTABI CEVAPLARI
TANZİMAT DÖNEMİ EDEBİYATI
ANLATMAYA BAĞLI METİNLER

SAYFA 59

ARABA SEVDASI



SAYFA 62

 18.ETKİNLİK
Tamamını okuduğunuz “Araba Sevdası” romanının olay örgüsünü oluşturan olayların  size neler hissettirdiğini ve düşündürdüğünü defterinize yazınız.
Bu eserin olay örgüsünden çıkarılacak sonuç:
 Görünüşün insanı yanıltabileceği ve dış gö­rünüşe fazla aldanılmaması gerektiği yargısı çıkarılmaktadır. Bunun yanında insanın olayları kendi istediği gibi algılamayıp gerçeği görmesinin gerektiği, o zamanlarda görülen ve yabancı hayranlığından kay­naklanan Fransızca ile karışık bir dil kullanma durumu­nun kişilerin anlaşmasında zorluklar yarattığı ve önyar­gılı davranışların insanı ne derece hataya sürüklediği anlatılmaktadır.
19.ETKİNLİK:
Romandaki olayların gerçeklikle ilgisini Tanzimat Döneminin yaşama biçimiyle ilgili  araştırmanızdan edindiğiniz bilgilerin ışığında açıklayınız.
Romandaki kişilerin Alafranga tarzı yaşam biçimine ve Fransızca öğrenmeye aşırı me­rakları Tanzimat döneminin en belirgin özelli­ğidir. Romanda batı özentisi ve eğitimsizliğin yaratmış olduğu trajikomik olaylar yer alıyor. Dolayısıyla anlatılan olaylar Tanzimat dönemindeki sosyal hayatın gerçekliğini ortaya koymaktadır.
1.            Bihruz Bey, Periveş Hanım, Keşfî Bey ve Mösyö Piyer’in olay örgüsündeki işlevlerini tablo oluş­turarak defterinize yazınız.
Bihruz Bey, Periveş Hanım, Keşfî Bey ve Mösyö Piyer’in olay örgüsündeki işlevleri:
Bihruz
Bey
Romanın başından sonuna bütün olaylar Bihruz Bey'in etrafında gelişir. Olaylara yön veren, olay­ların akışını değiştiren en önemli faktör Bihruz Bey’in duyguları ve kararlarıdır.
Periveş
Hanım
Romanda bir gizem olarak birçok olayın gelişmesine neden olmuştur. Periveş, Bihruz’un hayatındaki çalkantılardan ha­bersizdir. Yani haberi olmadan birçok ola­ya neden olmuştur.
Keşfî
Bey
Söylediği yalanlarla Bihruz’un hayatını alt üst etmiş, olayların seyrini değiştirmiştir.
Mösyö
Piyer
Bihruz’un yarım yamalak Fransızca öğren­mesinde katkısı olmuştur. Bihruz, elindeki serveti tükettikten sonra yanında konakta çalışanların işine son vermiş fakat Mösyö Piyer'i yanında tutmuştur. Çünkü Mösyö Piyer onun Alafranga kişiliğinin mimarıdır.
2.            Tanzimat Döneminde (gerçek hayatta), roman kahramanlarına benzer kişilerin olup olamayaca­ğını tartışınız. Ulaştığınız sonuçları sözlü olarak ifade ediniz.
Tanzimat Döneminde (gerçek hayatta), roman kah­ramanlarına benzer kişiler olabilir. Çünkü romanda­ki kişilerin yaşam tarzları ve eğilimleri o dönem in­sanının özelliklerine uymaktadır. (Fransızca merakı, alafranga giysiler, eğlence düşkünlüğü...)
3.            Olaylar, hangi mekânlarda geçmektedir?
Romanda mekan olarak en çok Çamlıca’daki gezinti yerleri yer almaktadır.. Bihruz, Periveş'i görme umuduyla defalarca buraya gelmiştir.
Bihruz, Beyoğlu sokaklarında gezmeyi çok sever. İşlerini pek önemsemez ama Çamlıca, Haydarpaşa ve Fenerbahçe'de arabayla (at arabasıyla) gezmek­ten çok zevk alır.
4.            Olayların geçtiği mekânlar haritada gösterilebilir mi? Bu özellik yönünden destan, masal, mes­nevi ile okuduğunuz romandaki mekânı karşılaştırınız. Benzer ve farklı yönleri tahtaya yazınız.
Olayların geçtiği ya da geçtiği düşünülen yerler ger­çek mekânlardır ve harita üzerinde gösterilebilir. (Beyoğlu, Çamlıca, Haydarpaşa...) Masallardaki mekânlar ise hayal ürünü ve olağanüstü yerlerdir.
20. ETKİNLİK:
.. Düzenlenmesiyle epey uğraşılan bu bahçenin, Rumi takvime göre bin iki yüz seksen altı senesinin bahar mevsiminde açılacağı haberi, İstanbul ile üç beldenin halkı arasında duyulmuştu. (...) Bihruz Bey’in sözü doğruydu. Daha üç dört ay önce Pol ve Virjini’yi birlikte okumuşlardı. (...) Cumaya daha beş gün vardı ama nasıl olsa insan mut­lu olunca vakit çabuk geçiyordu. cümlelerinde zamanı ifade eden kelimeleri aşağıya yazınız.
Yukarıdaki kelimeleri ve yüklemlerin kip eklerini değerlendirdiğinizde olayın yaşandığı zamanla anlatıldığı zamanın ilişkisi hakkında neler söyleyebilirsiniz?
“Duyulmuştu, doğruydu, okumuşlardı, beş gün vardı, çabuk geçiyordu" kelimelerinde görülen geçmiş zaman (-di’li geçmiş zaman) ekleri kullanılmıştır. Roman ve öykülerde yüklemler bu zaman ekleriyle çekimlenir. Romanda anlatılan zaman geçmişte kalmıştır. Yazar ise geçmişe bakarak bu olayları izliyormuş gibi bize aktarır.
5.            Romanın genelinde olayların geçtiği zamanı takvimde göstermek mümkün müdür? Açıklayınız.
Romandaki olayların hangi yıl, hangi ay ve günde geçtiği belirtilmemiştir ancak anlatılanların Tanzimat döneminde yani on dokuzuncu yüzyılda geçtiği bel­lidir.
6.            “Araba Sevdası” adlı romanla halk hikâyesini zaman açısından karşılaştırınız. Farklılıkları arka­daşlarınızla paylaşınız.
Araba Sevdası adlı romanda zaman gerçeklik özel­liği taşır, abartı yoktur. Zaman olaylar ve kişiler üzerinde oldukça etkilidir. Örneğin Bihruz Periveş'i görmeden önce son derece neşeli ve eğlenceli bir hayat yaşamaktadır. Periveş’i gördükten sonra aşk ve özlemle yanıp tutuşur. Geçen her gün, onu biraz daha yıkar.
Halk hikâyesinde ise zaman kavramı olayları pek etkilemez. Tahir Mardin zindanlarında yedi yıl yatar fakat bu durum bir cümlede geçiştirilir. Ayrıca halk hikâyesinde belli bir tarihi dönem yoktur, hayali bir zaman vardır.
7.            Eseri kişi, zaman, mekân ilişkisi yönünden değerlendiriniz. Metnin bu üç unsuru arasında bütünlük­ten mi, uyumsuzluktan mı söz edilebilir? Neden?
Bütünlük vardır. Kişiler Tanzimat sonrası Türk toplumunun özelliklerini yansıtır. Bu dönemdeki eğlence ve gez­me merakı, Alafranga tutkusu, Fransızca öğrenme çabaları, gençler arasında başlayan aşk ilişkileri hem kişi ile mekânın hem de kişi ile zamanın ilişki­sini yansıtmaktadır.
8.            “Araba Sevdası” romanında temel çatışmayı oluşturan kavramlar nelerdir? Bu kavramları ve eserin temasını defterinize yazınız.
Eserdeki temel çatışma hayal-gerçek çatışmasıdır. Bihruz, bir hayal uğruna tüm hayatını ve servetini savurmuştur. Bu hayalin boş olduğunu öğrendiğinde ve gerçeklerle yüzleştiğinde ise çok geç olmuştur. Buna göre romanın teması “bilinçsiz batılılaşma”dır.
9.            Tanzimat Döneminin sosyal hayatı ile ilgili araştırmanızdan edindiğiniz bilgilere dayanarak eser­de ele alınan temanın gerçekliğini belirleyiniz.
5.            Yazar, kendi değerlerini küçümseyip bilinçsiz bir şekilde batılılaşmaya çalışan insanları ve onların düştüğü trajikomik durumları yansıtmaktadır. Romanda ele alınan bu so­runlar Tanzimat döneminin karakteristik sorunlarıdır ve gerçekliği yansıtır.
21 ETKİNLİK:
a.                  Romantik ve realist akımın ilkelerini tahtaya sıralayınız.
b.                  Araba Sevdası romanında hangi akımın etkisinin daha güçlü bir biçimde görüldü­ğünü tasvir ve tahlil cümlelerinden örnekler göstererek tartışınız. Ulaştığınız sonucu sebep­leriyle birlikte defterinize yazınız.
Araba Sevdası romanında yazar realizm akımının etkisinde kalmıştır. Mekân tasvirleri ayrıntılı değildir ve yazar olayları yorum katmadan, ol­duğu gibi aktarmaktadır.
10.          Eserde ele alınan temanın, dönemin sosyal hayatıyla ilişkisi var mıdır? Niçin? Cevabınızı aşa­ğıdaki noktalı yerlere yazınız.
Araba Sevdası’nda ele alınan      teması sosyal hayatla ilişkilidir. Çünkü bilinçsizce batıya özenme, batıyı her yönüyle örnek alma dönemin sosyal bir sorunudur.
11.          Bihruz Bey’in nasıl bir aile ortamında yetiştiğini metinden örneklerle açıklayınız. Bihruz’un bir hayale tutulmasının, varını yoğunu harcamasının nedenleri nelerdir?
Babası eski vezirlerdendir. Birçok farklı yerde çalış­tığından Bihruz’un eğitimiyle ilgilenemez fakat ona yüklü bir servet bırakır. Bihruz ise bu serveti zevk ve eğlence uğruna hızla tüketmeye başlar.
12.          Aşağıda verilen parçadan hareketle romanın kim tarafından anlatıldığını, anlatıcının bakış açı­sını belirleyiniz.
“... Zavallı Bihruz Bey, ne kadar çirkin olduğunu görebildiği an bu durumdan fazlasıyla nefret ederek kendi kendine şu şekilde söylenmeye başladı.. .Aşk bir insanın yalnız kalbine değil; aklına, fikrine, manevi güçlerine hâkimdir. Daima şüphe ve vesveseler içinde bulun­maktan hoşlandığı için kulak ve göz her istediği, her gördüğü şeyi onun mizacına göre duyup görmeye; düşünme gücü her kararını onun arzusuna göre vermeye mecburdur.
Bihruz Bey’i, birkaç zamandır düşünce ve özlemlerinin aldığı ciddi tavra nazaran bir âşık kabul ettiğimize göre yalancı Keşfi Bey’den duyduğu kara haberlere inanmasını mazur görmemiz gerekir... ”
Roman üçüncü tekil kişi ağzından anlatılmıştır. İlahi bakış açılı anlatıcı vardır.
13.          Recaizade Mahmut Ekrem, eserini sanat yapmak amacıyla mı, toplumu bilinçlendirmek ve eğit­mek amacıyla mı yazmış olabilir? Bihruz Bey’in tanıtıldığı bölümleri dikkate alarak düşüncenizi açıklayınız.
Toplum için sanat anlayışı vardır.
14.          Aşağıdaki paragrafta kullanılan dilin halk diline yakın, sade oluşu ile yazarın eseri yazmaktaki amacı arasında nasıl bir bağ kurulabileceğini açıklayınız.
“...Bu bakışın manası Keşfi Bey’e: ‘Bey! Sen o arabaya hiç de yakışmıyorsun!’ demek miydi? Yoksa kendisine karşı: ‘Ne için böyle adi adamlarla görüşüyorsunuz?’ veyahut ‘Yanı­nızda o bulunmasaydı size daha başka türlü bakacaktım... ’ yollu bir şey miydi? Bunu derhâl anlamak Bihruz Bey için pek mühim ve bu da Keşfi Bey’in savunulmasına mütevakkıf idi... ”
Yazar, şiirlerine göre daha sade ve açık bir dil kul­lanmıştır. Ancak trajikomik bir roman için bu üslup yine de ağır sayılır. Yazarın halkın diline yakın bir dil kullanmasındaki amacı okuyucuyu daha kolay etkilemektir.
15.          “Araba Sevdası” romanında yerli ve mahallî unsurların olup olmadığını tartışınız. Ulaştığınız so­nuç, eserin yerli ve mahallî unsurlar taşıdığı ise bu unsurlara eserden örnekler veriniz.
“Eski vezirlerden rahmetli (...) Paşa’nın oğlu” sözün­deki “rahmetli” tabiri mahalli bir unsurdur. Eserde bundan başka mahalli bir unsur yoktur.
16.          Recaizade Mahmut Ekrem, bu eseri niçin yazmış olabilir?
Eserin yazılış amacı sosyal hayatın bir sorunu hali­ne gelen eğitimsizlik ve bilinçsiz batılılaşmanın teh­likelerini gözler önüne sermektir.
17.          Bundan önce incelediğiniz iki romandan hangisinin teması, “Araba Sevdası”nın teması ile ben­zerlik göstermektedir?
Araba Sevdası romanının teması ile Felâtun Bey ile Râkım Efendi romanının teması birbirine benze­mektedir. Her iki romanda da yanlış batılılaşma anlatılmıştır.
22.ETKİNLİK:
“Araba Sevdası” romanını “Kerem ile Aslı” adlı halk hikâyesiyle olay örgüsü, kişiler, tema, zaman, mekân, dil ve anlatım yönlerinden karşılaştırınız. Benzerlik ve farklılıkları def­terinize yazınız.
Araba Sevdası
Kerem ile Aslı
Olay
örgüsü
Bihruz’un aile yapısı ve çocukluğu Eğlenceli bir gençlik ve savurgan­lık
Babasının ölümü Periveş’i tanıması Periveş’i arayış, aşk ve özlem Periveş’in öldüğü haberi ile başla­yan bunalımlı günler Periveş’le karşılaşma ve gerçeği anlama
Padişah ile keşişin çocuklarının olmaması İkisinin diyar diyar dolaşıp çare araması Padişahın hanımının rüya görmesi Kerem ile Aslı'nın doğuşu Aslı'nın ailesinin kaçıp gidişi Kerem ile Aslı’nın tesadüfen görüşüp aşık olmaları Keşişin tekrar kaçması Kerem’in diyar diyar dolaşıp Aslı’yı araması Aslı ile Kerem'in kavuşması Düğün gecesinde önce Kerem’in, sonra Aslı’nın ya­narak can vermeleri
Kişiler
Bihruz, Periveş, Bihruz’un annesi, arkadaşı, Mösyö Piyer, Keşfî Bey
Aslı, Kerem, Padişah ve karısı, Keşiş ve karısı,Sofi, Halep paşası...
Tema
Bilinçsiz batılılaşma
Aşkın gücü
Zaman
Tanzimat yılları
Belirli olmayan bir zaman (izâfı zaman)
Mekân
Süleymaniye, Çamlıca, Beyoğlu sokakları, mesire yerleri, Haydar­paşa...
İsfahan, Kelb, Gence, Revan, Çıldır, Ürgüp, Tiflis, Muş, Erzurum, Sivas, Parmak Ovası, Antakya, Ha­şan Kalesi, Tercan, Halep...
Dil ve anlatım
Anlaşılır fakat edebi bir dil
Halkın konuşma dili
18.          “Araba Sevdasından yola çıkarak Recaizade Mahmut Ekrem’in fikrî ve edebî yönüyle ilgili çı­karımlarınızı tahtaya maddeler hâlinde yazınız.
Recaizade’nin fikrî ve edebi kişiliği:
Yazar, yanlış Batılılaşmaya karşıdır.
Alafrangalık uğruna katlanılan komiklikleri, gençlerin içine düş­tüğü bocalamayı anlatır.
Bihruz, yerli ve millî olan hiçbir şeyi beğenmez; Fran­sızca konuşup yazmaya özenir. Recaizade Mahmut Ekrem, kendi diline ve mili değerlerine yabancılaşan bu gençliği toplum için bir tehdit olarak görür.
Yazar romanlarında toplumsal konulara ağırlık verir­ken şiirlerinde bireyselliğe yönelmiştir. Şiirde sanat için sanat anlayışını benimser.
Edebiyatımızda realizmin etkisiyle yazılmış ilk ro­man Araba Sevdası'dır. Yazar bu romanda olaylara realist bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.
19.          a. Aşağıdaki paragrafta sözü edilen mektupla ilgili değerlendirmeler kime aittir?
“tik karaladığı mektuba bile gülünecek şekilde hayrette bırakan bu komik gariplikleri, bu acayip yazıyı Bihruz Bey, büyük bir dikkatle neredeyse on defa okudu. Biraz fazla alafranga olmasından başka hiçbir kusurunu bulamadı... ”
Mektupla ilgili değerlendirmeler yazara aittir. Aşırı Fransızca kelimelerle yüklü bu mektup ya­zara göre komiktir.
b.                  Recaizade Mahmut Ekrem, “Araba Sevdası” romanında eserin yazarı olarak varlığını okuyu­cuya hissettirmekte midir? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.
Eserin genelinde yazar, varlığını okuyucuya hissettirmiyor. Roman realist bir eser olduğu için yazar kişiliğini gizlemektedir. Yazar zaman zaman duygularını yansıtmış. (yukarıdaki mektup örneğinde olduğu gibi) Bu tutum realizmin ilkelerine aykırıdır. Eser ilk realist roman olduğu için yer yer romantik unsurlar görülür.
20.          Aşağıda Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası” romanı için yazdığı ön sözden bir bölüm verilmiştir. Romandan, Hikmet Feridun Es’in görüşlerinden ve Recaizade Mahmut Ekrem’e ait ön söz­den hareketle eser-yazar ilişkisi ile ilgili neler söyleyebilirsiniz?
. .İnsanlığa bağlı olarak cereyan etmekte olan, ders alınması gereken olaylara ve du­rumlara şiir ve hikmetle karışık bir gözle bakılırsa hepsi de az çok hazin görünür. Bunlardan bir kısmının kederli gözyaşlanyla, diğer bir kısmının garip gülüşler ile kabul edilmesindeki fark, olayların içyüzündeki feciliğe değil; keyfiyyet-i itibare aittir. Gerçek veya imkân dairesin­de zihinde şekillendirilebilen ve yazılabilen büyük küçük hikâyeler ise olayların ve insanlığın hâllerinin ders veren birer aynasıdır... ”
Recaizade Mahmut Ekrem
Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası adlı romanının ön sözünde yazdığı şu cümle eser ya­zar ilişkisinin boyutlarını ortaya koyar: Gerçek veya imkân dairesinde zihinde şekillendirilebilen ve yazı­labilen büyük küçük hikâyeler ise olayların ve insan­lığın hâllerinin ders veren birer aynasıdır...”
“Çamlıca’nın güzel günlerinde ve Ekrem’in yeni şöhret olduğu ve gençliği döneminde o da Çamlıca müdavimleri arasına katılır. Hatta yalnız katılmakla kalmaz, sıhhatini ileri sürerek Çamlıca’nın Milllet Bahçesi’ne yakın bir de köşk kiralar. O yaz Ekrem’in en mesut günleri, çeşitli gönül maceraları da olur. Araba Sevdası’ndaki kişiler o yaz orada yaşamışlardır. ”
Hikmet Feridun Es
Hikmet Feridun Es, Recaizade’nin Çamlıca’ya sık sık gittiğini, burada bir köşk kiraladığını ve bazı gö­nül maceraları yaşadığını anlatmaktadır. O halde Araba Sevdası romanında yazarın kendi yaşamın­dan izler olduğunu söyleyebiliriz. Eser, yazarın ha­yatından, hayallerinden ve düşüncelerinden izler taşımaktadır.

1 yorum:

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.